Ey evlad-ı fatihan! Ecdad beldelerinde,
Yabancı değilsiniz gülerek ilerleyin.
İstimdad-ı şüheda hazır mevzilerinde.
Onları aranızda bilerek ilerleyin.
Bir asırdan fazladır bekleşmedeler sizi.
Uzaklardan duysalar tanırlar sesinizi.
Sürünüz yetimlerin yüzüne elinizi;
Gözyaşını bizimle silerek ilerleyin.
Önünde yürürken görüp Rasül-ü zişanı,
İnmişti atından; yad edin Selim Han’ı.
Ceddim Yavuz yanında peygamber selamını,
Başım gözüm üstüne alarak ilerleyin.
Çekilirken ecdadım Cerablustan-Bağdattan...
Kan ve barut kokusu dolmuştu mazlum vatan.
Namertlere dünyayı dar edin, doğrultmadan,
Başını gövdesinden bölerek ilerleyin.
Muhyiddin-i Arabi evladı yanınızda.
Sanmayın Selahaddin torunu karşınızda!
Üç-beş soysuz müstesna onlar da aranızda.
Küffarın yüreğini delerek ilerleyin.
Esed’i-Hizbullah’ı-PeKaKa’sı-DAEŞ’i…
Hepsi küfrün kuklası,hepsi gavurun işi.
Ümmeti kıranlarla ne vahdet, ne kardeşi?
Siz Allahın kılıcı kalarak ilerleyin.
Fitne hüküm süremez, ki cihad kılındı farz.
Hakkın va’di var size bizler ne va’detsek az.
“Ve lillahi cünüdüssemavati vel arz” (*)
“Ya Fettah!” diye aşka gelerek ilerleyin.
*وَلِلّٰهِ جُنُودُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır (Süre-i Fetih:7)