Balyoz.. Çok şey söylendi. Lehinde söylenenler Atatürkçülük, tam bağımsızlık vs. söylemlerine sığınılarak ve AKPARTİ karşıtlığı üzerine ifadesini bulan, doğrudan Balyozla ilgisi olmayan şeyler.. Alışılmış 28 Şubat süreci aldatma ve provakasyonlarının devamı. Çoğu da inkar ve yok sayma üzerine. “-Birde devletin sahibi biziz, Millet zaten cahil gütmek gerek yaklaşımı..”

         Balyoz, Ayışığı, Sarıkız.. Hepsi doğru.

         Siz demokrasi adına, seçimle gelmiş bir hükümeti askeri darbeyle düşürmeyi, insanları futbol sahalarında Latin Amerika ve Afrika’nın geri kalmış ülkelerindeki gibi hapsetmeyi planlıyorsunuz. Sonra.. Sonra bir Genel Kurmay Başkanı çıkıyor. Bir sorumlu adam.. Bir vicdan sahibi.. Oyunlarınız bozuluyor. Ama o kadar hırçınsınız ki internet andıçları vb. faaliyetlerle toplumu bölmeye ve iç karışıklık çıkartmaya çalışıyorsunuz. Sonra toplumu rencide etmeye devam ediyorsunuz. Sesleriniz düşüyor internet sayfalarına.. Yanlış anlaşıldık bile demiyorsunuz. Tabii bu millet cahil, yobaz.. Gerici.

         Beyler!..

         Bu millet cahil değil. Bu millet 300 yıldır sizden ve zihniyetinizden çekiyor. Ama 28 Şubatla dibe vurdurduğunuz bu millete döverek çok şey öğrettiniz. Artık sizin ne timsah gözyaşlarınız ne de sevmediğiniz vatan, küçümsediğiniz Millet teraneleriniz aldatamıyor.

         Sonra tutturdunuz bir “Ordu ve subaylar aşağılanıyor.” çığlığı. Uğraşmayın. Genel Kumay Başkanına ve TSK’ne bu kadar saygılı bir Başbakan geldi mi? Bakın!.. Şimdi de tutturdunuz Genel Kurmay Başkanı Hükümetin adamı diye.. Doğru tabii. Genel Kurmay Başkanı Hükümetin yani yürütmenin emrindedir demokrasilerde..

         Genel Kurmay Başkanı, demokrasilerde hükümetin adamıdır. Ancak İktidar partisinin adamı değildir. Zaten sayın Başbakan dahil kimse böyle bir kabalık ta yapmıyor. Artık medya da tamamen elinizde değil. Dolayısı ile halk bir çok haberi doğru kanallardan alıyor. Ne yapsanız boş..

         Gelelim cezaların mahiyetine. Balyoz’u emreden icracı Çetin Doğan ve Kuvvet Komutanlarına verilen cezalar az bile. Bu arada Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın ifadeye bile çağrılmaması da ilginç. TSK’inde hiyerarşik düzen baskındır. Komutan emreder. Astları itaat eder. Sorgulamaz. Dolayısı ile alt kademe Komutanlara ceza az verilmeliydi. Genç subaylara daha az. Belki beraat etmeliydiler. Duruşmaya katılan sanıkların hepsinin suçlu bulunması manidar. Halktan da anladığım kadarı ile kamu vicdanı bundan rahatsız. Yani katile yirmi yıl, yanında olayın mahiyetini kavrayamadan emri gereği mutfaktan ekmek bıçağı getiren oğula da onaltı yıl..

         Ben mahkemenin yargılama usulünü ve ciddiyetini sorgulamıyorum. Ancak birkaç bilir kişi emekli subay mahareti ile daha makul hale getirilebilirdi cezalar diye düşünüyorum. Yani Çetin Doğan’a ömür boyu müebbet olsa üzülmezdi insanlar. Ama alt rütbelerdeki subaylara verilen cezalar.. Tabii yüksek yargı ve Anayasa Mahkemesi süreci var. Anayasa Mahkemesinde askeri hakim üye de var. Dileğimiz adaletin tecellisidir. Bu ülke Özal süikastinin üzerine gidemedi. Dönemin Genel Kurmay ikinci Başkanı savcıyı tehdit edince soruşturmanın üzerine gidilemedi. Susurluk meclis araştırmasında Milletvekili Bedri İncetahtacı şehit edildi. Bu ülke faili meçhul yüzlerce cinayet gördü….

Dolayısı ile mahkeme heyetini aldıkları sorumluluktan dolayı kutlarım..

         Hükümeti özellikle de Başbakanı soğukkanlılığından dolayı ve devletin kurumlarını sarıp sahiplenmesinden dolayı tebrik ederim.

         Balyoz yapanlarının kafasına inmiştir. Ancak ben hala darbeler döneminin kapandığına inanmıyorum. 1960 darbesinde Genel Kurmay Başkanını üsteğmenler dövdü. Dolayısı ile ülkeyi seven insanlar rehavete kapılmamalıdırlar. Darbeci damar hala kurumamıştır. Demirelin beyanlarını da arz ediyorum. Adeta elebaşı gibi konuşması dikkat çekicidir. Bu bile anlayabilene mesajdır. Dikkatli olunmalıdır.