Salı, 21 Mart 2017 09:18

Dünden Bugüne CHP’nin Korkuları ve Ulusalcılık Kavramı

Bildiğiniz gibi 16 Nisan’da referandum yapılacak. Öncelikle halkımızın muktedir iktidar yapılanmasını ve buna karşın halkından kaçan ve milletine güvenmeyen bir Mustafa Kemal partisi düşünün.

CHP’nin “hayır” kampanyası için çalışma ve çarpıtmalarını emin olun henüz CHP bile kavrayamadı. Yalnızca iktidara karşı içi boş bir muhaliflik sergilemekle ya da sadece ben sizin bütün yararlı çalışmalarınıza muhalifim demeyi üstünlük olarak kamuoyuna anlatmaya çalışmakla acizlik içinde kaldığını söyleyebiliriz.

Kime, neyi anlatmaya çalışıyorsunuz veya nasıl ikna etmeye çalışıyorsunuz. Bu vakte kadar savunduğu her görüşün altından bit yeniği çıkan CHP’nin bu vakitten sonraki hangi sözüne güven olur ki? Ey CHP’nin yürüttüğü kampanyayla “hayır” diyecek vatan evlatları, bu hataya sakın düşmeyin. Kimin hangi bahaneler altına sığınarak referanduma gittiğini iyi okuyun. CHP’nin ve Türkiye düşmanı karanlık güçlerin içi boş nutuklarının laf kalabalığı dışında başka izahı olmayacaktır.

Gelelim 18 Maddenin en çok konuşulan maddelerinden birine. Halkın kendi başkanını seçecek ve seçtikten sonra da iradesinin karşılığını görmek isteyecek yani Cumhurbaşkanlığı iki başlılıktan kurtulmuş olacak ve 5 yıl iktidarda kalacak, iktidar süresi boyunca tüm başarısızlıkların cezası halk tarafından sandıkta verilecek. Başarılı bulunduğu takdirdeyse en çok iki dönem seçilebilecek. 

Akıllarda soru işareti bırakan bir diğer noktaysa tek başlı sistemin diktatörlüğe kayıp kaymayacağıdır. Endişeniz olmamalı, her şey demokratik bir şekilde yürütülecektir. Hatta ne Atatürk ne de İnönü gibi dahi olmayacaktır. Yani başkan istediği gibi diktatörlük yapamayacaktır. Ayrıca darbelerden nemalanma dönemi de bitecek ve halkın dediği olacaktır. Yeni sistem, arızalı Güneş Motel sorunlarını kökten çözecek, koalisyon dönemi tarihe gömülecek. 

Devletin idari yönetimi “cumhuriyet” olarak devamını sürdürecek ve rejim sorunu yaşanmayacak. Laik ve beşeri uzlaşma yöntemi ile başkan, toplum huzurunu öncelikli bir yönetim sırasına alarak cumhuriyeti ortadan kaldırmamak suretiyle katılımcı ve azınlık haklarını da koruma altına alarak yasayla yönetecektir. Burada denenmemiş sitemlere karşı isyankâr bir şekilde “reddediyorum” demek ön yargıdan başka ifadesi olmayacak bir yaklaşımdır. Devlet yapısı laiklik ilkesi itibariyle dini bir rejim olmayacak.

Ey CHP, şimdi Cumhuriyete, Demokrasiye, Laikliğe, Hukuk Devletine ve İnsan Haklarına aykırı olmayan yasa değişikliğinin nesine “hayır” diyeceksiniz? Hayır diyebilmek için akılda ziyan olması gerek ama bizde ulusalcı, mantıksız siyasi şovmenlik marifet sanıldığı için yanlış sistem sizleri esir almış. 

Anayasanın değiştirilemez hükmünü kudret sopası gibi kullanmanız ve putlaştırmanız af edilir gibi değil. Bu maddeleri halk kendi iradesini, temsil haklarını yetkilendirerek pek tabii olarak değiştirme hakkına ve yetkisine sahiptir. 

Bırakın batıya hizmeti! Milletinizin iradesine bakın, belki sizlere de tarihi bir yol açılacak, sizler de yarın iktidar olacaksınız. Muhalif egoları bu millet gömmesini bilir. Hayır demek için haklı gerekçe gösteremeziniz çünkü egolardan iktidar çıkmaz, sizi yapacağınız hizmet tahta koyar. 

Bencil siyaseti bırakıp bir avuç siyasi kalpazandan kurtulmanız gerekli. Yani iktidar olmak için beyaz Türklükten arının. Bütün milletimizin geniş tebaasına bakın, İslam veya yaşam biçimini dışlayarak yapmacık semboller ile halkı kandıramazsınız. İslam’ın yegâne bekçisi olan bu millette yapay zekâ ile siyaset çalışması başarısız, beyhude çırpınışlarla sonuçlanır.

Öz güvenini kaybeden parti olarak şimdi iki kere düşünün ve partililere sorun, yıllardır hangi sorunu mevcut sistemde çözdünüz? Dinimizle, tarihimizle ve kültürümüzle kavgalı olmak bizlere ne kazandırdı? Ebediyen muhalif olmak genlerimize mi işlendi? Tüm bunları sorgulama zamanı geldi de geçiyor. Bırakın yeter artık bunca zülüm ve gözyaşı. Bu ülkenin önünde pranga olmayın, kendinizle yüzleşmeyi öğrenin Ey CHP’liler. Tarihe güzel notlar düşürmek istiyorsanız yol yakınken hatadan dönün.

15 Temmuz günü FETÖ darbesi iktidarı alsaydı, terörist başı Feto hepinize diktatörlük rejiminin nasıl olacağını sanırım gösterecekti. Ve rejim değişikliği yapsaydı şayet hepiniz kuzu kuzu evet diyecektiniz belki de… Böyle güzel bir devletimiz ve vatan toprağımız bile olmayacaktı belki. 

“Cumhurbaşkanlığı Sistemi” diktatörlük getirecek deyip sizi aldatmaya çalışan liderlerinizin sözüne aldanmayın. Artık daha ağır bedelleri bu aziz millete ödetmekten vazgeçin ve hatalı liderinize ortak olmayın!

Nasıl ki insanın kendi geçmişiyle ve hatalarıyla yüzleşmesi zorsa, CHP’den de artık hatalarının farkına varmasını istemek ve CHP’nin atağa geçip geçmişini irdeleyip bugünü sorgulaması o kadar zordur. Ana muhalefeti eleştirdiğim yazılarıma gelen tepkilerde görüyoruz ki CHP hâlâ kendiyle yüzleşmekten korkuyor. Zamanında sıkça kullandığınız at gözlüklü ifadesini yavaş yavaş davranışlarınıza da yansıtmaya başladınız ve görmek istediğiniz mevzudan başka bir tarafa yönelmiyorsunuz. Sizleri eleştiriye açık olmaya ve kendini sorgulamaya davet ediyorum.

Ülkemin Aziz Milletine Selam Olsun, Dua ile Kalın. 

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...