Pazar, 02 Mayıs 2010 14:27

ÇOCUK İSTİSMARI VE BİR 23 NİSAN KUTLAMASI!

ÇOCUK İSTİSMARI VE BİR 23 NİSAN KUTLAMASI!

             Üst üste çocukların cinsel istismarı ile ilgili haberler okuyoruz. Okurken midemiz bulanıyor. Düşünün, sonunda bu konuda haber yapılmasına yasaklar getirildi. Haberlerin boyutları ve çokluğu maalesef biz ebeveynleri paranoyaklaştıracak kadar vahim. Toplum ahlaken çöküyor. Ankara’da bir gurup kendileri ile ilgili savcılığa suç duyurusunda buluyor. Diyorlar ki; “Tüm bu ahlaksızlıklar olurken seyirci kaldık, duyarsız davrandık…. Ey savcı bizi yargıla! Çünkü suçluyuz.” Bu insanları kutluyorum. Peki bizim Milli! Eğitimimizi emanet ettiğimiz yetkililerin hiç mi suçları yok?

            Televizyonu ve medyanın diğer yayın organlarını, dizileri fuhuş gösterilerine dönüştüren, çarpık seks ilişkilerini doğalmışçasına topluma sunan kuruluşlar, bunlara tepkisiz kalan halkımız da suçlu değil mi? Toplumun dönüşümünü seyreden din adamları, dindarlar, cemaatler… “-Bizi yakmayan ateşten bize ne!” diyebilecek sorumsuzluktaki tüm kesimler….

            Evet, suçlu biziz. Maalesef hepimiz. Artık fertler üzerinde toplum baskısı hiç kalmadı, şehir insanları medenileştirmek yerine tam tersi nefislerinin heva ve heveslerini sınırsızca yaşayacakları bir alana dönüştü. Ne kötü. Aileler çocuklarının dünya hayatı kadar ebedi hayatlarını düşünmüyorlar artık. Oysa ecdad ne diyor? “Terbiyenin –eğitimin- esası Allah korkusudur.”

            23 Nisan kutlamalarındaki şuursuzluklar!

            Cinsel istismar ve sapıklıklar toplumda yayılırken, uyuşturucu kullanma yaşı 11-12 yaşlarına kadar düşmüşken ve aileler dizilere mahkum olmuşken… durum bu kadar kötü iken, yani toplum bunca sorumsuzken… 23 nisan kutlamalarına gittim kızımın okuluna. İlkokul birinci sınıf öğrencilerini çıkardılar önce. İspanyol kıyafetli dans gurubu. Erkekler bol paçalı belleri kuşaklı kırmızı gömlekli, üç düğme açık dik yakalı. Kız çocukları ise, yarı beline kadar açık abiye dans kıyafetli, o minicik masum yüzleri aşırı yapılmış makyajla kirletilmiş…

               Sonra sanırım dördüncü sınıflardı.. malum bir şarkıcının “-Aman be hadi kalk kaynaşalım kız/Çakkıdı çakkıdı oynaşalım kız/Azıcık alttan azıcık üstten/Hoppidi hoppidi hoplatalım kız!” sözlü parçası ile dans ve spor gösterisi yaptılar….

                Şimdi vicdan sahiplerine birkaç sorum var?

1. Bu tarz gösteriler Milli mi?/Atatürkçü mü?/AB uyumlu mu?/Çağdaş mı? Yoksa ne?

2. Milli Eğitimin sistemi bunu mu emrediyor?

3. Çağdaş ve laik olduğunu ispatlama derdine düşmüş sözüm ona dindar Milli Eğitim ve okul idarecileri bırakın dindarlığınızı, vicdanınıza tüm bunlar sığıyor mu? Yaranmaya çalıştığınız kesimler bile on yıl öncesine kadar sizin şu anda yaptıklarınıza halkımızdan çekindiklerinden cesaret edemiyorlardı. Siz böyle şeyler yaparak neye hizmet ediyorsunuz? Hiç namaz kılarken yaptırdığınız, müsaade ettiğiniz şeyler, o masum yavruların 10, 20 yıl sonraki yetişkin halleri aklınıza geldi mi?

4. Anne babalar, öğretmenler, O minicik bedenleri ve beyinleri kirlettiğinizin, hayâ hislerini kaybettirdiğinizin farkında değil misiniz?

5. Anne babalar, çocuklarınızı 23 Nisan serininde yarı çıplak izlerken ve fotoğraflarını çekmeye çalışıp görünen çarpıklığa müsaade ettiğiniz gibi o anı kendinizce ölümsüzleştirirken vicdanınızda ne hissettiniz? Anneler 6–7 yaşındaki minicik kızınıza kocaman kadınlarda bile sırıtan o aşırı makyajı yaparken hiç eliniz titremedi mi?

               Sorular artırılabilir.. Görünen o ki hepimiz yaşananlar karşısında başımızı ellerimizin arasına alıp düşünmeliyiz. Unutmayın ki mahallenizde yangın var, ülkenizde yangın var. Bu yangının sizin evinize sıçramaması için de hiçbir neden yok.

                Anne babalar ilgi ve şefkatinizi evladınızdan eksiltmeyin ki yarın canavarlaşmasınlar. Onları takip edin. Yanlış işlere girmelerine, yanlış dostluklar oluşturmalarına fırsat vermeyin. Özellikle de babalara çok iş düşüyor. Çocuklarınız sokakta karşılaştıkları zorlukları size iletmeli. Yanlışlarını bile size söyleyebilmeliler. Bakın bu yakınlığı ve güveni tesis edemezseniz sonuçlarını görüyorsunuz. Kız çocuğu yeğeni bebekleri kendisi gibi çocuk yaştaki tecavüzcülere götürebiliyor. Ya da lise talebesi kızın erkek arkadaşı ile yaşamaması gereken ilişkileri diğer erkek öğrenciler çekiyor, yayarız tehdidi ile onlar da tecavüz ediyor. Bunların hepsi ortaöğretimde oluyor.

               Öğretmenler, size çok iş düşüyor. Çünkü eğitimlisiniz ve eğitmek göreviniz. Bu hizmetinizin karşılığı tüyü bitmemiş yetimlerin hakkından maaş alıyorsunuz. Milli eğitimin tüm yetkilileri, yönlendiriciler ve emir veren planlamacılar… Sizler de en az öğretmenler kadar sorumlusunuz.

               Veee… Toplum. Halkımız!

               Asıl yük sizindir. Eğer verginizin gittiği kurumları denetlemezseniz, eğer seçtiklerinizi görev yapmaya zorlamazsanız, eğer çocuklarınızın ahlakları ve ebedi hayatları gelecekte girecekleri ekmek kapısı kadar sizi ilgilendirmiyorsa bilin ki sizde mes’ulsunuz. Bir gün ilgisiz kaldığınız çocuklarınıza hesap verirsiniz. Ülkenizin istikbali yok olurken gözyaşı dökmeye de hakkınız kalmaz. Unutmayın! Siz öldükten sonra amel defterinizin açık kalmasına sebep olacak hayırlı işlerinizden biri de yetiştirdiğiniz hayırlı evlatlarınızdır.

                                 

                                               Halil MERT

                                               (E) Topçu Yarbay

                                     Strateji Uluslararası İlişkiler ve Yönetim Uzmanı                                                                   

 

Son Düzenlenme Pazartesi, 03 Mayıs 2010 14:30
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...