Pazartesi, 21 Mart 2011 09:11

Başörtüsü Tereyağından Kıl Çeker gibi Hallolur mu?

Başörtüsünün özgürleşmesi konusunda Diyanet görevini yaptı, Din işleri kurulu bilimsel görüşünü verdi. Toplum ve STK’lar görevlerini yapıyorlar sıra siyasete geldi.

Sembol konu Başörtüsü veya Türban daha ne gibi kırılmalara gebe ne gibi planların parçası bilemiyoruz. Hem siyasetin hem de insan hakları aktivistlerinin de sınavı olan bir konu olduğu da kesin.

Bugünün konjontüründe  başörtüsü sorununu çözmeyi kabule hazır bir toplum beş yıl öncesine göre anlamlı derecede daha yüksek orandadır.

Haber Türk’ten Balçiçek İlter’in önemli kıyaslaması es geçilmemelidir. Bedelli askerlik konusunda siyasi iktidar hata yapmaya devam ediyor. Çözülmesi gereken bir sorun vardı. Resmi rakamlara göre 1 070 000 bin genç asker kaçağı durumunda. Bir o kadarda yüksek lisans, doktora, yurtdışı iş… gibi yollarla askere gidilemiyor.

Askere alma sistemi bozuk ve iyi işlemiyor. On senede bir tıkanıyor. İnsanları birebir acıtan sorun var. Siyaset çözüm bulma makamı çözüm bulamadı. Vergi kaçağını  çözmede başarılı hükümet asker kaçağı konusunu çözmede aynı başarıyı gösteremedi. Patlama noktasına gelmiş sorun milliyetçi refleks korkusu ile ertelendi. Sonunda asker kökenli  CHP Milletvekili Rasim Çakır’ın Kılıçdaroğlu’nun ikna etmesi ile bir tabu muhalefet insiyatifi ile çözüme yaklaştı.

Aynı durum başörtüsü sorunu içinde geçerli. Geleneksel örtülü bir milletvekilini muhalefet TBMM’ye sokarsa iktidar almayacak mı? MHP başörtülü vekil seçerse red mi edilecek? Yeni gelenek veya klasik başörtüsünün modern versiyonu olan türban tipi örtünme ile TBMM’ye bir vekil girerse ne olur?

Geçtiğimiz günlerde anne ve kız Anadolu’nun bir köyünden muayeneye gelmişlerdi. Anne geleneksel bağlamalı başörtüsü kızı türban tipi başörtüsü takıyordu. Bu görüntüde irtica arayana paranoya teşhisi koyulur diye düşündüm.

Orduevlerine anne girer kızı giremez dediğimiz iğne kontrolü yapılan örtünme biçiminde bir örtünme kontrolü iyice zayıfladı. Orduevleri de üniversiteler gibi çözüm ürettiler. Fenerbahçe orduevinde bile farklı kapı kullanılarak kıyafet fetişizmindeki tabu yıkıldı bile.

Kıyafet kontrolü orduevlerinde bile doğru dürüst yapılmıyorken TBMM’de tüzükte olmayan bir uygulama yapılsın anlaşılır gibi değil.

İrtica histerisi tutanları ciddiye alan Yargıtay Başsavcısı olsa bile  bir kapatma davasının referandum kültürünü ve Anayasa reformunu hızlandırmaktan başka bir sonuç doğurmayacağını  artık herkes görüyor. Artık Türkiye değişti ve siyaset bu sorunu çözme makamıdır.

Kurulu düzenin Merve Kavakçı olayında olduğu gibi “Haddini bildirme veya ajan provokatör edebiyatı” yapacağını sanmam. Yapsa bile TBMM’ye yürüyecek Harp Okulu öğrencisi mi var? Generaller TBMM izleyci locasında oturup darbe sopasını kullanacaklar diye korkuyorsak o günler çok geride kaldı.

Harp Okulunda bu gün halk isyanı olursa nasıl davranırız dersleri verilirken,irtica paranoyasına inanan kimse kalmamışken, siyasetin artık başörtüsü konusunda öz güven sahibi olmasını beklemek en makul yol gözüküyor.

Siyaset risk alma mesleğidir. 2007’de risk alınmasaydı AKP bu toplum desteğini alabilir miydi? Merhum Adnan Menderes ezanı özgürleştirerek büyük risk almıştı. Bu risk onun arkasında toplum desteği ile bir noktaya kadar yetti.

Bugün başörtüsü konusunda toplum desteği en az ezan özgürlüğü kadar var. Fakat Menderes döneminde olmayan dört şey daha var. Aydın desteği, medya desteği, STK desteği ve AB sürecinin işlemesi.

Hükümet tereyağından kıl çeker gibi meseleyi halletmeye çalışırken demirin tavını kaçırabilir. Tereyağı gider elinde kılı kalıverir. Muhalefet eski muhalefet değil, sivil toplum eski sivil toplum değil, Ordu eski ordu değil.

Sadece bazı mecali kalmamış gizli komiteler var. Onlarda toplumsal korkulardan güçlerini alıyorlardı. Eğer siyaset cesur olursa toplum, aydınlar siyaseti yalnız bırakmayacak. Komitelerin  güçlerinin en aza ineceğini inşallah hep birlikte göreceğiz.

Başörtüsünün özgürleşmesi konusunda Diyanet görevini yaptı, Din işleri kurulu bilimsel görüşünü verdi. Toplum ve STK’lar görevlerini yapıyorlar sıra siyasete geldi.

Ben bile bu yazıyı 1999’da yazamazdım. Yazsam bile yayınlayacak yer bulamazdım.

Başörtüsünün özgürleşmesi  konusunda riskin en az olduğu dönemdeyiz birileri ile pazarlık yapmaya gerek yok , ilkeli siyaset, delikanlı siyaset bize daha çok yakışıyor. Hangi partiden olursa olsun, temsil kabiliyeti yüksek, genç, başarılı, yetenekli, dil bilen başörtülü vekilleri TBMM’ de görme zamanı geldi.

MHP böyle bir taktik uygularsa tabanı Ergenekon sanığı Engin Alan’ı bile benimser diye düşünüyorum.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan - Haber 7
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Prof.Dr. Nevzat Tarhan

Yönetim Kurulu Başkanı

www.nevzattarhan.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...