Pazartesi, 17 Haziran 2019 09:41

Milli Cepheyi Büyütmek…

İstanbul Seçimi…

Tarihin kardeş çatışmalarına dönüştü adeta…

Sonuçları on yıllar sonra, yüzyıllar sonra Aziz Milletimizin hayrına olmalı..

Neden kardeş kavgalarını hatırlatıyor biliyor musunuz?

Milletimizin karşı karşıya geldiği savaşlara bakın. Ankara, Otlukbeli, Çaldıran vb. Hatta Malazgirt.. Karşı Ordudaki kardeşler son anda tercihini diğer kardeş ordudan yana yapar. Milletimizin kader seyri farklı tecelli eder…

İstanbul Seçimleri ve Başkanlık Sistemi nedeniyle, siyasette bloklar oluşmaya başladı. Genel manada iki blok oluştu aslında.

Biri Cumhur İttifakı, diğeri Millet İttifakı.

Cumhur İttifakı 300 yıllık geleneksel Milli Yapı üzerine inşa edilmiş değerler manzumesinin devamını talep eden siyasi hareketler tarafından oluştu. Bu grubun klasik ülkemizde en az %60-65 aralığında oyu ve tarafı vardır. Diğer grup, modernist, Batıcı diye tanımlayabiliriz, en çok %30-40 aralığında oyu vardı. Peki, bu oran ve dengeler değişiyor mu?

Gelenekçi kanat, çağı okumakta zorlandıkça, iktidarla menfaatleri örtüştükçe sahada kan kaybediyor. Elbette çok çalışıldı, emek verildi. Ancak sosyal hayat maalesef vefa üzerine kurulu değil. Hani bir tabir vardır ya; “Sırtından indirmeye gör!”

Temel ölçüt ve belirleyici anlar zor zamanlarda ortaya çıkar. Barış ve huzur zamanlarında herkes fedakâr ve kahraman kesilir. Ancak zor zamanlarda gerçek fikirler, mensubiyetler ortaya çıkar.

Genel manada Cumhur İttifakı cephesi hala siyasetini yakın tarihin CHP ve laikçi ayıpları, halk düşmanlığı, yabancılaşması ve zulümleri üzerine bina etmeye çalışıyor. Oysa halkın AKPARTİ Hükümetleri’nin sağladığı özgürlük ortamı ile de böyle bir sorunu kalmadığı gibi bir zamanlar yaşananları hatırlayan da kalmadı. Bu zulümleri yapanların da birkaç serseri hariç geçmişin ayıplarının geri gelmesi gibi bir iddiaları kalmadı.

Diğer bir konu ise, İyi Parti yapısı ile HDP’ye oy veren dindar yurttaşlarımız ile SP, bir kısım tarikat, cemaat vd. yapılarla hareket eden, siyasi tercihini bizden yana kullanmayan bizim insanlarımız var. Biz, bu kardeşlerimizi yok saymadan ve kazanmak için, ötekileştiren dilden ivedilikle vazgeçmeliyiz.

 

Bakıyorsunuz, sizin medyanızdan biri, ülkenin generallerine ağza alınmayacak sözler söylüyor. Birileri ortamı germek için provokasyonun devamı olarak bence adamı dövüyor. Adam kafa sarılı hastanede diyor ki; “Bu R. Tayyip ERDOĞAN’a yapılmıştır.” Bir dakika, pardon!... Ne alakası var? Benim gibi düşünenlere de fırsatçı, hain, Oda Tv ekibi vs diye iftira ediyorlar. Allah hesap sorsun sizden demekle yetineceğim.

Bu gün bir mesaj: Ezan Platformuna eklenmişim.. Ezanın aslına döndürülmesini küçümsemiyorum elbette. Ancak gerçek gündemimiz o kadar canlı ki! O kadar büyük sosyal sorunlarımız var ki. Halkımız bu gereksiz gündemlerden ve geçmişin kimsenin sahiplenmediği ayıpları üzerine oluşturulan polemiklerinden bıktı. Neden fark etmiyorsunuz?

Ezanı aslından koparanlar bile pişmanlıklarını toplumla paylaşıyor ve “Hata yapıldı.” diyor.

Böyle bir dönemde neden “Milli İrade Platformu”, “Milli Kararlılık Platformu”, “Emperyalizme karşı, Tam Bağımsız Türkiye Platformu”, “Güçlü ve Büyük Türkiye Platformu”, “Omuz Omuza, Gönül, gönüle vb. Platformu” kurmuyoruz?

Bana bu gerçek gündemden bizi kopartmaya dönük adeta narkoz ve karadelikler gibi enerjimizi çalan gayretler artık maksatlı gelmeye başladı.

Ezan Platformu’na yazdığım cevabı sizinle de paylaşmak istiyorum.

“Ezanla kimsenin derdi kalmadı. Seçim geldi. Siz neden geçmişin kimsenin sahiplenmediği ayıplarını kaşıma yerine, “Millî İrade, Millî Kararlılık, Millî Duruş vb. Platformlar oluşturup cephedeki kayıpları telâfi edip, seçmenimizi artırmaya çalışmıyorsunuz?

Kaldırın kafanızı...

Ülkemize bakın, çevreye bakın, sosyal dokudaki yozlaşmaya bakın.. Ortak söylem bulun. Mevcut dertleri görün, gündeme taşıyın. Halkımızı kenetleyecek yollar üzerinde kafa yorun..

2019'a gelin artık. Lütfen!

Enerjimizi heba etmeyin. Çünkü sınırsız değil..

Her şey seçmen ya da siyâset değil elbette.. Sorunumuz gerçek gündem oluşturamıyoruz, geçmişin ayrıntıları ile sadece polemik.. Halkımız bıktı artık. 15 Temmuz'da direnen bu millete ezanı aslına dönme hikâyesini gündem yapmak, bizim lakaytlığımızı gösterir.

Gündem bu kadar canlı ve etrafımız kuşatılıyorken gündem bu mudur? Düşünün bence..”

                                                                                            

Milli Mutabakat’a ve dış güçlere karşı birlikte harekete ne kadar çok ihtiyacımız var. Gezi Olayları’nı hatırlayın. Soldan, sağdan, cemaat, tarikat yapılarından, bölücü unsurlardan, Marksist yapılardan, masonik çevrelerden, radikal laik kesimlerden emperyalizmin şu an uyuttuğu ancak her an kaldırabileceği sürülerce ihanet kadroları var. Peki, bunlara karşı Milli bir cephe oluşturmak, bu cephenin gerekçelerini halka anlatmak gerekmez mi?

İstanbul Seçimleri’ni emperyalizm ve şer cephe kendileri için fırsata dönüştürdü, dönüştürüyor. Biz ne yapıyoruz peki?..

Şimdi, meseleleri kavrayıp, karşı cephenin adayının proje olduğunu görüp durdukları yeri değiştiren insanlarımız oluştu. Hatta Milletimiz aleyhine oy farkı oluşursa sürecin erken seçimden en galiz krizlere götürüleceğini gören insanlarımız var. Bu insanlarımız bizim geleneksel cephemizden değil. Hatta karşı olmuşlar. Ama gelinen süreç bizim daha doğru bir zeminde olduğumuzu göstermiş, bizimle siyasi tercihleri aynı şu anda.. Peki bu bizim için fırsat değil mi Allah Aşkına!..

Beka ve Milli Güvenlik kaygımız, ülkemizin geleceği, siyasi ve ekonomik istikrar gerçekten bizim için çok önemli ise neden bu insanlara ulaşmak, birlikte hareket etme zemini aramak varken, geçmişin unutulmuş ayıpları üzerine siyaset ve günden oluşturmaya çalışıyoruz.

8-10 yıldır diyoruz ki; Bu ülkede asıl iki cephe var. Biri Milli ve Yerli Değerlere hürmet edip, tam bağımsız, Güçlü ve Büyük Türkiye’yi ihya düşüncesinde olanlar. Diğeri, Batıcı, güçlü devlet yerine işbirlikçi menfaati tetikleyen, radikal laik cephe..

Şimdi bizim arkadaşımıza diyoruz ki, “Bakın bu adamlar bizi bizden daha iyi anladı. Şu insanlara gidelim.” Cevap: “Onlar, Ulusalcı, Kemalist, Solcu vs.” Yahu arkadaş bak sen de bir zamanlar İrancı’ydın. Umreye gider gibi giderdin İran’a.. Şimdi bu senin dışladığın Kemalist vs. dediğin insanları Alevi-Bektaşi algıyla yakınlaştırıyor birileri.

“Bunda ne var?” mı!

Devam edeyim. Bu insanlarda Ehl-i beyt sevgisi diye Safavilik ortak paydası diye İmam Sistani, İmam Humeyni, Ali Şeriati vd. yani senin zamanında başucu yaptığın kişilerin sözleri ile senden kopartıyorlar ve klasik CHP’ne destek haline getiriyorlar. İstanbul’un proje muhalefet adayını destekleyen kesimlerin sayısını artırırken aslında senin karşındaki cepheyi büyütüyorlar. Sence masum mu? Buradaki muhteşem tezgâhın daha büyüğü Azebaycan Türkleri’ni ve Osmanlı Şiası’nı da senden koparmak ve düşman etmek. Hatta Anadolu’muzu ve ülkemizi parçalamak.

Hatırlayacaksan eğer 12 Eylül’e küfretmek yerine sebeplerine kafa yor..

Allah’ım gerçek dertlerimiz ne çok aslında..

Sen uyursan, koynundaki karını, yuvandaki soyunu bile kaparlar. Asla unutma!

Şimdi, Milli Cepheyi büyütmek için temel kriterimiz geçmişin kavgaları, yersiz iç çekişmeler, siyasi paranoyalar, ideolojiler üzerine hareket değil, günümüzün gerçek düşmanı emperyalizme karşı birlikte hareket etme, Güçlü ve Büyük Türkiye, Milli Birlik zeminini oluşturmak olmalıdır.

Gerçek gündem, Kuşatılan Türkiye..

Gerçek gündem, Yırtılan Ümmet Coğrafyamız..

Gerçek gündem, Çalınan, bize yabancılaşan evladlarımız..

Yeter mi?

Halkımız kadar olalım. Fitneye sebep olabilecek her şeyden kaçalım. Kucaklaşmak için fırsat oluşturalım, geçmişin ayıpları üzerine siyaset oluşturma dönemi çoktan bitti. Unutmayalım.

Merhum Akif’in 1913’te yazdıklarını vicdanınıza söyleyerek sözlerimi bitiriyorum.

“…

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

….

İşte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti!

İşte Irak'ı da taksim ediyorlar şimdi.”

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Bu kategoriden diğerleri: « Niçin S 400 Alıyoruz ? Ah İstanbul! »

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...