Salı, 05 Mayıs 2015 15:48

Cephe Çözülürse Mağlubiyet Mukadderdir.

Her seçim ülkemiz için artık kader seçimidir. Eskiden Merhum Erbakan Hocam’ın ifade ettiği gibi iktidar da muhalefet de aynı yöne dönüktüler. Ülkenin geleceğini aynı dış güçlerle düzenliyorlardı. Sağcı, Cemaatçi, Muhafazakâr dediğimiz seçmenler de iki kötüden birine yönlendirilirdi. Bu tahterevalli oyunu ile bir asra yakın yıllarımızı adeta tükettiler.

Özal’lı ANAP ve Erdoğan’lı AKPARTİ’nin Milletimiz büyük oranda arkasında durdular. Bu insanlar yerli, Milli ve Namazlıydılar. Halkımız özellikle de son süreçte oylarını ferasetle kullandılar. Demokratik Açılımlar ve Barış Sürecinde gelinen nokta halkımızın bu yönü ile gösterdiği dikkat ve sorumluluğun sonucudur.

Sebebi Dershane Krizi gibi görünen Paralel Çözülme sonucu Milli Cephe çatlama, eritilme ve çözülme sürecine sokulmuştur. Cumhurbaşkanımızın, hükümetin ve bizzat cemaatteki hakiki dindar ve Milli insanların görmesi gereken budur. Yürekli ve eğitimli bir Milli Cephenin oluşmasındaki emekleri düşünün. 1500 yıllık emek, 300 yıldır süren fiili cephe mücadelesi. Cephemiz 2. Abdulhamid Han gibi yürekli bir adamın iktidarında bile çatlatıldı. Sultan’a Kızıl Sultan diyenler şimdi anlatıldığı gibi sadece Masonlar değildi. En az onlar kadar din adamları, müspet zeminden fikir ve aksiyon adamları da vardı. Malum M. Akif, S. Nursi Hz., E. H. Yazır vs. Koca Sultan, baskıcılıkla ve adaletsizlik yapıyor diye suçlanmıştı. Oysa o gitti, devlet gitti. Maalesef parçalanışı sadece geciktirebildi.

Bu gün, Paralel yapı diye tamamını hedef haline getirdiğimiz Hizmet Hareketi’nin birçok faaliyet alanı var. Buralarda samimi ehl-i dava insanlar var. Devletimiz bu insanlara ne tavsiye ediyor. “Bırakın, oraları terk edin.” Peki, bu hizmetlerin çoğundan olumlu sonuçlar da alınmış. Bunun için hükümet ve Cumhurbaşkanımız yıllarca bu insanlara destek olmadı mı? Ayrıca bu insanların bir kısmı buralarda istihdam edilmiş, nafakalarını buralardan temin ediyorlar. Şimdi bu samimi insanlar ne yapacak?

Yurt dışındaki okullar. Özellikle komünizmden çıkan ülkelerde rüşvet o kadar çok ki! Düşünün öğretim üyeleri bile rüşvet alıyor. Orduya subay alırken, polis, hâkim vb. alırken bile rüşvet alınıyor. Mesleklerini icra ederken rüşvet havuzuna gerekli parayı koyamayanlar işten atılıyorlar. Bu çarkta olmayan başarılı çocukların çoğu, cemaatin okullarından mezun olmuş kişiler. Biz “Okulları kapatın.” diyoruz. Peki, bu hizmetlerin müspet sonuçlarının devamı için çözüm bu mu? Devletimizin Milli Eğitimi’nde Alperen Ruhlu ve bu hizmetleri yürütebilecek fedakâr başka insanlar yok mu? Halen cemaatin içinde olup ta bu hizmetleri yürütüp, devletimizin menfaatlerinden yana olacak insanlara kim kapı açacak?

Emniyetteki toplu emeklilik, Polis Kolejlerinin kapatılması!.. Güzel de tüm bunların yerine ne koyuyoruz? Dershaneler insanların manevi eğitimine de katkı sağlıyorlardı. Bu bir realite. Yerine ne koyuyoruz?

Psikolojik Harekât ya da Harp sünnettir ve gereklidir. Toplumun geleceğini şekillendirecek her helal çalışma, tebliğ, irşad ve eğitim faaliyetleri konusuna göre farzdır, vaciptir, sünnettir.

Beş yıl öncesine kadar Hükümet ve Cumhurbaşkanımız aleyhine yazılmış her kitapta yanında cemaate de vurulurdu. Şimdi cemaat aleyhine yazılan tüm yayınlarda Cumhurbaşkanımıza, AKPARTİ Hükümeti ve Mensuplarına da vuruluyor. Bu arada bu yayınların okuyucularının desteklediği CHP de cemaat oylarına talip. CHP ve HDP Hükümet-Cemaat Kavgasını oya dönüştürme çabasındalar. Bu arada SP Lideri Kamalak ta beyanları ile özellikle Hocaefendi’ye sahip çıktılar. Oysa sorun basit oy devşirme değildir. Sorun tabandaki ihlâslı insanların enerjilerinin kaybıdır.

Üç yıl öncesine kadar şunu düşünürdüm. Milletimizin en büyük nasibi, R. Tayyip Erdoğan gibi sorumluluk alan mücadeleci ve yiğit bir devlet adamı ile, ferasetli bir dava adamı ve alim Hocaefendi’nin, gerçek bir vatansever ve fedakar Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün aynı dönemde hizmet ediyor olması.. Ancak rüya bitti. Kâbusla uyandık.

Gelinen noktada hizmetin yürüttüğü tüm müspet faaliyetlere devlet sahip çıkmalıdır. Buralardaki düzgün insanlara sahip çıkılmalıdır. Yoksa cephemizdeki çatlak kalıcı hale geliyor. Zemindeki insanlar birbirinden selamı kesiyor. Bunun manevi mesuliyeti sorumluluk makamlarındaki herkesin üzerinde manevi yüktür. Gerek Hükümet, gerek cemaat kanadindaki.

Emperyalizm istediğini elde etmiştir. Milletimizin hizmet üreten insanlarını karşı karşıya getirmiş ve bizzat kendi elleri ile tasfiye ettirmektedir.

Hizmetteki arkadaşlar şunu bilsinler, cemaatin hükümetle sorunu “Bakan Çocukları!” gibi komik bir sebep değildir. A. Işık bir kitap yazmış, arka kapakta diyor ki; “AKP suçladığı cemaat kadar çete, Cemaat, suçladığı AKP kadar hırsızdır.” İşte gelinen nokta budur. Ayıpları konuşulan tüm bu insanlar özelde cephemizin insanlarıdır.

Binayı yıkarken içinde oturan masum insanlar için yeni bir bina düşünülmelidir. O insanlara yıkımın sebebi anlatılmalıdır. Mağdur olan emniyet mensupları başta olmak üzere cemaat mensupları adeta kaos beklemektedirler. Bu “Ülkemize felaket gelsin.” diye dua etmekten başka bir şey değildir.

Biz ahir zaman ümmetiyiz. Kıyamete kadar kavga daha da artarak sürecek. Cephenin parçalanması bizim için büyük bir felaketin habercisi olarak durmaktadır. Fiziki parçalanma, gönüllerde ve mensubiyette de keskinleşir ve Çanakkale’de vücut bulan Bedir’deki Sahabenin şuurunu kaybedersek yok oluşu bekleyelim.

 

 

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...