Salı, 10 Kasım 2015 11:15

Muhterem Başbakanımız ve yeni Vekillerimize;

Neredeyse iki kişiden birinin oyunu alarak, olağanüstü başarı gösteren AK Parti tek başına iktidar oldu. Bu başarıyla sadece kendi seçmenini değil, dünyadaki tüm Müslümanları ve mazlumları da sevindirdi. Böylece yalnız kendine oy verenleri değil, Ülkemizde yaşayan tüm insanları da sonu belli olmayan maceralardan kurtarmış oldu.

İstikrarsızlık ve karışıklık yerini  sükunetle ve salim kafayla, daha güzel günlere, emin ve kararlı adımlarla yelken açmaya terk etmiş oldu.

Karamsarlık ve belirsizlik yerini sessiz, sakin ve merakla yeni yol haritasının beklentisine sunmuş oldu.

Evet artık ümitle ve umut dolu olarak bekliyoruz!

Sadece biz değil; Suriyeli mülteciler de bekliyor, Irak'taki mazlumlar da bekliyor, Filistindeki işgal altındaki Müslümanlar da bekliyor, en doğudan en batıya tüm mustazaflar bekliyor.

Yeryüzünün dörtbir yanındaki sömürülen halklar da bekliyor.

Dünyanın beşten büyük olduğunu bilen ama bir türlü dile getiremeyen zavallılar da bekliyor.

Ülkeleri ve coğrafyaları kapalı kapılar ardında bölüşülüp, taksim edilen ama ses çıkartamayan çaresiz mağdurlar da bekliyor.

Sadece insanlar değil, gökte melekler de bekliyor! İlahi vaadin tecellisinin alametllerini sezen suleha da bekliyor. Yüce İslam adaletinin yeryüzündeki hakimiyetine giden kapıların açıldığını fark eden basiret ve feraset ehli de bekliyor.

Ey bu teveccühe mazhar olup, kaptan koltuğuna oturan mes'ul kişiler; dikkat edin, sorumluluğunuz büyüktür. Artık, sizin yanlış yapma seçeneğiniz ve lüksünüz kalmamıştır.

Geçmişten dersinizi alıp, geleceği özenle ve bezenerek inşa edin.

Unutmayın ki; dünyayı avcuna almış olan o "beş"in de gözü sizin üzerinizde olacaktır. Ama Allah'ın yardımı sizinledir. Öksüzlerin, yetimlerin, mazlum ve mahzun kalplerin de duaları sizinledir, tıpkı geçmişte olduğu gibi...

Dünyaya adalet dağıtan son devleti âliyenin kurucusu Osman bey başa geçince hocası, Şeyh Edebali yediyüz yıl önce ona şöyle seslenmişti:

 

  “Ey oğul! Beğsin… Bundan sonra öfke bize; uysallık sana, güceniklik bize; gönül alma sana, suçlama bize; katlanma sana, acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana, geçimsizlikler bize, çatışmalar bize, anlaşmazlıklar bize; adalet sana, kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana.”

 

Tarih ders almak içindir. Milli Şairimizin dediği gibi:

 

Tarihi tekerrür, diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”

 

Şu halde; şimdi yeni sayfa açma zamanıdır! Evet, muhteşem sayfaları açma zamanıdır.

Sözümüzü Edebali'nin nasihatı ile sonlandıralım.

"Oğul;

“İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, gün batarken ölürler. Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir. Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür. Hırsımız, bencilliğimiz…”

Dünya bir garip han, bir hoyrat mekan,
İnsan bir garip varlık kabına sığmayan…
Hayat bir yudum su, bir anlık rüya…
Ömür bir kısa yol tekrarı olmayan…

Bu yolda nazarımızı sonsuzluğa dikip; büyük yürümek ve büyük ölmek gerek. Bu yolda hırs, diken; benlik ve kibir, engeldir oğul. Sakın ha kendine takılmayasın ve kendinde boğulmayasın. Teklik sadece Allah’a mahsustur, tek başına karara durup hoyrat dünyanın dayanılmaz ağırlığını kaldırmayasın. İşlerini ehil kişilere danışarak tutasın, danışırsan yol alırsın, danışmasan yolda takılıp kalırsın oğul.

“Güçlüsün, akıllısın, söz sahibisin; ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen, sabah rüzgarında savrulup gidersin.”

Bir dem gelir bir tekmeyle dünyaları yıkacak olursun, bir dem gelir yerdeki karıncaya mağlup olursun. Güç hayvanda bile mevcut. Akıl sadece anahtar. Anahtara takılmasın. Aslolan anahtarın açacağı kapılardır. Kapıların ardında hazineler, kapıların ardında sırlar vardır. Sırlar ki, ebedi muştuları koynunda barındırır; sonsuza kavuşturur. Aklını kullanıp dünyadayken cennetin kapılarını aralayasın oğul.

“Öfken ve benliğin bir olup aklını yener! Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın, azminden dönmeyesin. Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil, her işin gereğini vaktinde yap!”

Öfke ateş, öfke afet, öfke şeytandır oğul. İnsanoğlu dağları devirir; ama öfkesine mağlup olabilir. Öfkeyle savaşı daima taze tutmak gerektir.

“Yolcu, buruk baş gerek

Gözde daim yaş gerek
Huy biraz yavaş gerek

Yoksa yollar aşılmaz.”. diyen ne güzel söylemiştir. Öfke benliğin yemi, en lezzetli gıdasıdır. Benlik semirdi mi irade yok olur gider. İradesi zayıflayanın ruhu intihar eder. Posalaşmış bir beden taşımak ne ağır zillet, ötelere kapalı bir ruh taşımak ne büyük ihanet.

Sabırsız olmaz oğul. Sabırsız menzile varılmaz. Kaf Dağı’na sabırsız ulaşılmaz. “Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktadır.” İnsan ocaklar gibi yanmalı, yanmalı da kimselere gamını ilan etmemelidir. Gözünü ötelere dikesin oğul, hesabını idealine göre yapasın. Şunu da asla unutmayasın: “Her şeyin vakti tayin edilmiştir. Vaktinden önce öten horozun başı kesilir.”

Vazifen çetin, yükün ağırdır oğul. Hizmette önde ücrette geride olasın. Vazifenin en ağırına talip olmakta kaçınmayasın. Vazifenin ağırlığı Yaratan’ın kullarına ihsanıdır.

“Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördüğünü söyleme, bildiğini bilme, sözünü unutma, sözü söz olsun diye söyleme.”

Bizler nefreti eritmek için, muhabbetin asaletini dünyaya yeniden hakim kılmak için çıktık yola. Bu yolda utanacak bir şeyimiz yoktur. Muhabbet yolunun gizlisi saklısı yoktur oğul. Ama altının değerini de sarraf bilir, sözünü muhatabına göre ayarlayasın. Cahilin karşısında altınlarını çamura atmayasın. Yiğit olan kördür, kötülüğü görmez; sağırdır, kem sözü işitmez; dilsizdir, her ağzına geleni demez. Bildiğini de her yerde ayaklar altına sermez. Yunus gibidir o; yüreği muhabbete, gönül ibresi Hakikate ayarlıdır. O bir defa söz verdi mi, onu namusu bilir.

“Ananı, atanı say; bereket büyüklerle beraberdir!”

 Sevildiğin yere sıkça gidip gelme, muhabbetin kalkar, itibarın kalmaz. Düşmanını çoğaltma, haklı olduğunda kavgadan korkma!

Bilesin ki; atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler!

Her şeyin ortası makbuldür, sevginin de. Sevdiğini gereğinden fazla sevmeyesin. Sevgini de, sadece yüreğinin eline vermeyesin. En çetin imtihan “sevgi” ile olanıdır. “Kişi ne kadar bahadır olsa da, muhabbete tuş olur.” diyen atanın sözünü aklından çıkarmayasın. Böyle imtihan olmamak, istikbalde neslinden utanmamak için gecelerin bağrında, seherlerin aydınlığında duaya durasın. Senin ideallerin ve geleceğe dair hedeflerin var oğul.

Gönül adamı ömrünü boşa harcamaz, yüreğini ucuza satmaz, edep tacını başından almaz. Gönül erinin her zaman yüzü yerde, gönlü göktedir. Haklı olduğunda kavga vermesini bilir. Kavgayı sadece bileğiyle değil, ilmiyle ve yüreğiyle yapmasını bilir.

İyiliğe kötülük, şer kişinin kârı,

İyiliğe iyilik her kişinin kârı

Kötülüğe iyilik de, er kişinin kârıymış oğul.

Sen bizim rüyamız, sen bizim devâmız, sen bizim duamızsın oğul. Daima başın dik, alnın ak, gönlün pak olsun.

Zümrüt-ü Anka’nı iyi seç ki Kaf Dağı sana yakın olsun. Yolun ebediyete kadar açık olsun."

 

NOT: Muhterem Başbakanım; küçük bir beyliği koskoca Devleti âliye haline getiren, altıyüzyıl dünyaya hükmettiren bu nasihatı çerçeveletip, bütün vekillerin odalarına koydurmayı düşünmez misiniz?   

Gürcan Onat

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...