Perşembe, 17 Mayıs 2018 15:38

Kudüs Endülüs mü olacak..?

Kudüs ah Kudüs mü diyeceğiz? Ah Endülüs der gibi, Endülüs gitti mi? Gitti… Şimdi şöyle idi böyle idi nasıl oldu nasıl gitti demenin ne anlamı var ?

Yahudileşme temayülü içimizdeki Kudüs’ü esir almışsa, Kubbe-tüs Sahra’ya çoktan kilit vurulmuştur.,Zalimler başkent ilan etti hadi bakalım ne yapacağız… Hayat hırsı ve ölüm korkusu olanlar nasıl çıkar hakikat miracına? Gök ötesine gitmek için basacak sahra, taş bulabilir mi böyleleri?

Konuşurlar da konuşurlar! Slogan atarlar, kendi sokaklarında bağırırlar! Sosyal medyada İsrail ürün listeleri çarşaf çarşaf yayınlanıyor, amma evini bir kontrol etse İsrail ürünlerinden geçilmez..en şuurlumuz bile kendisi ailesi ve çocukları ile hem de ramazan ayı içinde Coca Cola içmekten geri durmaz…. ne söyler ne yaşarız…! Ah ki ah…

Yahudi alışkanlığı ile Yahudileşmeye karşı durulmaz. Hz.Talut “o sudan içmeyin” dedi, içenler “siz gidin savaşın” dedi. Az kişi o sudan içmedi ve o az kişi zalim Calut’u ve ordusunu yendi.

Selahaddin-i Eyyubi’yi de yalnız bırakmadı mı zamanındakiler? O hem Kudüs’ü fethetti, hem de fetihten sonra ayağa kalkan Haçlı Avrupa’sını dize getirdi. Esir ettiği İngiliz Kralını serbest bırakarak ülkesine gönderdi.

İsrafa esir, hırsa tutsak, zevke zebun olanlar mı zamanın Calutuyla savaşacak, şer ordusunu dize getirecek? Kudüs hür olacak da Kubbe-tüs Sahra’da, Kıble Camiinde Cuma namazı kılınacak!

Haramlara bulaşmışlar haramilerle nasıl savaşır? Tefrikayla kıyım kıyım olmuşlar bütünleşmiş şer ordusuna ne kadar direnebilir? Ah Endülüs öyle mi? Ders olmayan Endülüs yeni Endülüsler doğurur.

Son karakol Anadolu direniyor; o sudan içmeyen azlar zafere eriştirecek. Ne kadar derin ve sinsi fitnelerden geçtiğimiz malum.

Tevhid nettir, nübüvvet nettir, haşir nettir, adalet nettir; güneş gibi, ay gibi, yıldız gibi, kâinat gibi. Haramlar da öyle. Hırs da öyle, israf da öyle… Ölüm hayat gibi bir gerçek.

Konfor düşkünlüğü, hayat hırsı, rahat yaşama arzusu, zevk düşkünlüğü, makam tutkusu,  ölümden ürkme ürkekliği; bütün bunlar fitne üreten ve hakikatin sinir uçlarını bozan amiller değil mi?

Duvara dönüp ağlama veya slogan atıp bağırma değil, önce içimizde esir Kudüs’ü kurtarma demindeyiz.

Umut o azlarda. Gelecek o azlarla gelecek. Karanlık o azların gözlerinde parlayan bir ışıkla aydınlığa dönüşecek. Kudüs aynası ümmetin ve her birimizin aynası. Batından başlayıp zahire, hepimizin ve her birimizin yapacağı çok şey var.

Elhasıl; hayati mesele o azlardan mıyız değil miyiz? Toplumun hamaset duygusuna kapılıp feryat ettikten sonra, tekrar kendi hayatımıza mı döneceğiz? Yani demem o ki ; Böyle bir derdimiz var mı yok mu..?!

                                                                       MEHMET KANMAZ

Mehmet Kanmaz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...