Cumartesi, 19 Mayıs 2018 10:58

Büyük İsrail Hayali ve Filistin Devleti

İsrail 14 Mayıs 1948 tarihinde Filistin topraklarında bağımsız devlet kurduğunu ilan etmişti. Bu olayın 70. yıldönümü olan 14 Mayıs 2018’de ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyarak, İsrail’in işgalini meşru hale getirmek ve başkenti Kudüs’ün tamamı olan ‘Büyük İsrail’i kurmak için bir adım daha attı. 1948’den beri sürekli yaşam hakları elinden alının, ülkesinde yaşayamaz hale getirilen Filistinliler insani tepkilerini protestolarla ortaya koydular. Orantısız güç kullanan İsrail, insani ölçülerde protesto eden gruplara gerçek mermilerle saldırarak 60 sivilin ölümüne, 3000 sivilin de yaralanmasına neden oldu. ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) kararlarını, uluslararası hukuku hiçe sayan uygulamasına ve İsrail’in devlet terörüne karşı en sert tepkiyi Türkiye verdi. İnsan haklarını savunduğunu iddia eden ülkelerin sessizliği veya cılız sesleri dünyanın adalet ve barış beklentisine gölge düşürdü.

İsrail hükümet sözcüsünün, “Neden Gazzelileri vuruyorsunuz?” sorusuna “Bu kadar insanı hapsedemeyiz” ifadesi ile insanları öldürme gerekçesini açıklaması, insanlık dışı bir ifade olarak tarihe geçti. 1948 yılından beri işgal politikasını sürdüren, Filistin halkına vatanı Filistin’i açık hapishane haline getiren, hukuk tanımaz, şımarık İsrail ‘in masum Filistin halkına yalnızca hapsetme veya öldürmeyi çözüm olarak görmesi insanlık adına utanç vericidir. Evrensel hukuku hiçe sayarak masum Filistin halkını öldürmeyi ve hapsetmeyi alışkanlık haline getiren İsrailli katiller uluslararası mahkemede hesap vermelidir.

Türkiye’de 81 ilde Filistin’de yaşanan vahşete karşı vatandaşlarımızın tepkisi oldukça duyarlıydı. Yıllardır mazlumun yanında zalimin karşısında olmayı şerefli bir görev saymış milletimiz, bugünlerde de Filistin halkının yanında olduğunu gösterdi. İsrail mallarını boykot ederek bu tepkisini daha da ileriye taşıması gerekiyor. Milletimizi en üst düzeyde temsil eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Filistin’de yaşananları soykırım olarak ilan etmesi ve ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti tanımasını yok hükmünde sayması Türkiye ve dünya kamuoyunda takdir toplamış ve biraz olsun yüreğime su serpmiştir. Ancak ABD ve İsrail’in oldubittilerine karşı atılması gereken çok adım vardır. Biz biliyoruz ki; Büyük İsrail hayalinin başkenti Kudüs’tür. Kudüs merkezli ‘Büyük İsrail’ ya da “Arz-ı mev’ud” ( vaat edilmiş topraklar) olarak İsrail devleti tarafından gösterilen yerler arasında Irak, Suriye ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz de vardır. Bugün nerde ise Filistin’in tamamına işgal eden İsrail, ABD’nin hukuk tanımaz gücünü yanına alarak, kendine vaat edildiğini iddia ettiği toprakları elde etmek için sayısız masum insan kanına girmekten çekinmeyecektir. “Kürtler kendi devletini kurmalıdır” yalanı ile PKK terör örgütünü öncelikle güneydoğu bölge halkı olmak üzere, milletimizin başına bela eden, 35 yıldır binlerce insanımızın ölümüne alkış tutan ABD- İsrail ittifakı günümüzde daha da açık olarak zulümlerini icra etmektedir.

ABD’nin ırak ve Suriye’de PKK, PYD, DEAŞ terör örgütleri ile tuttuğu iş birliğini, Filistin’de terör devleti İsrail’le iş birliğinden ayrı tutmak mümkün değildir. Türkiye, Irak ve Suriye de, ABD’nin taşeron olarak kullandığı PKK ve türevleri; yalnızca ilgili ülkelerin insanlarına zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda ABD’nin müttefiki olarak kalacağı planlanan ‘Büyük İsrail’in de gerçekleşmesi için taşeronluk yapıyorlar. FETÖ terör örgütü gibi insanımızı aldatan PKK terör örgütünün üst düzey yöneticileri ve siyasi uzantıları bu taşeronluğu “Kürtlerin haklarını koruyoruz” maskesi altında yerine getirmeye devam ediyorlar. Yoksa Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Kudüs özel gündemiyle yaptığı toplantıda Filistin’de yapılan haksızlıklara karşı tepkileri dile getiren ortak bildiriye HDP’nin imza atmaması neyle izah edilebilir?

ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyıp büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması oldubittiye getirilecek kadar önemsiz değildir. Başta İslam ülkeleri olmak üzere adalet isteyen her ülke, hukuk tanımaz bu uygulamaya karşı güçlerini ortaya koymalıdır. Bunun içinde ülkeler arasında anlaşmalarla kurulmuş ülke toplulukları ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu her türlü insan hakkı hiçe sayılan Filistin halkına karşı sorumluluğunu yerine getirilmelidir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bağımsız Filistin devletini başkenti doğu Kudüs olmak üzere tanımalı ve devlet olmanın verdiği hakları kullanması için üzerine düşen görevi yapmalıdır. Birleşmiş Milletler barış gücü bölgeye gönderilerek İsrail’ in yaptığı katliamlara son verilmeli, silahlı kuvvetleri olan, sınırları çizilmiş bağımsız bir Filistin devleti en kısa zamanda kurulmalıdır. Selam ve dua ile…

Mehmet İnkaya

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...