Cumartesi, 27 Ağustos 2016 14:29

Darbe Çuvala Sığmıyor -2

    Şu bir gerçek ki devleti yönetenler tedbiri ihmal edince, bedeli ağır oluyor.                       Cenap Şahabettin'in dediği gibi“Gündüz kandilini hazırlamayan, gece karanlığa hazır olur.”15 Temmuz gecesinde ülke ve millet olarak az kalsın dipsiz bir kuyuya yuvarlanacaktık.Reis-i Cumhurumuzun sahici liderliği ve onun çağrısına  milletimizin cansiperane koşması sonucu  kırk yıllık oyun bozuldu. Elhamdulillah…

         15 Temmuz kalkışmasıyla ilgili çok şey yazıldı çizildi. Lakin, asıl üstünde durulması gereken husus Pensilvanya fitnesinin 17-25 Aralık girişiminden sonra farklı metodla ve daha şiddetli yeni bir saldırı peşinde olacağının öngörülememesidir. Bunun nedenleri; FETÖ ile mücadelede Reis'in yalnız bırakılması, siyaset ve bürokrasideki kriptolar ile TSK içinde darbeyi ön görecek mekanizmaların önce çökertilmiş sonra ise ele geçirilmiş olunmasındandır.

         TSK'nın iç yapısını bilenler, FETÖ'nün seksenlerden bu yana ciddi bir yapılanma içerisinde olduğunu bildiklerinden “Türkiye ‘de artık darbe olmaz “ diyenlere hayret nazarıyla bakmışlardır.

         Çünkü biz ta Harbiyeli yıllarımızdan bu yapının adım adım askeri okullara nasıl sızdığını bizzat müşahede etmiştik.1987 yılında Harbiye üçüncü sınıfta iken  Hürriyet ,Milliyet ,Cumhuriyet  gazetelerinde  “Askeri okullarda Fetullahçı yapılanma “ şeklinde art arda manşetler atılmaya başlanmıştı.

         Bunu ihbar kabul eden hiyerarşi hemen harekete geçerek , FETÖ'cü avına başlamış lakin bundan dindarlığını gizlemeyenlerde etkilenmişti. Gözaltı, tutuklamalar ve ihraçlar art arda gelmişti. Hatta bende takibat nedeniyle bir ay göz hapsinde kalmıştım.

         Bu gurupla ilişkisi olduğunu bildiğimiz Hidayet ARI  ( darbeci tuğgeneral ) uzun süre hapis yatmış fakat sonrasında serbest (!) bırakılmıştı.

         1997 yılına gelindiğinde dindarlığını gizlemeyen, açıktan namaz kılan eşi başörtülü olan, sosyal yaşantısında taviz vermeyen ,dindar personel FETÖ'cülerin de desteği ile hızlı bir şekilde tasviye edilirken ,malum şahsın fetvası ile hareket edip karısının başını açan ,hatta mini etek giydiren ,balolarda içki kadehleri tokuşturup ”gaye için her yol mubah diyen”  FETÖ'cüler kurmay subay olmuş ve önemli görevlere getirilmişlerdi.

         2013 yılına gelindiğinde bu yapının elemanlarının generallik sırasında olduklarını görünce hayretler içinde kalmıştık.

         17-25 Aralık kalkışmasından sonraki hamlenin TSK içinden geleceğini öngörerek generallik sırasındaki bu isimleri etkili ve yetkili kişilere ”Bu adamlar FETÖ'cüdür, bunları general yapmayın “ tembihinde bulunmuştum.  Fakat beyhude hepsi generalliğe terfi ettirilmiş ve en kritik görevlere de atanmışlardı. KKK lığı tayin daire başkanlığı,Kara Harp Okulu Dekanlığı vs.

         15 Temmuz ihanet gecesinde darbenin seyrini değiştiren bir çok kahramanlıklar yaşandı.Ama darbeci kadronun ifşa olmasında en büyük hizmeti Bursa garnizon Komutanı Tuğgeneral Seyfullah SALDIK tarafından gerçekleştirilmiştir. Darbeci Albay Yurdagül AKKUŞ'a boyun eğmeyip, polisler tarafından gözaltına alınmasını sağlamıştı.

        Albay Akkuş'un çantasından darbeci subayların isimleri ,askeri mahkemede görev alacak hakim ve savcıların adları ile darbe sonrası önemli görevlere gelecek olan kişilerin isimlerinin bulunduğu liste çıkmıştı.

        Çıkan bu listede “ bunlar FETÖ' cüdür, general yapmayın “ dediğim isimlerde vardı.

           Sonuç olarak; bu yapıyla mücadele etmek kolay değildir .Çünkü kırk yıldır gizlilik stratejisi ile makyevelist prensipleri tatbik ederek TSK'nın içine sızdılar. Darbede ifşa olanlar aysbergin görünen kısmıdır. Gerek sivil bürokrasi ve gerekse TSK ‘da ki bu yapıya karşı uzun soluklu bir mücadele yürütülmelidir. Özellikle ayıklama işlemi hiyerarşik yapı içerisinde kalarak gerçekleştirilmemelidir. Hatta bu şekilde yapılacak tespitler FETÖ'nün ekmeğine yağ bile sürecektir. Milli ve yerli kadroların tasviye edilmesine imkan sağlayacaktır.

           Yapılması gereken şey; her kurum ve kuruluşta gizlilik prensibiyle çalışacak milli ve yerli kişi ve unsurlardan oluşan çalışma gurupları oluşturmaktır. Bu gurupların tespit ettiği isimlerden, ayrıştırma kriterlerine uyanlar, derhal ayıklanmalıdır.

         Diğer önemli bir husus ise adam yetiştirme görevi devletin asli görevlerindendir. Hiç bir zümreye, cemaat ve topluluğa külliyen devredilemez. Devlet, milli ve nitelikli olan her vatandaşından yararlanmalıdır.

        Vesselam

Nejat ÖZDEN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...