Salı, 13 Haziran 2017 14:51

Müslüman Kardeşler terör örgütü müdür?

Müslüman Kardeşler terör örgütü müdür sorusunun cevabını bilmemiz için önce terörün ne olduğunu bilmemiz gerekir. Terörün kısaca tarifi şudur: Belirli bir hedefe haklılık veya haksızlıkla kanun dışı olarak baskı, korkutma, yıldırma ve katletme yoluyla varmaya çalışmak fiilidir. Bu fiil, silahlı da olabilir, silahsız da.

Buradaki tanımlamaya göre meselâ Türkiye’de 7000 kişiyi katletmiş, 14000 insan yaralamış ve yüzlerce yeri bombalamış olan PKK bir terör örgütüdür. Onun Suriye kolu olan PYD/YPG de bir terör örgütüdür. Çünkü PYD/YPG, PKK ile bağını koparmamıştır. Buna rağmen ABD yönetimi bu örgütle ortaklık kurmuştur ve bu ortaklığı da halen devam etmektedir. Avrupa ülkeleri ise, PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmelerine rağmen ona verdikleri destek ve korumayı kesmemektedirler. Türkiye’nin istediği 4500 kadar teröristi de iade etmeye yanaşmıyorlar.

Meselâ masum sivilleri ve Müslümanları hunharca katletmekten çekinmeyen IŞİD de bir terör örgütüdür. ABD yeni Başkanı Trump, bu örgütü Obama’nın kurduğunu söylemiştir. Fakat Obama hakkında bugüne kadar herhangi bir dava açtırmamıştır. Devletlerinin bir “Hukuk Devleti” olduğunu iddia eden ABD’li yöneticiler, bu davayı ne zaman açacaklardır?

Yine meselâ Mısır’da halk çoğunluğunun oylarıyla iktidara gelmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi askerî bir darbeyle yani zorbalıkla, gayri meşru şekilde deviren ve iktidara el koyan Abdulfettah Sisi’nin eylem ve hareketi de terör unsurları içermekte olduğundan Sisi bir teröristtir. Çünkü darbeye karşı direnen eli silahsız 3500 masum sivili bütün dünyanın gözleri önünde acımadan katlettirmiş ve yüzlercesini de yaralamıştır. Bu vahşî eylemlerine rağmen kendilerini demokrat kabul eden Avrupalı ve Amerikalı liderler bu teröristi desteklemektedirler. Ve bu desteklerine rağmen o liderler hakkında bir dava açılmamaktadır. Acaba şikâyet edilmedikleri için mi bir dava açılmamaktadır? İnsan Hakları Örgütleri harekete geçmeli, değil mi?

Ve yine meselâ 15 Temmuz 2016 yılında meşru hükümeti askerî bir darbeyle devirmeye kalkan ve bu kalkışmada 249 vatanını seven direnişçiyi katleden ve 2000 kadarını yaralayan ve önemli yer ve mekânları bombalatan ve daha başka lânetlikleri olan Fetullah Gülen ve çetesinin, eylemleri terör unsurlarını içerdiği için teröristtir. Bugün bu terörist ve çetesi ABD yönetimi tarafından korunmakta ve iadesini isteyen Türkiye’ye ret cevabı vermektedir. Bu terörist ve çetesi Avrupa ülkeleri tarafından da desteklenmektedir. Bu desteği veren Avrupa ve Amerika liderleri hakkında bir dava henüz açılmamıştır. Bu davayı kim açacak? Eğer Türkiye yönetimi, o ülkelerin darbeye destek verdiğine dair bir delil bulabilirse, gerekli davayı açabilir ve gerekli gücü de varsa, onlara savaş ilân edebilir. Türkiye bu hakka sahiptir.

Şimdi eğer Müslüman Kardeşler’in yukarıda verilen terör tanımına uygun bir hareketi varsa, onun bir “terör örgütü” olduğunu söyleyebiliriz. Eğer bu tanım ve tarife uyan bir hareketi yoksa, ona “terör örgütü” demek, haksızlıktır. Bu haksızlık kabul edilemez.

Müslüman Kardeşler, dinî ve siyasî bir örgüttür. Terör unsurlarını içeren bir eylemleri yoktur ve terör yöntemini de reddetmektedirler. Eylemleri ve hareketleri terör unsuru içermeyen bir örgütü hangi delille terörist ilân edeceksiniz? Darbeye ve darbeciye direndikleri için mi? Ne için?! Acaba Müslüman Kardeşler’i “terörist”likle suçlamakta olan Arap ülkeleri ve ABD yönetimi, içinde bulundukları zulüm ve haksızlığı görebiliyorlar mı? Görmek isterler mi? Teröre verdikleri destekle teröristlerle eşitlenmiş olan liderler ve ülkeler elbette ki haksızlıklarını görmezler ve görmek istemeyeceklerdir. Böyle zâlimleşmiş liderler ve ülkeler için de «yaşasın cehennem!» demekten başka çaremiz yoktur. Çaresi olan ülkeler ve kurumlar ise terörizme ve teröristlere destek vermekte olan bu Avrupalı, Amerikalı ve Arap liderler hakkında gerekli hukuksal girişimi başlatmalıdır. Dünya kamuoyu da harekete geçmelidir.

Şimdi de gelelim İslâmî Direniş Hareketi HAMAS’a. Bu siyasî ve askerî “İsrail’e karşı direniş” hareketinin, 1993-2005 yılları arasında İsrailli sivillere yönelik eylemleri olmuş. Bu eylemler “terör unsuru” taşımaktadır. Fakat eğer HAMAS: “Biz İsrailli sivillere yönelik eylemlerimizi durdurduk. Bundan sonra da bu tür saldırılarımız olmayacak” derse, kendini terör tanımına girmekten kurtarmış olur. Ama Filistinlilerin %21 toprakları İsrail tarafından işgal edilmiş olduğu için, HAMAS’ın İsrail›e savaş açma hakkı vardır ve bu hakkını istediği zaman kullanabilir. Çünkü İsrail, gasp ettiği toprakları iade etmemekte, diretmektedir ve Filistinlilerin hakkını alabileceği hukuksal bir merci de dünyada bulunmamaktadır. Eğer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi veya Birlemiş Milletler Teşkilâtı; “biz bu hakkı alabiliriz” derlerse, bu takdirde HAMAS’ın veya Müslüman Dünya’nın İsrail’e savaş açmasına gerek kalmaz. Aksi halde İsrail’e gereken savaş açılacaktır. Ve bu savaş her an açılabilir. Açılacak bu savaşta ABD dâhil hiçbir ülke İsrail’in arkasında olmamalıdır, buna hakları yoktur.

Ülkemin aziz milletine selâm olsun, dua ile kalın…

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...