Pazartesi, 05 Mart 2018 09:46

"Dinde Örtü Yoktur, Eşinin Başını Aç" dediler

28 Şubat döneminde zulümlere maruz kalan, tahakküme uğrayan, baskı ve psikolojik şiddet uygulanan birçok sivil ve asker oldu. Asker olanlardan bir kısmı namaz kılıyor, bir kısmı da eşi başörtülü diye askeriyeden atıldı. İşte o kişilerden biri olan Aperatif Kitap’ın sahibi Ömer Doğan, o dönemde yaşadıklarından bir kesit aktardı. 1992 yılında çok sevdiği askerlik mesleğine Mardin'de uzman jandarma olarak başladığını ve mesleğe başladıktan sonra dini vecibelerden biraz uzak kaldığını ifade eden Ömer Doğan, evlendikten sonra eşiyle birlikte şuurlu bir Müslüman hayatı yaşamaya karar verdiklerini söyledi. 28 Şubat'ın öncesine gelen bu karardan sonra olaylar başlamıştı. Karakol komutanının eşinin gelip sanki bir subay gibi davranmaya başlaması, asker eşleri üzerinde tahakküm kurması ve subay olan eşini provoke etmesiyle sıkıntılar start vermişti.

DİNDE ÖRTÜ YOKTUR

Bir gün karakola bölük komutanının geldiğini aktaran Ömer Doğan, "Anlaşılan komutanımız dolmuş. Kadınlar arasında konuşmalar ne safhaya geldiyse artık, 'Dinde örtü yoktur, namaz yoktur, dinde şu yoktur, bu yoktur' şeklinde bir sürü şey söyledikten sonra gitti. Ben de bu sözlerin ardından bir araştırma yaparak, dinde namaz, tesettür vs. konulara cevap olarak ayet ve hadisleri içeren bir yazı yazarak bölük komutanına postasıyla gönderdim. Bir iş için bölük komutanının yanına gittiğimde savunmamın alınacağı söylendi. Askerlikte savunma eşittir suç ve ceza demektir. Ne suç işledim ki neyi savunacağım, düşündüm. Bölük komutanının odasına girdim. Öyle şiddetli bağırıp çağırdı ki... Benim suçluluk psikolojisi içine girmemi istiyordu ama kendisi o durumun içine girdi. Zira devletin resim evrakını yırtıp attı. Ben dini görüşümün ve fiillerimin görevimi aksatmadığını, aksine beni motive ettiğini ve böylece görevimi çok daha başarıyla yerine getirdiğimi ifa ettim. Dinle ilgili olarak çeşitli konular anlattım. Konuşmam 45 dakika sürdü. Bölük komutanı ardından yaptığı hakaretlerden dolayı özür diledi" dedi.
"Bu olaydan kısa bir süre personel şube çavuşumuz eşimin özellikle başı açık resmini istedi" diyen Doğan, böylece bir linç girişiminin başladığını anlatarak şöyle devam etti:
"Eşimin kimlik kartını istemediğimi söyledim ama ‘Hayır mecbur, alacaksın. Başörtülü resim de kabul etmiyoruz, başını açtır da getir’ dediler. Ben de bunun mümkün olmadığını söyledim. ‘Onun başını kapamasını ben söylemedim, çıkartmasını da ben talep edemem. Buyurun siz isteyin veya siz çıkartın. Eğer eşimi ikna edebilirseniz sorun yok ama başörtüsünü zorla çıkartmak için elinizi uzatmaya kalkarsanız bunun sonu sizin için kötü olur."

ASKERİ MAHKEMEYE GİDİŞ

Kendisini bu olayın ardından başka bir karakola sürdüklerini belirten Ömer Doğan, gönderildiği karakolda bulunan komutanın ve devre arkadaşının kendisine mobbing uyguladıklarını aktardı. Bölük komutanıyla bayramlaşmamasını bahane ederek kendisini bazı süreçlerden sonra Diyarbakır'daki askeri mahkemede gönderdiklerini kaydeden Doğan, durumu oradaki yüzbaşıya anlatarak; "Allah'tan korkmam, dini hassasiyetlerim, ibadetlerimi yerine getirmem görevlerimi yapmaya asla engel değil, aksine daha şuurlu olarak yapıyorum dedim. Bu olaydan sonra Mardin’de tugay komutanlığında 14 gün oda hapsine gönderildim. Geldim ve peş peşe iki kez daha 14 gün oda hapsine mahkûm edildim. Herhangi bir olay olduğundan değil. 1998 Haziran ayında da YAŞ kararları ile ordudan ayrılmak zorunda bırakıldım. Bunun ise Milli Savunma Bakanlığı’na yaptığım müracaatta adım adım sicilimi düşürerek yaptıklarını öğrendim. Aynı zamanda Diyarbakır Askeri Mahkemesi’ne sözüm ona suç diye isnat ettikleri durum hakkında bilgi istediğimde kovuşturmaya dahi yer olmadığı ve suç olmadığı için olayın mahkemeye dahi intikal etmeden o ifadeyle kapatılmış olduğunu öğrendim" diye konuştu.

ÖLMEYİ DEFALARCA İSTEDİM

Doğan, 1998 yılında terörün had safhada olduğu bir zamanda gecenin bir yarısında askeri bir kıyafetle onu öylece sokağa bıraktıklarını belirterek, "28 Şubat dönemini yaşayan bilir. Bir Allah’ın kulu dahi, ne akrabalar, ne komşular, ne devlet daireleri, ne de özel sektör bize sahip çıkmadı, çıkamadı. Zira o günlerde irticadan atılmış personel çalıştırılamaz kuralı vardı. Zaten bir yerde de çalışamadık. Gerçekten zor zamanlar yaşadım; psikolojik bunalım çektim. Meslekten ayrıldıktan sonra ölmeyi defalarca arzu ettim. Beni attıklarında eşim hamileydi. Doğumu çok yakındı. Bizim için çok zor bir süreçti" dedi.

ŞİMDİYSE KAPSAM DIŞI MAĞDURUZ

“Tüm bu yaşananlar sırasında, 20 yıl sonra devleti yönetenlerin bizim ne kadar onurlu bir duruşumuz olduğunu tasdik edeceklerini” söylediğini vurgulayan Ömer Doğan, "20. yıla geldik ve bizim onurlu duruşumuzu herkes öğrendi. Bundan birkaç yıl önce çıkarılan bir kararnameyle YAŞ kararları ile ordudan ayrılanlar tekrar görevlerine iade edildiler. Benim dâhil olduğum grup ise 'kapsam dışı mağdurlar' adı altında hâlâ göreve iade edilmedi. Ne zaman bir kanun çıkacak, o madde ne zaman oraya eklenecek, hâlâ bekliyoruz" dedi.

ASDER Genel Merkezi

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...