Pazartesi, 11 Kasım 2013 11:16

Özgürlük ve ikiyüzlülük...

Bazıları peşin hükmünü çoktan vermiş: Onlara göre, Başbakan her geçen gün daha da otoriterleşiyor. Hayatın her alanına karışıp düzenlemek istiyor. Şimdi de ahlâk zaptiyeliğine soyundu. Düpedüz özel hayata müdahaledir bu…
İşin tuhaf yanı, bu kanaate varanların içinde muhafazakâr kesimden kimi kalemler de var. Köşeleri ile yetinmeyip aynı velvele ile sosyal medyayı birbirine katan sınırsız özgürlükçülere şunu sormalı değil mi? 28 Şubat sürecindeki cadı avında tavrınız neydi? Yani, “Subay ve astsubayların evlerine misafir pozisyonunda gidin bakalım, eşlerinin kıyafetleri nasıl, kapalı mı açık mı? Evlerinin duvarlarında resim mi var, yoksa dini levha mı?.. Tespit edip rapor veriniz” diye, insanların hayatı zehir edildiğinde gıkınız çıktı mı? Hani özel hayata müdahale filan diyorsunuz ya. O gün benzer bir şey dediniz mi, yoksa tam tersine irtica ile mücadele böyle olur gibisinden, manşetlerle desteklediniz mi? Bugün bir söz üzerine ortalığı şamataya verdiğiniz gibi, o gün mahremiyete ve özel hayata gerçekten saldırı yapıldığında, neden herkesin özel hayatına saygı gösterilmesi gerektiğini hatırlamadınız?
Hani yetişkin insanların nasıl yaşadığına, kimse karışamaz diyorsunuz ya. O çoluk çocuk sahibi insanlar yetişkin değil miydi? Demek ki, gerçek özgürlükçülük ikiyüzlülüğü kaldırmıyor!.. İki aylık gayrimeşru bebeğini evde bırakıp tatile giden (üstelik öğretmen olmuş) annenin yaptığına gösterdiğiniz tepkide ne kadar samimi olabilirsiniz ki? Gayrimeşru yaşantının bir sonucu olarak kürtajın patlama yapmasını normal bir durum olarak, yani yetişkin kimselerin özgür yaşantısı olarak değerlendirirseniz, internet üzerinden yapılan bebek ticareti ve umumi helalardaki teslimatı da sizi rahatsız etmez aslında!.. Uyuşturucu tuzağına, fuhuş batağına sürüklenen gencecik kızların hayat hikâyesi, sizler için ilginç bir dizi senaryosundan öteye bir şey değil… Çünkü gerçek hayatta, bütün bu kötülüklerin kaynağı olan bataklıkların kurutulmasını istemiyorsunuz. Evet, istemiyorsunuz!
Bakınız Çanakkale 18 Mart Ü. Rektörü Sedat Laçiner (Star) ne diyor: “... Bazı ev sahipleri ne yazık ki sadece paraya odaklanıyor ve kiraların yüksek olmasından çok mutlular. Bu evlerde kaç kişinin nasıl kaldığıyla ilgilenen yok. Sonuç olarak yan yana evleri kiralayıp, duvarları delip iki evi tek eve çevirip karma halde kalanları da gördüm. 2 kız üç erkek veya üç kız bir erkek aynı evde kalanları da… Çoğu kez ailelerinin bu durumdan haberi yok. Aileleri geldiği zaman öğrenci başka yerleri evi olarak gösteriyor… Kimse fark etmiyor belki ama her il'e dağılmış olan üniversitelerde yarının ahlâk anlayışı, toplum yapısı ve kültürü oluşuyor…”
Evet, Anayasanın “Gençlerin Korunması”, başlıklı 58/2 maddesi şöyle diyor: “Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.” Bu hüküm de, Anayasanın özel hayatın korunması ve konut dokunulmazlığını düzenleyen 20 ve 21. Maddeleri de, yerli yerinde duruyor… Bu vaveyla neyin nesi?

09.11.2013

İsmail Kapan

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...