Cumartesi, 28 Temmuz 2018 21:45

Satılmış İpsizlerin Derin Takibi

Türkiye’deki terör örgütlerinin tarihi ve geçmişi hiçbir zaman raflara kaldırılamadı. FETÖ, bünyesindeki polis, savcı ve istihbarat mensuplarıyla adeta bir ağ sistemi kuruldu. Bu örgütler sahada görmezden gelindi. Karşılaştığımız bu satılmış vatan hainleri Ak Parti dönemine sıkıştırılmaya çalışılıyor. Ancak 40 senelik derin yapılanmayı 1993’te 33 askerimizin şehit edildiği Bingöl’de görmek mümkündür. Bu vatan haini satılmış ipsizler Türkiye’yi terörün içine boğulmuş, bocalamaya çalışan büyük denizde ki yavru bir balık haline getirmeye çalıştılar. Hiç bir zaman düşünemediler ki; o yavru balık bir gün denizlerin hakimi olup görenleri kendinden kaçıracak düzeyde kendini geliştirebileceğini.

Türkiye’den Suriye’ye savaşmaya giden militarist ve kendini sözde enternasyonal savaşçılar olarak nitelendiren T.C vatandaşlarımızın tespit edilmesi gereklidir. Suriye’deki savaş 7 yıl geçmesine rağmen hala devam etmekte. Kirli çıkarlar doğrultusunda devam eden savaş, bölgedeki güç unsurlarının manevra ve stratejik planlamaların son bulmasıyla bir gün bitecektir.
 
Orada ki kamplarda MLKP-DHKP-C-YPG gibi terör örgütü saflarında her türlü eğitimi alan, bu örgütün içinde bulunan teröristlerin silahlı eğitim, psikolojik harp eğitimi, bomba yapımı ve kirli propaganda eğitimi aldıkları göz önünde bulundurularak teker teker tespit edilip takibe alınmalıdır.
Türkiye’de bulunan mevcut durumda aktif olarak eylemlerine devam eden PKK/KCK yapılanması her ne kadar bu eylemlere devam etse de diğer terör örgütlerinin bu süreçte derin bir nefes alma durumunda olduğunu görmekteyiz. Hücre sistemini ve derin örgütlenmeyi iyi yapabilen DHKP-C ne zaman derin nefes alsa nefesini bıraktığı anda karşımıza Çağlayan Adliyesindeki gibi çıkıp Savcı Mehmet Selim KİRAZ’ları şehit ediyor; bir anda bomba etkisi yaratıp gündeme düşüyor. Kamuoyununun kafasında soru işaretleri oluşuyor. Bu denli bir terör eylemini nasıl yapabildiler?
 
İşte tam da burada DHKP-C-MLKP gibi örgütleri derinlemesine incelememiz gerektiğini düşünüyorum. Savcıyı şehit eden Şafak Yayla’nın hukuk fakültesi öğrencisi ve yine Bahtiyar Doğruyol’un da aynı şekilde hukuk fakültesi öğrencisi olduğu görülmekte. DHKP-C dediğimiz örgüt Türkiye’de bomba etkisi yaratacak eylemlere başvurdu. Sabancı ve Hiram Abbas gibi suikastlar gündeme adeta şimşekler çaktı. Bu tarz terör eylemleri gerçekleştirerek ülkenin kan, savaş ve çığlıklar içinde devrime koşuşunun hayallerini kuran ufak çaplı bir terör örgütü değil DHKP-C... Maalesef ki en az PKK kadar tehlikeli bir örgüttür. Bünyesinde sözde aydınlar, doktorlar, hukukçular ve siyasetçiler barındıran örgütlenmeyi çok üst düzeyde yapabilen bir örgüttür. DHKP-C’nin bu yapılanması hali hazırda ülkemizde duruyor. Fakat bunun bir de milis kuvvetleri var ki; Suriye’de pratik bir şekilde eğitim alıp sahada eylemlerine devam ediyorlar. İşte burada MİT’in bu örgütleri derin bir şekilde takibe alması gereklidir.
 
Suriye savaşında karşımıza çıkan bir diğer terör örgütü MLKP’nin ise üst düzey yöneticilerinin bir araya geldiği toplantıda etkisiz hale getirildiler. Burada örgüte büyük çaplı darbe indirildi. Uzun süredir sesi soluğu kesilse de derin yapılanmasının olduğunun kanıtı olarak Rojava ve bölgesinde karşımıza çıktığını hatırlıyoruz. MLKP ‘nin intikam duygusunun bulunduğunu unutmamak gerek... Üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen bunu emekli olan ve zamanında yüz ameliyatı olarak yeni kimlik verilen Eski Albay Fehmi Altınbilek’e yapılan silahlı saldırıda görmekteyiz. Emekli asker, Kızıldere ve İbrahim Kaypakkaya’nın yaralı olarak ele geçirildiği operasyonları yönetmekteydi. Bu eylemlerin mesajı açık ve netti: “Siz şimdi bize yaptığınız operasyonların yanınıza kar mı kalacağını sandınız”. İşte bu tarz eylemlerle TSK ve bu mücadele onurlu bir şekilde elinden geleni yapmaya çalışan bütün unsurları korkutmaya ve mücadeleye darbe vurmaya çalıştılar. TSK elindeki bilgiler ve istihbarat ışığında görevini şanlı bir şekilde yerine getirmeye devam edecektir. Bu örgütlerin bünyesinde bulunan terör unsurları bir gün Ceylanpınar sınır kapısından içeri giremeyecekler fakat bir yerden girmeyi deneyecekler. İşte o zaman karşımızda ki tehlikeyle karşılaşma günümüzdür. “Derin Takip” operasyonu o gün devreye girmelidir.
Ülkemin aziz şehitlerini ve bu mücadeleye ömrünü adayan isimsiz kahramanları saygıyla selamlıyorum... 
Son Düzenlenme Çarşamba, 08 Ağustos 2018 21:38
Enes Ahmet BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son Ekledikleri: Enes Ahmet BALAMAN

Bu kategoriden diğerleri: Sistemsel Terörizm Gelişimi »

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...