Pazartesi, 02 Mart 2015 10:30

ŞAH FIRAT, KABİL SÜİKASTİ VE ORDULARIN OPERASYON YETENEĞİ

Toplum, aktif siyasilerin ve siyasetle ilgilenenlerin oluşturduğu bilgi kirliliğinden  etkilenmiyor. Malum “Şah Fırat Operasyonu”nu kendileri iktidar olsalar akıllarından geçiremeyecek çevreler, topluma harekâtı sanki sınırlarımızı geriye çekmişiz gibi sunmaya çalışıyorlar. Halkın ekserisi ise, operasyonun ASKERİ OPERASYON olduğunun ve gerekliliğinin farkındalar. Her zaman olduğu gibi boş tenekeler tıngırdamakta.

Hani toplumda bir söz vardır. “Biliyorsan konuş ibret alsınlar, bilmiyorsan sus adam sansınlar.” diye. Adam diyor ki; “Asker ne için var?” “Ölmek için!” diye kendisi cevap veriyor. Hayır, kardeşim.. Asker yaşamak, yaşatmak için, idame etmek için, savunmak için, geliştirmek ve genişletmek için var. Türbenin yerinin değiştirilmesi Askeri bir karardır. Sivil idare Askeri zarureti haklı görmüş ve icrasını emretmiş, sorumluluğunu da yüklenmiştir.

Afganistan’ın başkenti Kabil’de malum Askeri aracımızı vurdular. Bir evladımız şehid oldu. Saldırıyı El-Kaide üstlendi. Ancak, hedefin Türkler olmadığını, ABD askerlerinin hedef alındığını ve Türk Askeri Aracının yanlışlıkla ya da istenmeden vurulduğunu ifade etti. Bundan ne anlam çıkartıyoruz peki?

Birincisi; El-Kaide içinden birileri örgütün emir-komutası dışında Türk aracını vurdu. Vuran El-Kaide Militanı ama örgütün inisiyatifi ile değil, dışarıdan emir veren birilerinin hesabına bu eylemi yaptı. Bizim açımızdan çıkacak anlam şudur. İtibarımızı zayıflatmak isteyen birileri sınırlarımız dışında problemli bölgelerde görev yapan Barış Gücü vb. unsurların içindeki askerlerimizi hedef yapacak ve zayiat verdirecek. Biliyorsunuz geçmişte PKK Militanlarına Emir-Komuta eden MOSSAD ajanlarını, İsrail’li, Alman, İngiliz Subaylarını. PKK Militanlarına dağda lojistik destek sağlayan ABD helikopterlerini. PKK Kamplarında cirit atan Rum Generallerini. El-Kaide diyor ki; “Halen içimizdeki hücrelerini istedikleri gibi yöneten istihbarat servisleri var. Biz Türkleri düşman görmüyoruz. Bunu yaptıranlar başkaları.

İkincisi; Dost görünen düşmanlarımız bizi kibarca uyarıyorlar. Dışarıdaki itibarınızı bitirmek için cinayet dahi işleriz. Ordumuzun operasyonel faaliyetlerine cevap gibi geliyor bana bu eylemler.

Üçüncüsü; Ülkemiz taraf olmaya zorlanabilir. Peki, kimden taraf? Onu da zamanla daha net görürüz. Ama bölgemizde, İngiltere ile ABD’nin rekabeti sürüyor. Fransa, Almanya, Çin, Rusya, İran ve artık Hindistan dahi aktör. En sinsi terör örgütü MOSSAD ise hep aktif. Afganistan, Somali, Bosna gibi halkının Müslüman olduğu ülkelerde ordumuzun alnındaki ayyıldız daima İslam’ın temel sembolü olarak görülmüştür. Dolayısı ile saldırı bir GNH Eylemi gibi görülmektedir.

Peki, tüm bunlar ne ifade ediyor?

Dünyanın ordularına bakın. Son elli yılda kaç ordu aktif operasyon yapıyor? ABD, İsrail, İngiltere, Fransa Orduları. Kısmen Rus Ordusu. Başka var mı? Hayır! Şimdi diyeceksiniz ki PKK ile mücadele eden ordumuz operasyon yapmıyor mu? Bu operasyonlar Düzenli Birlik Harekâtı değil ki? Siz Muharebe sahasına göre teşkilatlanmış ve eğitim yapan Piyade ve Zırhlı Unsurlarınızı GNH ve İçgüvenlik Harekâtına yönlendiriyorsunuz. Burada kullanılacak birliklerin kuruluş, tertiplenme ve silahları farklı olmalı. Bu manada geçmişte bölgede başarılı olmuş Polisin Özel Harekât Timlerini hatırlatmak isterim. O aktif antiterör teşkilatları da 28 Şubat’ın mağdurudur.

Ordumuz ve MİT’in son bir yılda aktif sınır ötesi operasyonları önemlidir, anlamlıdır. Her iki kurumu da dış güçlerin hedefi haline gelmelerine neden olmuştur. Geçmişte, tuvalete giderken bile kendilerinden izin alınan emperyalist batı şimdi Bağımsız hareket eden Ordumuzun harekât, gizlilik ve yerli teknolojisinden rahatsızdır. TÜBİTAK CİNAYETLERİ’ni bile bu bağlamda değerlendiriniz.

Değerli Okuyucu, tarihin her devrinde adına ister SOĞUK SAVAŞ, ister SICAK ÇATIŞMA, ister PSİKOLOJİK HARP, ne derseniz deyin, bilin ki; SAVAŞ, ACIMASIZCA VE DAHA DA KALLEŞLEŞEREK DEVAM EDİYOR. Dolayısı ile IŞİD’i, El-Kaide’yi, PKK’yı, DEV-SOL’u, ASALA vd. hep aynı yerden görün. Hangi düşmanlarımızın maşaları bunlar? Ne için maşalar? En nihayetinde terör örgütleri aracılığı ile huzursuzluk çıkartılır. Çatışma çıkartılır. Devlete ve Milletin birbirine güveni azaltılır. Ülke angaje edilir, milli servet terörle mücadelede heba olur.

Milletim. Ordumuz muharebe kararlılığını korumuştur. Geçmişte tek sorunu içindeki tepe kadroların siyasete müdahale yoluyla ülkeye verdikleri zarardır. Maalesef İttihat ve Terakki’den bu yana Milletimize yabancılaşma temayülü olan bu damar hep etkin olmuştur. Son 10 yılda bu damar köreltilmiştir. Yok, edilmesi zaman alacaktır. Yerine birilerinin kadrolaşmasına fırsat verilmeden, Ordumuzun bir daha Muharebe Yeteneğini sulandıracak kadroların kontrolüne girmesine elbirliği ile izin vermemeliyiz. Muharebe yeteneği yüksek bir ordu ülkesi için uluslar arası ilişkilerde en büyük koz, en caydırıcı faktördür. Gösterişli tatbikatlar orduların gerçek durumlarını göstermez. Gerçek durumları yaptıkları harekât ve operasyonlarda ortaya çıkar. Ordular bu yönü ile de canlı tutulmalıdır.

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...