Perşembe, 25 Ağustos 2011 17:26

Etimesgut Darbecileri...!

Son müstafi Genelkurmay Başkanı E.Org.Işık KOŞANER’e ait olduğu iddia edilen bir konuşma internete düştü.

Koşaner itiraflarda bulunuyor.

Genelkurmay’ın resmen inkar ettiği, iddia sahiplerini TSK’yı yıpratma ve asimetrik savaş yapmakla suçladığı,bizzat Genelkurmay Başkanı tarafından, taşıdığı rütbe ve işgal ettiği makama da yakışmayacak tarzda tehdit ve ithamlarda bulunduğu, konu ve olaylarla ilgili itiraflar bunlar.

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yalan söylediğini ve gerçekleri saptırarak halkı yanıltmaya,yargıyı yönlendirmeye çalıştığını,ıslak imzalı belgeye “kağıt parçası”,lav silahına “boru” deme cüret ve gafletini gösterdiği zaman açıkça ifade etmiştik.

Genelkurmay Başkanları yalan söyler mi?

Bu sistem, o kişileri yalan söylemek zorunda bırakır.

Kendileri de buna razılar ki,bu aşağılık fiile gönüllü ortak oluyorlar.

Bu yalanlar ilk değil,son da olmayacak.

Bu bozuk düzen değişmedikçe..!

Bunlar mevcut sistemin ürünleri.

Hilmi ÖZKÖK paşa sistemin imalat hatası idi,o yüzden has oğlanlarca dışlandı!

Herhalde şimdi ordu evlerine de girmiyor,giremiyor.

Ergenekoncuların acaip mahalle baskısı var askeri mahallerde.Sadece kışlalarda değil.

Kamuya ait sosyal tesis değil,adeta kurtarılmış bölgeler o mekanlar.

“Genelkurmay açıklama yaptı..!” sözünün bir anlamı kaldı mı sizce?

“Acaba bu açıklamayla hangi gerçekler örtülüyor?” demeyecek mi insanlar?

Kamuoyunda var olan kanaat pekişti bence,ifade edilenlerin gerçekleri yansıtmadığıyla ilgili.

Gerçekleri suç ortaklarıyla birlikteyken itiraf ediyor Işık Koşaner.

İtiraf ettiği gerçekler ışığında terörün geçmişini değerlendirirseniz anlarsınız,neden 30 yıldır bit(iril)mediğini..!

Ana kuzularının nasıl telef edildiğini.

Sorumluluk bilincinden yoksun komutanların,kaynakları nasıl israf ettiğini.

Vs..vs..!

Ve bu beyefendi,bütün bu itirafları için değil,Ergenekoncuların hukukunu koruyamadığı(!) için hükümete tavır koyup,görevinden  istifa ediyor..!

Bu ne aymazlık,bu ne cüretkarlık.!?

Asker ağzından resmi yalanla ilk 1987 yılında tanışmıştım.

Lojmanlarda personel ailesi ve yakınlarına başörtüsü, bir genelgeyle yasaklanmıştı.

Yasakla ilgili fişleme,takip ve işlemler devam ediyordu.

Olay basına intikal etti ve Genelkurmay’a konuyla ilgili sorular yöneltildi.

Genelkurmay’dan açıklama geldi.”Böyle bir genelge ve uygulama yok..!”

Gözümle gördüğüm,gereğini yaptığım genelgeyi Genelkurmay inkar ediyor,yalan söylüyordu.

Benim için önemli tecrübe oldu.

Demek ki gerektiğinde halktan gerçekler gizlenir,doğrular söylenmeyebilirdi.

1987 yılında Hava Kuvvetleri Komutanlığında “BULUT” isminde bir proje başlatıldı.

Necip TORUMTAY Genelkurmay 2. Başkanı iken projeyi başlatan kişi.

Bu adam daha sonra,suikaste kurban giden rahmetli Cumhurbaşkanı ÖZAL’la anlaşamadığı için Genelkurmay Başkanlığından istifa etmişti.

Bu proje,Ergenekoncuların ve darbe çetelerinin yapacakları tasfiye operasyonunun en önemli adımlarındandı.28 Şubat süreci o zaman başlatılmıştı.

Etimesgut Hava Ulaştırma Grup Komutanlığı içinde bir işkence ve sorgu merkezi oluşturulmuştu.

Dindar personel irticai faaliyette bulunduğu iddiasıyla,”GÖREVLİ” adı altında bu merkeze alınıyor,akla gelmeyecek İŞKENCE yöntemleriyle sorgulanıyordu.

Falaka,açlık,hakaret,aşağılama,uykusuzluk,yalan makinasıyla taciz ..vs gibi yöntemlerle günlerce,bazı kişilere aylarca zulüm yapıldı.

Bunların hepsi Genelkurmay Başkanının emriyle ve bilgisi dahilinde oldu.

Yüzlerce Subay,Astsubay burada sorgulandı işkence gördü.

Ben de oraya 1992 Ocak ayında Yüzbaşı iken çağrılmıştım.

Genelkurmay hepsini inkar etti,yaşananları yalanladı.

O sorgu merkezinde görev verilenler özel seçilmişti.

Bazıları Balyoz ve Ergenekon davalarından elan yargılanıyor.

E.Albay Hakan BÜYÜK ve E.Albay Fuat SELVİ bunlardan sadece ikisi.

Merkezde görevlendirilen er ve erbaşlar da özel seçilmişti,hemen hepsi alevi,ermeni ve rum kökenliydi.

Komutanları,üstleri olan kişilere işkence yapabilecek ideoloji,ahlaki seviye ve karaktere sahip kişiler seçilerek eğitimden geçirilmişti.

Amaç TSK’dan on binlere varan sayıda personelin tasfiye edileceği süreci başlatmaktı.

Ülkeye verilecek şekil için önce Silahlı Kuvvetlerden başlamak gerekiyordu.

1987’den beri yapılan insanlık suçunun iletilmediği kapı kalmadı.

Fakat yıllardan sonra Hava Kuvvetleri Askeri Savcılığı olayları araştırmaya başladı.

Onlarca mazlum ve müşteki TSK personelinin ifadelerine başvuruldu.

Malum, işkence ve insanlık suçlarında zaman aşımı yok.

Savcı iddianamesini hazırlayacak inşallah.

Bakalım Genelkurmay ne yapacak?

Savcıyı ve yargıyı baskı altına alıp yapılan illegal faaliyetleri inkar yolunu mu seçecek,yoksa adaletin geçte olsa yerini bulmasını mı isteyecek?

Sonuna kadar takipçisi olacağız.

Vesselam.

Mustafa HACIMUSTAFAOĞULLARI

25 Ağustos 2011

Mustafa Hacımustafaoğulları

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

3 yorum

  • Yorum Linki abdullah akın Pazar, 28 Ağustos 2011 13:18 yazan abdullah akın

    abdullah selçuk bey kardeşim bu başınıza gelenler sadece inancınızdan dolayı sizleri sindirmek için yapılan aşağılık ,insanlık dışı bir hareket değil,organize bir şekilde hareket eden,adelet duygusunu kaybetmiş,kendi çıkarını ülke çıkarından üstün tutan derin devlet işidir.1991 de sizin başınıza gelen 1973 de benim başıma geldi. yaşar kemal,nazım hikmet okuduğum için sıkıyönetim tarafından gözaltına alınıp 28 gün ziverbey köşkünde işkence gördüm. gözaltında iken ordudan atıldım.38 yıl geçti ama hala içim yanar.gördüğün gibi o gün bana solcu deyip hertürlü işkenceyi yapanlar,bugünde sizlere saldırıyor.çözüm demokratik hak ve özgürlüklerin beraberce savunulmasındadır.içinde Allah korkusu olmayan insanlar demokrasi ve vicdan özgürlüğünden anlayamazlar. Allah a emanet olun,yolunuz açıkolsun.

    Raporla
  • Yorum Linki Vehbi Kara Cumartesi, 27 Ağustos 2011 06:29 yazan Vehbi Kara

    Yapılan zulümlerin failleri mutlaka hesap ödemelidir. Yaptıkları yanlarına kalırsa hesap günü mahşerde mahçup duruma düşeriz.
    Pişman olmaları yetmez mutlaka ceza almaları gerekir. Bizlere burada da çok görev düşüyor.
    Yaşasın zalimler için cehennem...

    Raporla
  • Yorum Linki Abdullah SELÇUK Cuma, 26 Ağustos 2011 10:13 yazan Abdullah SELÇUK

    Mustafa bey'ın bu yazısı yüzde yüz doğru ve yüzde yüz katıliyorum.1991 Ocak ayında,Konya dan ETİMESGUTA götürüldüm.İRTİCAİ Faaliyette bulundunuz diye,28 gün insanların yaşayamayacağı bir hücrede(yargısız infaz) cezalandırdılar.Tanınmayan,Bilinmeyen kişiler tarafından gözlerim kapatılarak sorgulandım.Birçok hakaretler ve işkenceler gördüm.Sağlığımı bozdular.Uzun süre GATA'da tedavi gördüm.O,yıl'ın ilk YAŞ toplantısında,İRTİCAİ faaliyette bulunmuştur gerekçesiyle ihraç edildim.Başta,TBMM da hükümet ve muhalefet millet vekillerine,başımda geçen bu OLAY'ı anlattım.Kimse benimle ilgilenmedi. Bir çok millet vekili;bu,bir DERİN DEVLET işidir,yapılacak birşey yok.Kaderine razı olacaksın.Bundan sonraki hayatını düşüneceksın diye geri dönderdiler...Bu,ETİMESGUT OLAYINI,Hv.Kuv.Kom.lığı savcısı tam inceleyemez.Ancak,sivil,bağımsız bir üst yargı organı bunu tam inceleyebilir ve FAİL'lerini tesbit edebilir. ASKERİ YARGI bağımsız olamaz.ADİL karar verdirtmezler.....

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...