Salı, 01 Aralık 2020 09:19

İtikadi ve Ameli Mezhepler Tarihi

Bugün günlerden Salı… Malum, uzun zamandır Akit TV’de Derin Kutu programını sunmaktayım ve birçok izleyicim zaman zaman İslam Mezhepleri adına bizden program talep etmekteydi.

Dolayısıyla bu hafta mezheplerin beşeri doğuşunu tartışacağız. Yayını takip etmek isteyen seyircilerimiz için konuklarımızı arz ediyorum; Diyanet İşleri Başkanlığı Baş Vaizi Cemal Vanlıoğlu, Dr. Lütfü Özşahin, Prof. Dr. Candemir Doğan, Prof. Dr. Niyazi Kahveci… Saat 21:00’da tüm seyircilerimizi ekran başına davet ediyorum.

Gelelim konumuza… İslam’ın siyasi, itikadi ve ameli noktada sahadaki düşünce ekollerini oluşturduğunu söyleyebileceğimiz mezhepler, dinin anlaşılma biçimi ile ilgili farklılıkların kurumlaşması sonucu ortaya çıkmış olan ‘beşeri’ oluşumlardır. 

Siyasi, içtimai, iktisadi, tarihi, kültürel, coğrafi ve benzeri sebepler, din anlayışında birtakım farklılaşmalara yol açmıştır. 

Bu farklılaşmaların belirli bir süreç dâhilinde kurumsallaşması, görüşlerin sistematik nitelik kazanarak Sosyo-kültürel yapıyı derinden etkilemesi ve oluşan mecrada, temel argümanları desteklemek ve temellendirmek amacıyla fikir üretilmeye başlanması, karşımıza mezhep olgusunu çıkarmıştır. 

 

İslam Mezhepleri Tarihi, siyasi ve itikadi gayelerle vücut bulmuş İslam’ın düşünce ekolleri diyebileceğimiz bu beşeri oluşumları, bilimsel yöntemlerle inceleyen bir bilim dalıdır.

İslam Mezhepleri Tarihi, bütün İslami anlayışları ve fikirleri bir araya toplayan bir bilim dalı olup, mezhepleri olduğu gibi inceler. Her mezhebi kendi kaynaklarına, kendi iddialarına göre ele alır ve tanıtır. Dolayısıyla da mezheplerin görüşlerini anlatırken objektif bir yaklaşım içindedir. 

İslam Mezhepleri Tarihi, geçmişte var olan fırkaların veya bugün yaşamakta olan mezhep ve çağdaş İslami akımların İslam’ı nasıl anladıklarını ortaya koymaya çalışır ve mezheplerin savunduğu fikirlerin tarihini, siyasi ve içtimai temellerini ortaya koyar. Böylece fırkalar arsındaki ihtilaf noktaları aydınlanır ve belki de gereksiz düşmanlıklar yerini dostluk ve müşterek anlayışa bırakır.

Mezhepler tarihiyle ilgili eserleri, bu ilmin tarihi gelişimi içerisinde birkaç döneme ayırmak mümkündür. Bu çerçevede mezheplere ilişkin müstakil olarak yazılmış eserleri; “Makâlât Eserleri Dönemi” ve “Firak ve Milel-Nihal Eserleri Dönemi” tarzında iki ana gruba ayırmak mümkündür.

Hicri birinci asırdan itibaren başlayan siyasi ve itikadi tartışmalar üzerine çeşitli fırkalara mensup şahıslar, çok kısa metinlerle kendi görüşlerini açıklıyorlardı. Bu kısa metinlerin her biri, bir fırkanın benimsediği anlayışa işaret eden belli bir meseleyi bir “makale/görüş” çerçevesinde ele alıyordu. İşte özellikle Ehli Sünnet’in dışındaki mezhep ve fırka mensuplarınca yazılan bu küçük eserlere “Makale-Makâlât” denilmekteydi.

 

Firak ve Milel-Nihal türü eserlerin hicri III. asırdan itibaren kaleme alınmaya başlandığı bilinmektedir. Bu sınıfa giren eserlerden, özellikle “el-Milel ve’n-Nihal” türünde, sadece İslam fırkaları değil, aynı zamanda diğer din, mezhep ve fırkalardan da bahsedilmektedir. Gerek “firak” gerekse “Milel-Nihal türü eserler, genelde Ehli Sünnet alimleri tarafından İslam’ı savunmak, Kur’an’ı ve sahih sünneti siyasi, sosyal ve yabancı kültürlerin etkisiyle yanlış ve alışılmadık yorum ve tefsirlerden korumak gayesiyle bir müdafaa eserleri olarak yazılmışlardır. 

Mürcii, Maturidi, Mutezili-Zeydi geleneği, İmamiye Şia’sı Makâlât ve Firak geleneği, Hadis taraftarlarına ait bazı eserler, Eşari geleneğine ait bazı eserler farklı eleştiri ve görüşlere tabi tutulmakta ve çok sık tartışılmaktadır.

Ehl-i Sünnet dışı fırkalara mensup müellif kişilerin Hz. Muhammed’den sonra İslam’daki siyasi ve itikadi tartışmaları kendi dönemlerine göre yorumlaması sonucu ortaya çıkan eserler, makalat olarak biliniyor.

Bu makâlâtlar Ehli Sünnet anlayışına aykırıydı, bu yüzden Ehl-i Sünnette bu makâlât sahiplerine ve fikirlerine karşı bir nefret doğdu. 

Daha sonraları sırasıyla kitaplarda birtakım fasıllar, müstakil risaleler, İslam kültür tarihinde el-Milel ve’n-Nihal diye bilinen ve muhtelif fırkaların fikir ve sözlerini ihtiva eden kitaplar meydana gelmiştir. 

 

Çoğu Ehl-i Sünnetten olan müelliflerinin bu kitapları yazmaktaki gayeleri, İslam dinini tam manasıyla anladıklarını kabul ederek fikirlerini müdafaa ve muhalif fırkaların görüşlerini çürütmek istemişlerdir. 

Bu temelde mezhepleri ve mezheplerin ayrıştığı noktaları tartışmak ve konuyu güncel mezhep tartışmalarıyla pekiştirmek maksadıyla sizleri 21:00’da Akit TV ekranlarına bekliyoruz.

Vesselam…

Not: Yazarımızın makaleleri aynı zamanda Y.Akit'te yayınlanmaktadır.

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...