Pazartesi, 21 Ocak 2013 19:58

Kardeşliğe karşı milliyetçi fanteziler

İslam'ı bir kimlik olarak önemseyen insanlar arasında etnisiteye dayalı bir kimliğin tutunması genellikle imkansız değilse bile zordur. Olduğu kadarıyla da İslam'ın insanı eşrefi mahlukat düzeyine yücelten davetinden bir sapma töhmetinin baskısı altında olması mukadderdir.

Kişi gerçekten etnik kimliğinden dolayı bir aşağılamaya, haksız bir saldırıya, bir zulme maruz kalmışsa bu temelde bir savunma refleksi sergilemesi gayet doğaldır, haktır, adalettir. Ama bunu yapmak için bile kimliğin ve haklılığın temeli olarak etnik unsurun benimsenmesi gerekmiyor. O yüzden ister Türk milliyetçiliğinin, ister Arap milliyetçiliğinin isterse de Kürt milliyetçiliğinin her zaman İslam'la bir derdi olmuştur, olacaktır.

Bugün dindar Kürtlerin kardeşlik edebiyatından tiksiniyor olduğu iddiası da büyük ölçüde milliyetçilerin kendi kimlik projeleri önünde en büyük engel olarak gördükleri dine karşı kurgulanan bir fanteziden ibarettir. Onlar gerçekten İslam'ın kardeşliği tesis eden, edebilen mucizevi boyutunun işlemiyor olmasını özlüyorlar. Tıpkı yıllarca Türk milliyetçilerinin Arapların, Acemin veya başka Müslüman milletlerin Türklere karşı hiç de kardeşçe duygular içinde olmadıklarını ispatlamaya çalıştıkları gibi, Kürt milliyetçileri de Müslümanlığın Türklerle Kürtler arasında bir kardeşlik bağı oluşturmakta aciz kaldığını ispatlamaya çalışıyorlar.

Oysa İslami değer ve duyguları alabildiğine ciddiye alan AK Parti iktidarı zamanında Kürt meselesi karşısında sergilenen yaklaşıma kalp gözlerini açarak bakarlarsa, bütün yapılan açılımların tam da o kardeşlik bağının ve duygusunun çalışıyor olmasına dayandığını göreceklerdir. Bu dönemde kardeşliğin edebiyatı yapılmadı, aksine hukukunun gereği yerine getirilmeye çalışıldı. Bunun için 80 yıllık ırkçı-milliyetçi, inkarcı ve asimilasyoncu paradigmaya karşı mücadele edildi ve o paradigma devre dışı bırakıldı. Kürt, ismiyle, onuruyla, şeref ve haysiyetiyle tanındı ve itibar gördü. Dili de devletçe tanındı ve dilinde yayın ve eğitim yapılmasının önü açıldı.

Bütün bunlar ırkçı örgütün şiddetine taviz için yapılmadı, aksine bütün bunların yapılacağı daha AK Parti'nin kurulduğu 2001 yılında parti programında açıkça, altında yatan felsefeyle ifade edilmişti. Halen yapılması gereken herşeyin yapılmış olduğunu tabii ki söyleyemeyiz, ama bütün bunların muhafazakar,mütedeyyin birileri tarafından yapılıyor olması milliyetçi nefret fantezisini altüst ediyor. Orada yaşanan duygusal kırılma, doğrusu biraz da psikolojinin işi.

Milliyetçi fantezi Müslüman Türkler arasında bu şekilde kırılmaya uğrarken, Kürtler arasında da durum hiç de bundan farklı değildir. Müslüman Kürtler için İslam halen etnik kimlikten önemlidir ve bu da kardeşliğe karşıt söylemlerin sadece dar çevrelerde fantezisi kurulan bir hayal olduğunu gösterir. Eğitim Bir-Sen'le yaptığımız Türkiye'de Ortak bir Kimlik Olarak Ötekilik araştırmasında istatistik rakamlarla ortaya çıkan tablo bunu net bir biçimde gösteriyordu.

Araştırmada cevap verenlere kimlik olarak kendilerini birinci, ikinci ve üçüncü derecede ne olarak gördüklerini sormuştuk. Böylece kimliklerin aslında ne kadar dinamik süreçler olduğunu ve duruma göre değişebildiğini, ayrıca verili olmadığını, tercihe bağlı boyutunun daha baskın olduğunu görebildik. Kendini ilk planda Türk sayanların oranı oranı (yüzde 52,6 ile) ilk planda Müslüman sayanlardan (yüzde 32,9) daha fazla. Ancak ikinci planda kendini Müslüman sayanların oranı yüzde 48,4'e çıkarken Türklerinki yüzde 25,5'e geriliyor. Burada bir Müslüman-Türk sentezinde ziyade Türk-Müslüman sentezinin çıkıyor olması tabii ki ilginç. Aslında daha ilginç olan oransal olarak Türklere nazaran Kürtlerin daha büyük çoğunluğunun ilk kimlik tercihlerinin Müslüman olması. 311 Kürtten, Kürtlüğünü birincil tercih olarak ifade edenlerin oranı 111 kişi ile yüzde 32 dolaylarında kalırken, Kürtlüğünü ikincil ve üçüncül kimlik olarak ifade edenlerin oranı yüzde 68. Bu yüzde 68'lik oranın büyük çoğunluğu birincil kimlik olarak Müslümanlığını ifade ediyor.

Bu tablodan Kürtlerin büyük çoğunluğunun İslam'ın kardeşlik bağına, bazılarının hayal ve temenni ettiği gibi tiksinerek bakan tutumu bir yana, Türkler Müslümanlık veya kardeşlik bağının gereğini yerine getirmese bile bunu terketmeye hiç de niyetli olmayan, bunda sebat eden bir Müslüman-Kürt gerçekliği çıkıyor.

Son Düzenlenme Pazartesi, 21 Ocak 2013 20:08
Yasin AKTAY

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki yakup alkan Çarşamba, 23 Ocak 2013 11:16 yazan yakup alkan

    yazınız güzel ve takdire şayan olmuş.bizler.begendik

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...