Cuma, 28 Mart 2008 23:30

Kanının son damlasına kadar

AKP kapatma davasından kendini kurtarmalı. Bunu yapabilmek için her türlü hukuki ve siyasi yola başvurmalı.

Bu yönde çaba gösterirken " ama bu etik değil " ya da " şık olmadı " gibi sözlere aldırmamalıdır.

MHP ile mi anlaşacak? CHP ile mi kapışacak? Anayasayı ve yasaları mı değiştirecek? Avrupa Birliği'nden ya da ABD'den destek mi sağlayacak? Her yolu denemeli.

Bunu niye söylüyorum?

Önce genel sebepler:

- Elbette hiçbir parti kapanmak istemez. Yöneticiler ve üyeler harcadıkları onca emeğin boşa gitmesini istemez.

- Parti sadece "kendisi için" bir örgüt değildir. Aynı zamanda, deyim yerindeyse, ona oy veren milyonlarca kişinin de malıdır.

- Demokratik bir rejimde, doğru dürüst bir hukuk devletinde böyle sudan sebeplerle parti kapatılmaz. Madem bizde kapatmanın kanuni dayanakları var; o halde kanunları değiştirerek demokratikleşmeyi derinleştirmek AKP'nin boynunun borcudur.

En önemli sebepler:

Yukarıdaki üç nokta neticede AKP'yi, DTP gibi öteki partileri ve oy verenleri ilgilendirir.

Aşağıda yazacağım üç temel sebep ise tüm Türkiye'nin meselesidir.

1) Ekonomi: 2001 krizinin geldiği 2000 yılının Ağustos ayında belliydi. Hatta ANAP'lı Eyüp Aşık, krizi gördüklerini ama tedbir alamadıklarını itiraf etmişti. Niye? Aptal oldukları için mi? Hayır! Karar alamayan üç başlı " koalisyon hükümeti " yüzünden... Mecburen Kemal Derviş'i getirmişlerdi.

Şimdi de bir ekonomik krizin yaklaştığı söyleniyor. Bunun güçlü bir tek parti hükümeti tarafından göğüslenmesi gerekiyor.

2) Kürt meselesi: AKP kapanırsa, DTP de sırada demektir. Bu da Kürt vatandaşların yüzde 90'ının partisiz kalması anlamına gelir. Yıllardır terör ve işsizlik sarmalında acı çeken sokaktaki Kürt, böyle bir durumda tam anlamıyla umutsuzluğa düşer; yüzünü Ankara' ya, İstanbul'a değil Kuzey Irak'a döner. AKP'nin kapanması, ayrılıkçıların elini güçlendirir.
Kimse " Asker idareyi alır; ülke toparlanır " sanmasın.
PKK'yı bu hale getiren 12 Eylül 1980 darbesidir.

3) Avrupa Birliği: Türkiye'nin AB'ye girip girmemesi değil, o yolda yürümesi önemlidir. CHP ve MHP, Avrupa'ya karşı tavır alıyor. AKP kapandığı takdirde AB rüyası da biter. Demokratikleşme, insan hakları ve hukuk devleti gibi değerler rafa kalkar. Bu arada ekonominin ne olacağını varın siz hesaplayın.

Özetle: AKP'nin kanının son damlasına kadar direnmesi, ülkenin bütünlüğünü, refahını isteyen herkesin de, kerhen dahi olsa, buna destek vermesi gerekiyor.


Tasfiye mi pasifleştirme mi?

DÜNKÜ yazıyı " Bu tip örgütler tam olarak tasfiye edilmez " diye bitirmiştim. Nedenini anlatayım:
Esas olarak " komünist işgale " karşı kurulmuş bir teşkilat Ergenekon . (İyidir, kötüdür; o ayrı tartışma.)
Ama Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra amaçsız kaldı, vizyonunu yitirdi. Son yıllarda darbecilik oynuyor. Türkiye'yi Batı aleminden koparmaya çalışıyor.
Bence İtalya'daki kardeşi ( Gladio ) gibi tasfiye edilmesi şart.
Ancak bazen iktidarlar; elsiz, ayaksız bıraktıkları örgütün beyin kadrosuna dokunmuyor.
Korkutmakla, sindirmekle yetiniyor.
Bu kararın birkaç sebebi olabilir. Mesela: " Gün gelir, biz de kullanırız " oportünizmi... Siyasetçisinden işadamına, askerinden akademisyenine önemli bazı şahısların örgütte yer alması ve dolayısıyla birçok etkili kişi ve kurumun araya girmesi...
 
İşte bu yüzden... " Ergenekon tam kadro ortaya çıkarılırsa, küçük dilinizi yutarsınız ama belli bir seviyede keseceklerdir " diyorum.
Tahminim: Tasfiye değil, pasifleştirileceği yönünde.
Emre Aköz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...