Çarşamba, 27 Ocak 2021 12:46

D. TÜRKİSTAN ATA YURDUMUZ, TÂRİHİ VE BU GÜNÜ… ALINACAK DERSLER (2)

Abdulhamid Han’ın Türk Yurtlarına ilgisi.

 

Kırım Türkleri’nin yetiştirdiği seçkin aydın, Türk Dünyası’nın en büyük  fikir ve aksiyon  adamı Gaspıralı İsmail Bey, 1899 yılında  Osmanlı Hükümdarı ve Dünya Müslümanlarının Halifesi Sultan 2. Abdulhamit Han ile görüşmesi hakkında şunları söylemiştir:

“Sultan Hamit beni dinlerken gözleri yaşlı idi. Irkının dûçar olduğu akıbetin onu derinden elemlendirdiği âşikardı. Rus işgali altındaki Buhara, Hive Hanlıkları, İdil Ural Türklüğü üzerinde bilgi edindi.”

 

D. Türkistan’da Bu Gün Neler Oluyor?

 

1 Ekim 1949’dan sonra Çin’in Doğu Türkistan’da sürdürdüğü baskı ve zulümleri aşağıda satır başları ile şöyle sıralayabiliriz.

– Toplumsal baskı

– Siyasi baskı

– Din ve İnanç Baskısı

– Düşünce ve Fikir Özgürlüğü kısıtlaması

– Seyahat ve serbest dolaşım kısıtlaması

– Örf, Adet ve milli değerlere yasaklama

– Dil, Kültür be medeniyet Miraslarımızı silme

– Hukuksuzca Çinli göçmenleri yerleştirerek Demografik Yapıyı değiştirme

– Türkistan Toplumunu fakir ve yoksullaştırma politikası

– Kürtaj ve aile planlama soykırımı

– Atom bombası ve kimyasal yasak silahların denenmesi.

– Faili meçhul cinayetler

– Sürgün, hapis, toplama kamplarında zorunlu Marksist eğitim.

– Aileleri bölme ve evlere Çinli yerleştirme.

– Çocukların zorla ailelerinden alınması

– Zorla Çinlilerle evlendirme.

– Camileri kapatma ve din özgürlüğünün tamamen bitirilmesi

– Kendi dil ve alfabelerinin tamamen yasaklanması

 

Çin, Doğu Türkistan Müslümanları’nın kökünü kazımak istiyor.

1949 yılında Doğu Türkistan nüfusunun %3’ünü oluşturan Çinlilerin oranı şuanda %53’ü aşmış bulunmaktadır.

Müslüman annelerin %32’si tamamen kısırlaştırıldı, iki çocuktan fazlasına da müsaade edilmiyor.

Tek çocuğa da 25 ila 35 yaş arasında izin veriliyor. “Kaliteli Nüfus” adı altında yapılan “resmi soykırım” ile zorla kürtaj, kısırlaştırma gibi engelleri aşıp fazla çocuk yapanları ise büyük para cezaları bekliyor. Buna göre fazla çocuğun cezası ortalama maaş ile tam 8 yıllık gelire denk geliyor.

Şu anda D. Türkistanlı 3 milyon insan, İç Çin’de kamplarda kalıyor. Bu insanların evlerine kadın ve çocukların yanına Çin’li erkekler yerleştiriliyor. Çocuklar ailelerinden alınıp, kamplara konuyor, Çin’li ailelere evlatlık veriliyor.

Müslümanlar’ın mallarına el konuluyor.

Camiler kapatılıyor, din eğitimi tamamen yasaklanıyor. Kur’an-ı Kerimler dâhil toplatılıyor, yakılıyor.

Seyahat ve haberleşme özgürlüğü kısıtlandı.

Çin geçmişte sadece Türklere baskı yapıyordu. Şu anda Müslüman Çinlilere de baskı yapıyor.

 

Alınacak Dersler

 

Türkistan’da, yani Hazar’ın doğusunda, Osmanlı gibi, Milli Birliği sağlayabilecek güçlü bir Türk Devleti kurulamamıştır. Osmanlı ise, bölgeye uzak olduğundan gerekli koordinasyon ve birlik sağlanamamıştır.

Türkistan’da, özelde D. Türkistan’da maâlesef Milli Birlik sağlanamamıştır. Bunu işgalciler, özellikle Çin ve Rusya çok iyi kullanmıştır.

Bu gün de D. Türkistan Davası bizzat mensuplarınca parçalanmaktadır. Diasporada yaşayan Uygur STK ve yapıların bir kısmı, İngiltere, Almanya, S. Arabistan ve ABD’nin güdüm ve kontrolündedir.

 

Çin’in ekonomik bir güç haline gelmesiyle, Türkiye ve diğer İslam Ülkeleri D. Türkistan Halkına gerekli politik desteği verememektedir. STK anlamında faaliyetler senkronize edilememektedir. En son Ankara Mitingi’nde bir kışkırtıcı grup, alnında ayyıldız taşıyan polisimizle ayyıldızlı gökbayrağı taşıyan kişileri karşı karşıya getirip, İslam Dünyası’nda Türkiye’nin itibârını zedeleme gayreti içine girmişlerdir. Bu gruba bakıldığında ABD, İngiltere ve FETÖ kokuları gelmektedir.

 

D. Türkistan Davası, Milli bir meseledir. Milletimiz içinde, Ümmet içinde hayati bir bölgedir. D. Türkistan’ın komşularını tekrar hatırlayınız.

Ayrıca, çok önemli hammadde kaynakları vardır.

Milli Meseleleri ideoloji ve siyasi duruşlara boğdurmak vebâldir.

D. Türkistan Davası sadece Turancı-Milliyetçi kesimlerin Davası değildir. Milletin davasıdır. Filistin, Suriye vb. diye inleyenlerin D. Türkistan’ı hiç anmaması manidardır.

 

Emperyalizm özellikle IŞİD gibi terör yapılarını Türkistan’lı kardeşlerimizin içine sokmaya çalışarak, Çin’in eline D. Türkistan’ın işgali için gerekçeler oluşturmaktadır. Aynı emperyal güçler, sözde diasporada D. Türkistan Davası’na sahip çıkmaktadır. Bu gün elinde İngiltere ve ABD Bayrakları ile D. Türkistan’a özgürlük isteyenler, bizim D. Türkistan’daki arşivlerimizi ABD’ye kaçıranlar sizce de ihanetin bir parçası değil midir?

 

D. Türkistan’ın işgali, Sibirya, Altay, Tuva, Yakut bölgeleri ve Moğolistan ile Bağımsız Türk Cumhuriyetleri’ni, geçmişte olduğu gibi işgalin önünü açacaktır.

Çin, Moğolistan üzerinden Altay, Tuva ve Yakut Bölgesindeki Şaman Türklere çok ciddi ve yoğun bir Budizm Propagandası yapmaktadır. Budizm ve Çin’le ilgili Kubilay Han Deneyimini hatırlatmakla yetineceğim.

Şu anda Kazakistan ve Kırgızistan başta olmak üzere, Rusya ve Moğolistan için Çin’li damatlar Milli Güvenlik Sorunu haline gelmektedir. Dolayısı ile D. Türkistan Davası Rusya için de önemlidir.

 

Özetle, Doğu Türkistan;

Medeniyet kurduğumuz, yerleşik hayata geçtiğimiz ilk toprak. Medeniyet Merkezi..

Uygarlığı geliştirdiğimiz, ilk büyük şehirleri kurduğumuz ülkemiz. Orada geliştirdiğimiz sistemlerle ısıttık şehirleri.. Otrar’ı, Taşkent’i, Buhara’yı.. Doğubeyazıt’ta İshakpaşa Sarayı’nı…

 

Bu gün birçok yerde Müslümanlar katlediliyor.

Neden?

En başta Müslümanların feraset ve izzetsizliğinden..

 

Uzakta kaldı Türkistan.

Esir yurdun adı: Türkistan.

Esir edilip İmanı boğulan Müslümanların ortak adı Uygur Türk’ü.

Biz bunu söyleyince, ırkçılık yapıyoruz, hatta Filistin ya da diğer İslam beldelerine yardıma karşı olan adamlar oluyoruz. Düşünebiliyor musunuz?

D. Türkistan..

Moğolistan’a, Kazakistan’a, Kırgızistan’a, Pakistan’a, Tacikistan’a, Afganistan’a sınır. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye, Türk Dünyası ve İslam Dünyası için ayrı ayrı ne kadar önemli bir bölge.

Ya Uygur Halkı. Ya Uygar Müslümanlar.. Ya Uygur Türkleri..

Erkekler evlerinden alınıyor. Hapis, işkence, sürgün, fail-i meçhul cinayet.. Ailelerinin yanına, yani karılarının, kızlarının, çocuklarının yanına yabancı Çin’li erkekler yerleştiriliyor. Çocuklar evlerinden alınıp özel eğitim kamplarına konuyorlar. Ateizm ve Çin’li oldukları öğretiliyor. Eskiden Çin asıllı Müslümanlara çok baskı yapılmıyordu. Şimdi onlara da yapılıyor.

Hayâsız Çin Hükümeti, Müslümanlara oruç tutmayı yasaklarken Çin Büyükelçisi Türkiye’de iftar veriyor. Çinci, Maocu eski tüfek Türk Vatandaşları da bu ikiyüzlülüğü kullanıyor.

 

Şimdi sizlerle Allah Teâlâ’nın, O’nun ve bizlerin biricik sevgilisi Gülümüz (SAV)’in İslam Kardeşliği ile ilgili emirlerini paylaşmak istiyorum.

"Müminler ancak kardeştirler. (Hucurat, 49/10).

"Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve Allah'a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği kimseler bunlardır..." (Tevbe, 9/71).

"Hiçbiriniz kendi nefsiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz için etmedikçe iman etmiş olmaz." (Buhârî, imân, 7).

"Müminleri kendi aralarındaki merhametleşmelerinde, sevişmelerinde, yardımlaşmalarında bir vücud gibi görürsün. Ki vücudun bir organı ağrırsa, vücudunun kalan kısmı uykusuzluk ve humma ile o organ için birbirini çağırır."

 

Bu İlahi talimatlardan sonra;

Peki, Türkiye neden bir şey yapmıyor, yapamıyor?

Suçlu ülkeyi yönetenler mi sadece?

Elbette hayır!

Suçlu biziz. Hepimiz.

Türkiye’de tam bir birlik olsa bu gün gevur bizimle bu kadar rahat oynar mı?

Ülkem çok kritik süreçler yaşıyor. Kendi büyük menfaatleri için bir araya gelemeyen ufuksuz kesimler ve guruplar Türkistan için dert sahibi olurlar mı?

 

Aziz Milletim…

Kanayan tüm İslam Coğrafyaları’nda bizim İman Kardeşliğimizin yanında sorumluluklarımız var. İstiklal Harbi sürecinde bize nakdi yardım yapmayan Müslüman Halk yok. Bunların başında da Orta Asya Türkleri geliyor. Sonra Pakistan ve Hindistan Müslümanları. Sonra Kuzey Afrika… Hiçbirinden vaz geçmeyeceğiz. Kavgaya devam edeceğiz.

Muzaffer ve galip olmanın ilk şartı uhuvvettir. İttihad- İslam’dır. İttihadı önce yurdumuzda dört başı mamur sağlamalıyız. Ayıp ve kusur aramak yerine, birlikte hareket etmenin çarelerini arayalım.

Gün Bedir günüdür. Gün Uhud günüdür. Belki kıyamete kadar da böyle sürecek. Kurtuluşumuz da Bedir’deki şuur ve uhuvvet ile sıdk ile fedakârlıkla olacak.

 

Aziz Milletim.

Turan’da bize bakar, Sudan’da.

D. Türkistan’daki Urumçi’de Gazze kadar kan ağlar.

Bir Müslüman Çocuğu kurşunla öldürmek ile eğitim kamplarında ailelerinden alınarak dinsizleştirmenin farkı ne? Bir Müslüman Kızı Filistin’de vurmaktan daha kötü, ezeli düşmanı köpek yiyen bir Çin’li ile evlendirmek…

Değerli Milletim. Bu son cümleler kıyaslama için değil, vicdanınızı kanatmak içindir.

Ayrıca, buradaki Uygur Halkı El-Kaide, DEAŞ, FETÖ vb. gayri İslami yapılar aracılığı ile Batı’nın kontrolüne girmemelidir. Bu yönü ile de bize çok iş düşmektedir.

Suriye, Irak, Libya örneklerine bakın. Her halükarda Müslümanlar kaybediyor. Bu yönü ile de dikkatli olunmalıdır.

Aziz Milletim.

Dik duracak bir iktidarın arkasında dik duran, birlik içinde kenetlenmiş bir Millete ihtiyacı var. Bunu asla unutmayın.

15 Temmuz İhânet Sürecini hatırlayın.

Bundan sonra İnşâAllah daha dirençli bir ülke olacağız.

Ülkemiz ve devletimiz için dert sahibi olup kenetlendiğimiz anda, dünyadaki tüm mazlum insanlık için direnç ve diriliş başlayacak demektir.

 

100 yıl önce Uluğ Türkistan’a yakılan ağıt..

 

“Güzel Türkistan

Güzel Türkistan sana ne oldu?

Sebep vakitsiz güllerin soldu

Çemenler berbat, kuşlar hem feryat.

Hepsi de masum olmaz mı dilşat?

 

Bilmem niçin kuşlar ötmez bahçelerinde?

 

Birliğimizin sarsılmaz dağı

Ümidimizin sönmez çerağı

Birleş ey halkım gelmiştir çağı

Bezensin şimdi Türkistan bağı.

 

Uyan halkım bitsin artık bunca zulümler

Uyan halkım bitsin artık bunca zulümler

 

Bayrağını al kalbin uyansın

Kulluk, esaret her şey yansın

Kur yeni devlet düşmanlar ürksün

Yüce Türkistan göklere değsin

Yayıl yeşer öz vatanın gül bağlarında...”

Abdülhamit Süleyman Çolpan

(Güzel Türkistan adlı bu şiirin şâiri, Stalin’in başlattığı “Aydınları Temizleme Hareketi” sırasında 4 Ekim 1938’de kurşuna dizilerek şehid edildi.)

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...