Uyarı

JUser: :_load: 989 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Salı, 31 Mayıs 2022 14:06

Kapımızda savaş çanları çalıyor, gizli ajandalara dikkat !

İsrail çok büyük bir savaşa hazırlanıyor. Dünya kamuoyu önünde İsrail’in İran düşmanlığı hikayelerinin sonu olmadığını iyi biliriz. Diğer yandan İsrail’in, İran’ı Sünni dünyaya karşı bir alternatif ve denge olarak kullandığı açıktır. Bu işin içine İran’ın nükleer silahlar meselesi girince Israil’in MOSSAD gizli servisi pek de rahat değildir.

İki tilkinin kuyrukları çarpışmaktadır. İsrail sadece İran’da değil, bütün Ortadoğu’da hiçbir devletin nükleer silahı olmasını arzu etmemektedir, şiddetle karşı çıkmaktadır.

İran uzun yıllardır nükleer tesisler konusunda bilim adamları ile çalışmaktadır, İsrail nükleer bilim üzerinde İran’da çalışan bilim adamlarını tek tek ortadan kaldırdığını görmekteyiz. Muhsin Fahrizade uydudan yapay zekâ teknolojisi ile lazer suikast silahı ile öldürüldü. Nükleerin babası olarak anılan Muhsin Fahrizade, beyin takımı hocası olarak İran için çok önemli bir isimdir. İsrail devleti tarafından tehdit olarak görülen önemli kişilerin başında gelmekteydi.

İsrail geçtiğimiz günlerde yeni bir suikast daha yaptı. Devrim muhafızlarının dış istihbarat kanalı olan, seçkin Kudüs gücünde komutan Albay Sayad Kuhadi’ye Tahran’da yaklaşan motosikletli bir ajan, yakın mesafede başından silahla vurarak öldürdü. Bu bütün olup bitenlere bakıldığında anlaşılan; İran’ın çok bedel ödeyeceğidir. 

İsrail, her hafta İran’a bir siber saldırı düzenlemektedir. İran bildiğimiz naraları atar, kabarır, din üzerinden şovunu yapar. Birilerinin cinayet eğitim kampı gibi görülür. Alışık olduğu, ölü toprağının bol olduğu kör gözler ile dünyaya seyirci olmaya devam eder. Devrim muhafızlarının gövde gösterisiyle Ortadoğu dövüş sanatlarının çağ dışı senaryolarını bol bol oynatır. Bir gösteriden ibaret olan bütün uğraşlarıyla, bütün İSLAM dünyasının aptal olmasını arzu edip şovlarına inanmasını bekler.

Dünyanın içinde bulunduğu ekonomik buhranın daha da ağırlaşacağı ön görülürken, İsrail’in yakın zaman dilimi içerisinde İran’a saldırması beklenmektedir. Bu risk de ilişkilere rağmen bölge dengesi açısından ciddiyet teşkil etmekte ve uluslararası güç noktasında önemli bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

Geçtiğimiz günlerde Viyana’da yapılan bir toplantıda İran’la ilgili önemli görüşmeler gerçekleştirildi. Bu toplantılar sonrası İran ile nükleer konusunda bir uzlaşma sağlanmadığı dünya kamuoyu ile paylaşıldı. Bunun üzerine İsrail apar topar İngiltere ve ABD ile muhtemel acil eylem planları dahilinde görüşmeler yapmaya başladı. İsrail olası savaş pozisyonu hazırlığına başvurduğunu ve hatta olağanüstü bir toplantı kararı alarak İran’ın doğrudan dört nükleer ana merkezini vurmak için bütün planlamaları tamamlandığını müttefikleri ile paylaşmıştır.

Geçtiğimiz günlerde İsrail dokuz ülkenin içinde olduğu bir tatbikatı gerçekleştirdi. Türkiye’nin içinde olmadığı bu tatbikatta olası İran savaş senaryosunun riskleri paylaşıldı. Yani kartların yeniden dağıtılacağı, aynı zamanda Türkiye’nin de içinde bulunduğu jeopolitik konum gereğiyle hedef ülke statüsünde olduğu görülmektedir. “Neden” diye soracak olursanız; vekâlet savaşları dönemi küreselciler tarafından hızlandırıldı, Siyonistler bu durumu bir fırsat olarak görmektedir.

Batı’nın aynı zamanda Türkiye, Yunanistan kısmında ihtilaflı durumlara doğrudan müdahil olmamakla birlikte, örtülü lojistik destekler kısmından ciddi bir hazırlık sürecine tabi tutulduğunu görmekteyiz. ABD ve İngiltere’nin yeni ticari ittifaklar dâhilinde birtakım hazırlıklar peşinde olduğunu, Türkiye’nin savaşa dahil edilmesi noktasında ciddi planlar yaptıklarını ve Yunanistan’ı doğrudan cephaneliğe çevirdiğini görmekteyiz. 

İsrail’in olası İran saldırısında Türkiye doğrudan savaşa sürüklenebilir. Yapılan anlaşmalar doğrultusunda savaşın alt yapısının oluşumu ve meşru gösterilmesi sağlanabilir. Bu vesile ile Türkiye’nin Suriye ve Yunanistan savaş alanları üzerinden baskılanması ile yeniden parçalanması düşünülmektedir. İsrail’in mavi bayrak tatbikatı doğrudan bir eylem planıdır, Türkiye açısından büyük bir tehdit olarak okunmalıdır. Buna karşın İran, İsrail ve Batı savaşı Türkiye açısında ciddi bir felaket senaryosudur. Yeni göçlere hazır olmayan ülkemiz için bu senaryolar doğrudan bir facianın ve çöküşün habercisidir.

 

Bütün bu olup bitenler İsrail’in büyümesi, Siyonist İsrail’in teminat altına alınması ile ilgilidir. SDG diye bir varlığın yapay oluşumu veya ABD’nin inkâr politikaları devlet nezdinde açık bilinmekle birlikte bu oluşumun doğrudan desteklendiği de bütün kaynaklarda açıktır. Batı dünyası, iç bünyede Türkiye karşıtı politikaları PKK gibi terör araçlarıyla desteklerken, vekâlet savaşları üzerinden insan kaynaklarını ve enerjisini tüketmesi için de bir çaba sarf etmektedir. 

Bu gibi senaryolar Türkiye’nin geleceğinde önemli mihenk taşı olacağı gibi aynı zamanda petrol ve gıda arz dengeleri açısından da ülkemizin her türlü oyuna karşı hazırlıklı olması gerektiğini gösterir. İç muhalefette sağduyulu bir ortama ve sükûnet diline ihtiyaç duyulmaktadır. SADAT veya kamu kurumları önünde gövde gösteri yapmakla ülkeye hizmet edemesiniz, aklı ve şuuru yerinde olan insan fikir ve çözüm önerilerini sunar. Bir fikriniz yoksa susmanız bile ülkeye hizmettir.

Vesselam. 

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...