Çarşamba, 07 Mayıs 2008 05:47

Şeytanın avukatı ile pazarlık yapılmaz

ŞEYTANIN AVUKATI İLE PAZARLIK YAPILMAZ

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

AKP kapatma davasının savunması tahminlerin ötesinde ve beklenenden çok daha ikna edici olmuş. Aşağıdaki bir kaç paragraf bile fikir vermek için yeterli… İddianamenin ne kadar ‘kes yapıştır’ olduğunu, hukuki yorum içermediğini ve hukuki kanıtlarının nasıl dayanaksız olduğunu görebiliyoruz. Yargıç olmaya bile gerek yok!

‘AK Parti Türkiye’nin geleneksel kültürel değerleri ile “muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma” hedefi arasında bir çelişki değil, uyum olduğunu gösteren politikalar üretmiştir. Bunu yaparken AK Parti’nin sosyolojik gücü ile siyasi perspektifinin ürettiği sinerji, Cumhuriyetimizin mayasında bulunan modernleşme hedefine odaklanmıştır.’

‘Bu nedenle, AK Parti laikliğe karşı odak olan değil, laikliği toplumsallaştıran bir harekettir’.

‘Kapatma talebiyle açılan bu davada, amacımız sadece partimizi savunmak değildir.’

‘Partimiz, dini insanlığın en önemli kurumlarından biri, laikliği ise demokrasinin vazgeçilmez şartı, din ve vicdan hürriyetinin teminatı olarak görür. Laikliğin, din düşmanlığı şeklinde yorumlanmasına ve örselenmesine karşıdır.’

· Din, bireyin kendisi ve yaratıcısıyla olduğu kadar, dış dünya ve içinde yaşadığı toplumla da ilişkilerini zenginleştirici bir işlev görür.’

‘Sonuç olarak, “hasta hakları”na ilişkin AK Partiye yöneltilen bu suçlama da, iddianamenin temel sorunlarından birinin iddialarla ilgili ulusal ve uluslararası hukuki düzenlemeler ve etik standartlar (EK – 23) araştırılmadan kaleme alındığını göstermektedir.’

Yukarıdaki metin bölümlerini aktardığım savunmanın genel çizgiler incelendiğinde;

1-Objektif kıstaslar çok yerinde kullanılmış. Evrensel hasta haklarından bile bilgisi olmayan bir Başsavcı ile karşı karşıya kaldığımızı görmüş olduk.

2-Kendi içinde iyi organize ifadelerin olduğu bir metin. Ana fikrinin partiyi savunmak değil demokrasiyi, toplumun değerlerini ve AB ye girmenin anlamını savunmak olduğu anlaşılıyor.

3-Önemli konulara yerinde vurgular yapılmış. Laiklik konusundaki algılama kusurlarına dikkat çekilmesi çok önemliydi.

4-Karmaşık konularla ayrıntılar arasındaki denge iyi sağlanabilmiş. Başsavcının çelişkileri tespit edilmiş ama abartılmamış. Farklı yerde farklı zamanda farklı konuda yapılan bir konuşmanın alınıp nasıl farklı yere monte edildiğini belgelemiş.

5-Farklı bakış açısını, Başsavcının hassasiyetlerini anladığını belirttikten sonra kendi özgül bakış açısını sonuna kadar savunabilmiş. Özellikle ‘Muhafazakar Demokrat’ kavramını yerli yerine oturtan bir metin oluşmuş.

6-Gizli gündemleri olmadığını özellikle Başsavcının zan, vehim ve varsayımla hareket ettiğini hem iddianameyi hemde savunmayı yan yana koyup inceleyenler görebiliyorlar.

Sonuç ne olacak?

Birçok arkadaşım benim fazla iyimser olduğumu söylesede ben Anayasa Mahkemesinin vereceği kararda hukuk sorumluluğu ile hareket edeceği kanaatini koruyorum.

Ankara’nın asker elitleri, yargı elitleri her iki metni yan yana koyup incelerlerse vicdanlarının sesini dinleyecekler diye düşünüyorum. Gerçek yargıçlar hukuk felsefesini bilirler ve şahsi, politik kimlikleri ile meslek kimlikleri arasına mesafe koymuş kişilerdir.

Şeytanın avukatlığını yapanlara gelince onlar zaten ikna olmazlar, akılları ve duygu kapıları kapanmıştır yani mühürlenmiştir. Akılları, gözleri ve algıları (en büyük yerleri olan egolarının kabarıklığı nedeniyle) yeni ve farklı bilgilere duyarsızlaşmıştır. Şimdi pazarlık için suret-i haktan görünüp yaklaşacaklardır.

Şeytanın avukatlarına şeytanın anladığı dilden yaklaşmak gerekir. Şeytani özellikteki insanlar doğrulara samimi bağlanıştan ve yaratıcısına sığınmış insanın huzuru, rahatlığı, kararlılığı ve kendinden emin oluşundan çok korkarlar.

Hedefi olan insan hedefe giderken sahip olduklarını korumaya çalışır. Ancak sahip olduğu şeyler hedefe gitmesine engel oluyorsa bazı şeylerden vazgeçebilirse işte hedefe o zaman varır. Hedefi demokrasi olanlar partilerinden vazgeçebilme fedakarlığı ile birlikte hedeflerinden vazgeçmeme idealistliği gösterebiliyormuş.

Ben artık Türkiyenin geldiği noktadan çok ümitliyim.

Bu satırları Washington D.C. den yazıyorum. ABD de seçimin tatlı ama gergin yarışmasını hissediyorsunuz ve bir otelin önünden geçiyoruz. Adı “ May Flower.’ Eski bir otel fakat odalarına merak son aylarda artmış. İlgi sebebi New York valisinin seks kaçamağı ile yakalanması ve siyasi hayatının bitişini simgelemesi… İşte şeytan böyle zaafları ve açıkları çok iyi izler. Onun anladığı dili iyi bilmek gerekiyor

Son Düzenlenme Çarşamba, 07 Mayıs 2008 05:51
Prof.Dr. Nevzat Tarhan

Yönetim Kurulu Başkanı

www.nevzattarhan.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...