Salı, 10 Kasım 2015 11:32

Milletimize Atamızın Faturası

Tam doksan iki yıldır “ata”ya fatura ödüyoruz. Bu faturanın ne ocaklar söndürdüğünü bir bilseniz… Ah haykırmamak elde değil. Maalesef Türk toplumu olarak yıllarca başkalarının dizayn programlarını ve egemen güçlerin talimatlarını uyguladık. Kimileri, “hangimiz daha Kemalist” diyerek yalakalık yarışlarına girdi. Burada niyetimiz Mustafa Kemal’i sorgulamak değildir. Asıl niyetimiz kendi penceremizden farklı bir bakış açısını, adaletli bir yaklaşımla siz okuyucularımızla paylaşmaktır. 

1951 Demokrat Parti iktidarında, 5816 sayılı kanuna göre Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında bir kanun yayımlandı ve o yıl yürürlüğe girdi. Menderes hükümeti döneminde Atatürk büstlerine birçok saldırı düzenlenmiş ve yapılan bu saldırılar kimi kaynaklara göre Milli Şef İsmet İnönü’nün tek adam olma arzusundan kaynaklanıyordu. Yalnızca kendisine biat edilme arzusuyla yanan İsmet İnönü’nün farklı gurupları organize edip, DP’yi zor durumlara sevk ederek bu tarz bir planlama yaptığı söylenmektedir. T.C. devletinde bitmek tükenmek bilmeyen ikiyüzlü Kemalist hayranlıkları, kimi zaman o kadar ironik bir hal alıyor ki, Mustafa Kemal’e düşman olup, hiçbir zaman aynı hanede isminin geçmesini bile hazmedemeyen kişiler, bir bakmışsınız Mustafa Kemal’e karşı sevgi dizeleri ile nerdeyse şair olmuştur. 

Ancak perde arkası iyi incelendiğinde, bu sevgi dolu şairane dizeler tamamen menfaat ilişkileri ile kurulan çıkar odaklarından oluşmaktadır. Sanırım Adnan Menderes’in de hedefi, Ata’yı koruma kanunuyla kendini teminat altına almaktı. Menderes’in, İnönü’ye karşı kendini güçlü kılmak için mücadelesi ayyuka çıkmaktaydı. Ancak buna rağmen halk Menderes’e destek vermeye devam ediyordu. Burada, bu şahısların; Mustafa Kemal’i, halka zulüm için ve İttihat ve Terakkicilerin devamı olan kişiler tarafınca İslam’a saldırmak için kullandığı tespit edilmektedir. 

Ne acı ki Kurtuluş Savaşı; Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla büyük zaferler kazanan Ümmet-i Muhammed’in şanıyla değil, iki kişinin adıyla anılmıştır ve bu iki kişinin etrafında şekillenmiştir. İslam dinine düşman olan şer devletleri bu gibi konuları iyi takip etmişlerdir ve ülkemiz üzerinde baskı aracı olarak kullanmışlardır. 

Bu zulmü, yerli zalimler yıllarca kendi halkına acımasızca şiddet olarak uyguladı.. Sonu idamlara kadar giden barbarlıklarla, mütedeyyin insanları aşağılayarak, onları hedef göstererek yıllarca kimi siyasi partileri, kamu kurumlarını, rant ve duygu sömürüsü için kullandı. Hâlâ da kullanmaktadırlar. 

Mustafa Kemal Atatürk’e yakın olan arkadaşları bile bu koruma kararlarını yanlış bulmuşken, birilerinin bunu savunması da tezat oluşturmaktadır.

Örneğin Rize’deki bazı âlimlerin ve hocaların Şapka Kanunu’na muhalefetten dolayı tepkilerini göstermelerine bile tahammül edemeyen dönemin bazı yöneticileri, mazlum halkı Hamidiye Zırhlısı ile topa tutmuşlardır. Ayrıca 1925 yıllında 78 vatandaş hunharca (kimi kaynaklara göre) idam edilmiştir. Bunun yanında yüzlerce kişinin kaybolması başlı başına bir faciadır. 

“Bunları neden dile getirdik” diye soracak olursanız, tarihi hafızanın beşerden olduğunu hatırlatmak istedik. 

Ve bugün 10 Kasım. Kendi adıma bugün şunu görmek isterdim; bütün camilerden Kurtuluş Savaşı’nın tüm önemli isimlerinin ruhlarına Fatiha sesleri yükselsin, ruhlarına Fatihalar armağan edilsin. 

Bugün yine resmi bir devlet töreni olacak ve herkes biat kültürü çerçevesinde atasına saygısını, bağlılığını ifade edecek. 

İşte çıkmazlarımız...  Kemalistler ve statükocular saygı duruşu ardından alkışlarla atasını yâd edecek ve zulüm öyle ya da böyle devam edecek. 

Yıl 10 Kasım 1994. Mahmut Kaçar’ın, mazlum bir vatandaş olarak düşünce ve tepkisini göstererek “Putlara tapmayın ve onlardan istekte bulunmayın’’ demesiyle başına gelmeyen kalmadı ve yedi yıl hapis ceza aldı. Türlü işkence ve zulümlere maruz kaldı. Bunlar hafızalardan kolay silinecek şeyler değildir. Sözlerimi bağlarken, günahı ve sevaplarıyla ahirete intikal eden kişileri bari kabirde rahat bırakın. Bırakın insanoğlu için. Bırakın ameli ile Allah katında muhasebe olsun. 

Âmin. 

 
Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...