Salı, 27 Şubat 2018 11:48

Mustafa Kemal yaşasaydı alayınıza mabet hazırlardı

Bize göre Mustafa Kemal’in, birilerinin ise atasının nedir zamanın soytarılarından çektiği? Siz Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarınız tarihi sorumluluğunuzu yerine getirerek gereğini yaptınız, vebal noktasında şuna şahidiz; siz vatan müdafaasında bulundunuz. Allah sizleri bu millete yaptığınız hizmetler kadar ve fedakâr cefa ile muamele etsin inşallah.

Bu Sözcü Gazetesi yazarlarını okuduğumda ‘’Neyin kafasındalar?’’ demeden geçemiyorum. Nerdeyse ‘’Atam Atam, sen kalk ben yatam’’ demedikleri kalmış. Emin ÇölLEŞen (Çölaşan) ve Yılmaz Özdil toplumu paranoyak haline getirmişler. Yazık sizlere ki; bu adamları okumak, ceddini mezardan çağırmak gibidir…

Sayın Yılmaz Özdil, bir şahsın hayatından geçenleri iyi ifade ederek yazmış, cumhuriyet ve kişiler üzerine Mustafa Kemal’i getirip yine nakış sanatı itinasıyla işlemiş. Sayın Özdil, bırakın adamı da huzurla toprağında yatsın. Haftanın yedi gününde yirmi dört kere Mustafa Kemal’den bahsetmek, seni kimsenin gözünde kahraman yapmaz. Size ölülerden fayda gelmez, bunu anlayın. Bugünün canlılarından faydalanın. Görünen o ki; sizlerden çıkan başka Kemallerle de bir türlü barışık olamadınız ama bilin ki; bugünün yaşayan Kemal’i bile size fazla. 

Sayın Özdil, gericilik ile özdeşleştirdiğiniz dil sorununu yazılarınızda kaleme almanız büyük bir çelişkinin eseridir. Sizin büyüdüğünüz toprakların eski dili Japonca olsaydı ve bugün Japon dilini biliyor olsaydınız gerici mi oluyordunuz? Veya diliniz Aramice, İbranice olsaydı çok mu ahmak oluyordunuz? Hangi kafa ile yaşıyorsunuz? Sayın Özdil, unutma ki Mustafa Kemal de Osmanlı Türkçesi ile büyümüştür, eski yazı ile akademik aydınlık unvanlarını elde etmiştir ve eski yazı ile şereflenmiştir. Bunu kafanıza sokun ve her defasında atanızı rencide ederek kimliğinize şeref katamayacağınızı öğrenin. Sayın Özdil, birilerini çok sevebilirsiniz, buna saygı duymak gerek ki; ben de duyuyorum. Ancak yazılarınızı kaleme aldığınız bütün satırlarda bir kesime inceden, dokunaklı olarak giydiriyorsunuz. Bunlar sizin kaleminizi hafifletecek davranışlardır, vazgeçin.  

Yılmaz Büyükerşen’in hayat hikâyesi ile bir insanın hayatını kaleme alarak, cahil ilan edilen okul bekçisini, gerici hizmetçi mantığı ile işleyerek, aydınlık devrim mantığını nasıl buldunuz Sayın Özdil! Ahmet Yuşan’ı büst ile onore ettiğini söyleyerek aslında hizmetçi dilini kullanıyorsunuz, farkında mısınız? Sayın Ömer Koç Bey’in kendi mahallesinde övgüler dizerek, kişileri sayarak, bu ülkede birçok kişinin ahını alan merhum ve merhumelerin aydın Türkiye’sinin sonu mu geldi de geriye özlem dizeleri başladı? Kaldı ki aydın olmak; ölülerden medet ummak değil geleceğe bakmaktır. 

Atanız sonrası bütün hükümet ve faaliyetleri yoksulluk ve acılarla doludur Sayın Özdil. Bu kadar dar kafa ile geriye özlem neyin hasretidir diye sormak lazım. Abdülhamit Han’ı aşağılayarak unvan elde etmek sizlere yakışır. 94 yıldır kendi atalarına küfür eden başka bir toplum da bulamasınız…

Sayın Emin Çölaşan; Atanıza biat etmek istiyorsanız bugünün mücadelesine bakın ve utanın. Dört bir yanımız kuşatılmış, siz halen atamız da atamız… Tarihi iyi okuyun ve kula tapmaya ara verip geleceğe bakın. Sami Selçuk beyin bir sözü vardı, çok anlamlı idi; “Atadan nefret edilmesini istiyorsanız, her yere büstünü dikin. Nefret için yeterlidir.” Tam da bunu yapmaktasınız…

Gelelim genç cumhuriyete… 

Genç cumhuriyet kefenini yırttı demişsiniz. Doğru, fakat kimlerin sayesinde yırttı diye sormak lazım. Müslüman dünyanın Osmanlıya olan sevgisi sebebiyle, Hindistan’dan, Pakistan’dan gelen altın ve değerli bağışlarla İş Bankası kuruldu. Buradaki paralarla demir yolu ve kalkınma projeleri başlatıldı. 

Sayın Çölaşan, rüyalarınızda görmediğiniz hava meydanlarını gördünüz. Hayal edemediğiniz otoban ve köprüler gördünüz. Dar kafalarınızın, zekânızın idrak edemediği kadar üniversite gördünüz. Milli şuura sahip olan herkesin gurur duyduğu milli ve yerli silahları gördünüz. İradeli ve dik duran ilk hükümeti gördünüz. Sayamadığım daha birçok hizmeti saymaya çalışsam sayfalar yetersiz kalacak Sayın ÇölLEŞen… 

Tabii sizler postal sesleriyle zihinlerine çekidüzen veren zavallılarsınız. 

Siz ve sizin gibi ürünler ancak 28 Şubat’ın emir kulları olursunuz. Hani bin yıl sürecek karanlık zihniyet var ya… Siz ancak onların uşağı ve SÖZCÜ’sü olursunuz. Atanız yaşasaydı; sizin gibi miladı dolmuş bütün ürünleri yasaklar listesine koyardı. 

Vesselam… 

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...