Önce kendilerinden başka milletlerle yaşamaya alışamadılar, ülkeden kovdular
Sonra kendilerininkinden başka parti kurulmasına alışamadılar, kapattılar.
Kendi istediklerinden başkasının başbakan, bakan olmasına alışamadılar, astılar.
Kendi giydiklerinden başkasını giyenlere alışamadılar, yasakladılar.
Kendi dillerinden başkasını konuşana alışamadılar, susturdular.
Kendi tekkelerinden başkasında ibadete alışamadılar, kapattılar. Kendi dünyalık saltanatlarına itaat etmeyen başta Bediüzzaman Hz.leri olmak üzere âlimleri sürgün ettiler, mezarlarını bile kabullenemediler.
Birinci sivil cumhurbaşkanının sivilliğine alışamadılar, yerden yere vurdular.
Başörtülü ilk milletvekiline alışamadılar, “hanıma haddini bildirdiler” Silahlı Kuvvetlerin gözbebeği dindar subay ve astsubayları hazmedemediler attılar. Eşi başörtülü ilk başbakana alışamadılar, kıyameti kopardılar.
İkinci sivil cumhurbaşkanının hem sivilliğine hem de eşinin başörtüsüne alışamadılar, elini sıkmamak için kendilerinden uzun hanımı görmezlikten gelmek için kıvrandılar,
Üçüncüsünün hem kendisine hem eşine alışamıyorlar, bakar mısınız yüzsüzlüklerine
“411 el kaosa kalktı” deyip başörtüsü düşmanlığı yapanlar şimdi Hayrünnisa hanım üzerinden sayın Abdullah Gül’e güya gaz veriyorlar, boşuna debelenmeyin…
Hiç kusura bakmayın, biz de size alışamadık.
Kendimiz olmaya devam ettik; kendimiz gibi birilerini biz başa getirdik.
Bizim gibi giyinen, davranan, konuşan; bizi düşünene oy verdik.
Rizeli bir kaptanın oğlunu Başbakan, şimdi de Cumhurbaşkanı yaptık
Kayserili bir tornacının oğlunu Cumhurbaşkanı yaptık
Şimdi de bir kunduracının oğlunu başbakan yapıyoruz. Bakın buna hiç alışamayacaksınız.
Önceki Başbakandan “dil bilmiyor” diye güya utanıyordunuz ya!
Bu 3 dil biliyor, hem de profesör.
Eşi jinekolog operatör.
Yani sizin o “orantısız zekânız” ona pek sökmeyecek
Ama siz yine alışamayacaksınız, çünkü bunun da eşi başörtülü.
Evet bu Başbakana hiç alışamayacaksınız
Çünkü o “etliye, sütlüye, Araba, çoraba bulaşmayalım” politikasını izlemiyor.
Dünya’ya bakınca ırk haritaları görmüyor, ufka doğru geniş bir medeniyet tasavvur ediyor, SENA tepesinden istikbaldeki Osmanlı haritasını çizen atası gibi plan yapıyor.
Siyonizm kaynaklı Arap Baharı engeline takılmasaydı onun Dışişleri Bakanlığı döneminde Antalya’dan kalkan bir meyve tırı hiçbir gümrükle karşılaşmadan Endonazya’ya ulaşacak veya Çin’den yüklediği malı taşıyan gemi liman kontrolü olmadan İstanbul’a varacaktı ki; bu mesafe AB’ni bir uçtan bir uca iki kere kat eder.
Ama sizin ırkçı kafanız o mesafeleri aşamaz.
Aşamadı, yıllarca gümrük duvarları yetmedi mayın tarlaları döşediniz.
“Komşularla sıfır sorun politikası” dedi, “Sıfır sorun, sıfır komşu politikasına döndü, Ortadoğu’da itibarımız kalmadı” diye alay ettiniz. Oysa Mısır’da darbeci Sisi’nin, Suriye’de katil Esad’ın, Irak’ta Şiilerin, İsrail’de Siyonist Liberman’ın, Gazze katili Netenyahu’nun gözünde itibarımızın kalmaması bir kayıp değil, kazançtır, şereftir. Çünkü o halkların gözünde itibarımız doruktadır.
Bu arada bizim muhalefete de bir tavsiyem var; alın yeni Başbakanımızın “Stratejik Derinlik” kitabını okuyun da derinliğiniz artsın.
Hem şahsi derinliği hem de dünya görüşünün genişliği ile ender bulunabilecek bir insan; yeni Başbakanımız, milletimize ve mazlum milletlere hayırlı olsun.