Çarşamba, 04 Ocak 2023 15:43

Türkiye Lozan ile bağımsız olmadı

Lozan Antlaşması 23 Temmuz 1923’te, bundan tam 100 yıl önce imzalandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında yapılan en önemli uluslararası antlaşmalardan biri olan Lozan, aradan geçen 100 yıl içinde popüler kültürde ve kimi siyasilerin popülist söylemlerinde, tarihi gerçeklerden uzak bir şekilde anılıyor. Cumhuriyet 100. yılına girerken, 100 yaşına basan Lozan Antlaşması’nın da son bulacağı, antlaşmanın gizli maddeler içerdiği, bu “gizli maddeler” sebebiyle Türkiye’nin bor, doğal gaz ve yeraltı kaynaklarını kullanamadığı, hatta antlaşma içinde üstü kapalı bazı maddelerin Türkiye’nin egemenlik haklarını devreden nitelikte olduğu iddialara sıkça yer verilmiştir. Her ne kadar kaynaklar gösterilse de, Türk milleti ikna edilmemiştir.

Birçok araştırmaya göre Türkiye’nin yüzde 50’si Lozan’a dair bu iddialara inanıyor. İnananlar arasında 2023, “antlaşmanın sona ermesiyle” Türkiye’nin “engellenen” bir takım haklara kavuşacağına dair bir sevinç ya da tam tersi, acil önlem alınması gereken “bir sorun” olduğuna dönük bir korku ile bekleniyor. 

LOZAN ANTLAŞMASI 2023’TE 

SONA MI ERECEK?

Antlaşma içinde herhangi bir şekilde zaman kısıtlaması olduğuna dair bir bilgiye rastlamak mümkün değil. Buna dair hiçbir bilgi ne antlaşmanın içinde ne de dönem kaynaklarında başka bir yerde yer alıyor. Yani, Lozan Antlaşması’nın 100 yıl sonra sona ereceği iddiasının hiçbir dayanağı yok, antlaşma 2023’te, 24’te ve 2071’de, aksi bir gelişme olmadığı sürece, tüm taraflar tarafından başta kabul edildiği şekilde devam edecek. Türkiye egemen güç olarak, yarın gücü nispetinde Lozan’ı tanımama hakkına sahiptir. 

LOZAN ANTLAŞMASI’NIN 

 

GİZLİ MADDELERİ VAR MI? 

Lozan Antlaşması’nda gizli maddeler olduğuna dair söylentiler de dayanaktan yoksun. 1. Dünya Savaşı’nda uluslararası antlaşmalarda yer alan gizli maddelerin nasıl sonuçlara yol açtığı trajik şekillerde gözlemlenmiş, savaşın sonuna doğru Ocak 1918’de taraflarca benimsenen Wilson İlkeleri, henüz ilk maddesinde uluslararası antlaşmalarda gizli maddelerin bulunamayacağı ve uluslararası antlaşmaların herhangi bir şekilde gizli gerçekleştiremeyeceği prensiplerini kabul ettirmiştir.

Lozan Antlaşması’nda da herhangi bir gizli madde bulunmuyor, buna dair antlaşma içinde veya döneme ait başka kaynaklarda hiçbir kanıt yok. Yalnızca Türkiye’nin değil birçok ülkenin imzacısı olduğu, 1923’te gerçekleştirilen Lozan Antlaşması’nda buna rağmen gizli maddeler olsaydı bile, bu maddelerin mecliste gizli oturum ile kabul edilmiş olması gerekirdi. Böyle bir gizli oturum yapıldığına dair hiçbir kanıt, belge ya da hatırat da bulunmuyor. 

TÜRKİYE’NİN YERALTI KAYNAKLARINI 

 

KULLANMASINA İZİN VERİLMİYOR MU? 

Bunun yanında, Antlaşma’nın Türkiye’nin yeraltı kaynaklarını kullanmasına izin vermediğine yönelik bir maddesi de yok, buna dair gizli bir madde olduğuna dair hiçbir kanıt da... Bu iddianın asılsız olduğu da Türkiye’nin bor, doğal gaz gibi kaynaklarına dair sanayi ve ticari herhangi bir faaliyeti olup olmadığına bakarak anlaşılabilir. 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Eti Maden İşletmeciliği’nin verileri, Türkiye’nin çoktandır bor madenini işlettiğini ve bunun yanında ihraç da ettiğini gösteriyor. Enerji Bakanlığı Çin, ABD, Rusya ve Hindistan’ın, Türkiye’nin en çok bor ihracatı yaptığı ülkeler olduğunu gösteriyor; Eti Maden’in verileri ise 2022 yılında 3 milyon tonluk bir bor satışı ve 2,9 milyon tonluk bor ürünü üretimi gerçekleştirildiğini... Doğal gazda da kaynakların hali hazırda kullanılıyor olması durumu geçerliliğini koruyor, üretim ve ticaret verilerinin yanında keşfedilen büyük doğal gaz müjdelerini anımsamak yeterli olacaktır.

Sonuç olarak, Lozan Antlaşması, kapitalizmin ve sömürgeci devletlerin acımasız adıdır, egemen güçlerin zayıf devletleri bir ganimet olarak gördüğü ve halen aynı yapının değişmediği, güçlü küresel devlet geleneklerinin zayıf ve zafiyet yönetimi içinde bulunan devletleri parçalayıp yönetme biçimidir. Lozan antlaşması Osmanlı devlet geleneğini sonlandırıp, Osmanlı’yı ve medeniyet coğrafyasını acımasızca parçalayıp, sömürge alanı olarak pay etmiştir. Ancak uluslararası devletler, devletleri parçalayıp pay etiklerinde gizli antlaşmaya gerek duymazlar, var olan bütün maden yataklarını borçlanma veya hülle yolu ile uluslararası sözleşmelere göre uydurulup, sömürgeci bir anlayışla önemli alanları bir nevi gasp ederek, kendilerince meşrulaştırmışlardır.

Oysa bakiyesi olan Türkiye devleti ve Türk cumhuriyetleri siyasal, sosyal ve ekonomik gücünü oluşturduğunda Ankara antlaşmaları ile dünyaya kendi Lozan’ını uygulatmaya çalışacaktır. Burada temel sorun 2023’e doğru yol alırken bilgi kirliliğinde boğulmayalım, Gladyo devletler topluluğu, işgal bölgelerinden çok kültürel kodlarımızı işgal ederek egemen olduklarını görmekteyiz, kanaatimce her evladımızın dikkat etmesi gereken sorun, küresel kültür emperyalizmidir. Vesselam.

 

 

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/sabri-balaman/turkiye-lozan-ile-bagimsiz-olmadi-40996.html

 

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...