Salı, 29 Mart 2016 09:27

BU ÖFKE DERYASINDA BİR SESLENİŞ…

Akl-ı selimin kaybolduğu zeminlerde müsbet hiçbir netice hâsıl olmaz…Canı yanmış, asabiyeti kabarmış insanların insanlık vasfı hayvanlığa rücû eder; canavarca bir hayvanlık…

Kâinatın Efendisi, "Çok kuvvetli, insanları güreşte yenen kimse değildir; asıl kuvvetli kahraman, gazab zamanında nefsine sahip olandır." buyurmaktadır.  Sabrın neticesini de şu hadisle tuğralar Peygamberlerin Peygamberi: "Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı bir mükâfat verilmemiştir."

Siyasetçisinden bürokratına, askerinden siviline, yazarından çizerine kadar bağırılan bu nefret selinden sâlim çıkamayız. Bütün Kürt halkını PKK’nın yanına iten, âdeta ona mahkum eden bu şuursuz tepkilerden hayırlı bir çözüm devşiremeyiz.

Otuz yıllık bu bozuk plak zırıltılarından gına geldi, aynı şeyleri tekrarlayıp duruyoruz. Bu kadar uzun bir zaman zarfında bir arpa boyu yol alamadığımızı gören herkes bu işte bir yanlışın olduğuna tereddütsüz hükmedebilir. Farklı bir şeyler söylemeli, farklı bir şeyler denemeliyiz. Davetimin hulâsasını tekrarlamak istiyorum:

Kürt  Meselesini çözmenin yolu, meseleyi doğuranların gösterdiği istikamette yürümek değildir. Derin devlet de, PKK da, onları kullanan dış mihraklar da bu kanlı arenanın devamını canhıraş bir direnç ve gayretle arzu ediyorlar. Onlara kulak kabartmak, onların gösterdiği istikamette ilerlemek, dipsiz uçurumlara yuvarlanmak demektir…

Kürt  Meselesini çözecek olan Türkler ile Kürtlerin azamî müşterekleridir ki, birincisi din, diğeri bin yıllık parlak tarihleridir. Büyük müştereklerini tahriple bu iki halkı karşı karşıya getiren ırkçı, kemalist, marksist ve dinsiz şer odaklarının rehberliği değil, lânet ve tardı müspet neticeye götürür…

Bir alay zındıkın meseleyi çözmemek için terörü sonuna kadar kullanmalarına itibar etmek, hatanın büyüğüdür. Zâten neticeye gidemeyesin diye terör manivelasını istediği gibi kullanıyor; her defasında aynı oyunu tezgâhlayıp tam da arzu ettikleri aynı neticeyi elde ediyorlar.

Kürt  meselesinin yegâne çözümü İslâmiyet’tir: Bediüzzaman’ın tâbiriyle, “İnsaniyeti kübrâ olan İslâmiyet!” Ondan daha büyük, daha âdil bir insaniyet yoktu. Elifi görse mertek sananların bu meselede İslâmiyet’in aczine hükmetmeleri utanç verici bir cehalet ilânından başka bir şey değildir. Tarih’in en zor zamanlarında, dinden değil, dinden sapmalardan kaynaklanan bazı zulümleri İslâmiyete maletmek Cehenneme müstehak olduğunu ilân etmek demektir. Böylelerin bir kısmı yazar ve düşünür geçiniyorlar ki, cehâletin katmerlisi ile mâlûl olduklarının bile farkında değiller.

Vicdanını dinleyenler, o şaşmaz rehberin Kur’an ve kâinatın efendisi Peygamber (a.s.m) olduğunu görecektir.   İşi gücü darbe tertipleri peşinde koşanlar, personelinin başörtülü eşleri sebebiyle hayatlarını zindana çevirmek olanlarla yol alınamaz. İmralı ve PKK da dürüst yol arkadaşı değiller, Kürtlerin temsilcileri oldukları da doğru değildir. Mürailiği dillere destan olan batı demokrasisi de bu meselenin rehberi asla olamaz.

Cizre’de, Diyarbakır’da, Silopi’de, İstanbul’da, Mersin’de, Nusaybin'de, Hakkari’de…ölümler; büyük kayıptır ve mazaallah artmaya da devam edecek gibi görünüyor….! Ama daha büyük kayıp otuz küsür yılda kaybedilen onbinlerdir; daha da büyüğü bu körlüğün yüzbinlerin, belki milyonların hayatını tehdid ediyor olmasıdır… Hamasetle, öfke ile, nefret ve lânetlemelerle yol alınamıyor, alınamaz… Akıl ve iz’an yoluna girmeliyiz. Hukukullah’dan daha geniş, daha âdil, daha insanî bir hukuk da yoktur.

Biliyorsunuz ki, bugünkü Batı hukuku bir kaç ırkın, bir kaç millet ve medeniyetin iniltilerini boğan bir peçedir. Batı hukuku ve medeniyeti;  Amerika’da insanî bir bayrak iken, Irak’da, Afganistan’da, Filistin’de ateş ve zulüm kusan alçakça bir silâhtır. Başlarına çalsınlar…

Yaşasın Türkler ile Kürtlerin bin yıllık İslâm kardeşliği! Yaşasın bir Kur’an sabahı ümidiyle insanlığa hizmet için çırpınanlar!.. Yaşasın bu vatanda yaşayıp en büyük arzusu Türkler ile Kürtlerin müşterek baharını görmek olan milyonlarca Müslüman!.. Rabbim, bu aziz vatan ve mazlum milletimizi  bütün tuzaklardan emin kıl…Amin.

Mehmet Kanmaz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...