Cuma, 16 Mart 2018 12:36

İslam’a Dil Uzatanlar

Sayın Cumhurbaşkanımızın, ülkemiz ve İslam coğrafyası için ne kadar mühim vazife icra ettiğinin farkındayız ve iftihar ediyoruz. Ehl-i sünnet alimlerinin bir kısmının da ifade ettiği gibi şahsını ahir zamanın siyasi dehası olarak görüyorum.
Fakat bu gibi dini meselelerde; kendi alanı olmadığı için, temel hükümler hakkında beyanatta bulunması ve yanlış anlaşılmalardan kaynaklı olduğunu düşündüğüm bazı ehl-i sünnet alimleri hakkında sarfettiği görüşlerine de katılmadığımı ifade etmek istiyorum. Tabi mesele dini meselelerde zamanında duyarlılık göstermeyen ve çok büyük bütçe ile idare edilen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sessiz kalmasının da Sayın Cumhurbaşkanımızın çıkışına sebep olduğunu düşünüyorum.
Oyun büyük oynanıyor ve 2019’u hedefliyor, Reis’e destek veren İslam alimleri ile Cumhurbaşkanı arasında mesafe koymak ve onun üzerinden topluma ümitsizlik aşılamak olduğu kanaatindeyim.. 
Tabii ki; Her içtihat bir güncellemedir/yorumlamadır. Bilindiği gibi Kur’an dört ana esas üzerine bina edilmiştir: Tevhid (Allah’ın varlığı ve birliği), nübüvvet (peygamberlik), haşir (öldükten sonra dirilme ve hesap), ibadet/muamelat. İmanın altı esası da diyebileceğimiz bu gibi hususlarda herhangi bir güncellemeye/yorumlamaya gitmek bütün Müslümanların ittifakıyla küfürdür. Allah'ın varlığı ve birliği, peygamberliğin hak olduğu, (bunun aksi deizmdir çünkü) öldükten sonra dirilme, cennet ve cehennem gibi hususlar güneş gibi haktır/aşikardır. Bunlar zaruriyat-ı diniyye olduğundan hiçbir güncellemeye/yorumlamaya açık değildir. Gerçi İslam düşünce tarihinde isim ve sıfatlarının neliğinde/nasıllığında, öldükten sonra dirilmenin, cennet/cehennemin mahiyetine dair bazı felsefi/kelami münakaşalar vaki olmamış değil, ama meselenin esasına halel getirecek boyutta değildir. İslam’ın ahkamına gelince ilk akla gelenler İslam’ın beş şartı/şiarıdır: Namaz, Zekat, Oruç, Hac, Kelime-i Şehadet. Zamanın (ezmanın) değişmesiyle bunların değiştiğini (tebeddül) söyleyebilir miyiz? Yani güncellendiğini. (Güncellemek, toplumsal ihtiyaçlara cevap vermeyen herhangi bir tarihsel metni veya uygulamayı bu ihtiyaçlara cevap verir/verecek şekilde yorumlamak demektir.) Mesela 1400 yıl önce Peygamberimizin rehberliğinde günde 5 vakit namaz eda ediliyordu. Aradan 1400 yıl geçmesine rağmen bizler de günümüzde aynı şeyi yapıyoruz hala. Demek namazı güncellemek mümkün değildir. Böyle bir şeye gerek de yok, şârinin izni de yok. Oruç, hac, zekat buna kıyas edilebilir. Çünkü bu gibi emirlerin o dönem insanlarının tarihsel/toplumsal koşullarıyla bir ilgisi yoktu. Biz bunları bize nasıl ulaştıysa olduğu gibi yapmakla mükellefiz. İçeriklerine ve şekillerine müdahale etme yetkisi hiç kimseye verilmemiştir.
Hâsılı imanın altı esasında ve İslam’ın beş şartında herhangi bir güncellemeye gitmek akl-ı selim bir Müslüman için söz konusu bile olamaz. Miras bölüşümü, kadının şahitliği, çokeşlilik, riba (faiz), kölelik gibi mevzularda herhangi bir güncellemeye gitmek mümkün mü peki? Aslında bu soru, İslam dünyasının yaklaşık bir buçuk asırlık modernleşme hikayesi/macerasıdır. 
Güncellemenin/içtihadın girebileceği alanlar (nazariyat) nas ve olay diyalektiğinin tam olarak uyumlu/uygun olduğu alanlardır. Ancak başörtüsü (cilbab) gibi bir emri zamana göre güncelleyebilir miyiz? Asla! Bir zamanlar bazıları ‘füruattır’ diyerek yapmaya çalıştı bunu. Sonucun ne olduğu herkesin malumu…

Dua ile.                                                                           

Mehmet Kanmaz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...