Salı, 23 Ekim 2018 13:44

Dersimli Seyyid Rıza’nın çocukları kimlere aşık olmuş?

Dersim’in makus tarihi acılarını unutmazken birileri de siyasi prim için acıdan beslenme adına her türlü cambazlığı oynamaktadır. Hayalet şehirdir Dersim ve birilerinin hafızasından asla silinmez… Karanlık tarihimizi ve kirli sayfalarımızı gün yüzüne çıkararak vatandaşlarımızla sorunlarımızı çözerek ebediyen helalleşmek gerek…

Dersim tartışmaları hiçbir zaman bitmeyecektir. İster adına isyan, ister katliam ne derseniz deyin. Sorunları ve problemleri demlenmeye bıraktığımız sürece, çözen değil sorun yumağı oluşturmaya devam edenlerden başkası olmayacağız. Uzun yıllara dayanan hararetli tartışmaları çözüme kavuşturmadan demlenmeye bıraktığımız Dersim faciasında olduğu gibi… 

Facia? Sorun da kelimelerde başlıyor zaten. “Katliam” mı demeliydim? Yoksa Dersim semâlarında Cumhuriyet’in kahhar gücünü simgeleyen uçağıyla keşifler yapıp ardından yanına aldığı 50’şer kiloluk bombaları büyük bir titizlikle hedefine yollayan Sabiha Gökçen’in dediği gibi “BİR MEDENİYET PROJESİ Mİ?” Çarpık ilişkiye bakar mısınız? Dersim askerî harekâtları… Hani Dersimli arkadaşlarımız derler ya ‘’biz çok okuduk, aydın olduk…’’ bu nasıl bir ironi demezler mi? Tabii sizler de haklısınız; Sayın Kılıçdaroğlu gibi bir değeriniz var(!). 

Zamanın CHP zihniyeti, Dersim’i Cumhuriyet’e bir direniş odağı olarak görmüş ve bir “irtica hareketi” olarak damgalamıştır. Her ne kadar şimdiki Tuncelililer kabul etmeyecekse de, Dersim’in asıl suçu, “mürteci” olmaktı. Ne garip! Zamanla irtica sadece Sünni Müslümanlıkla ilişkilendirildiği ve ideolojik bir proje olarak aklımıza takıldığı için kelime anlamını yitirmiştir. Öyle ya; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ‘’Dersim özür dilenecek mesele değildir’’ demişti. Ne aydınca bir görüş(!). Büyük düşünürün bu sözlerine kim bilir Dersimli vatandaşlar ne büyük anlamlar yüklemişlerdir.

Dersim’de “irtica” adını açıkça koyalım: Dersim bölgesi, Cumhuriyet’in getirdiği bütün değişimlere direndiği için mürteci yaftasını yemişti CHP’den… Operasyonlar sırasında görüldü ki; Dersim sokaklarında hâlâ kırmızı fesler takılıyor, sarık ve şalvar giyiliyor, Seyyidler, şeyhler ve ağalar hâlâ hükümran ve harf inkılabının 10. yılında bile Latince bilenler yok denilecek kadar az. Nitekim operasyon sırasında uçaklardan Dersimlilere atılan bildiriler ‘’harf inkılabına aykırı bir davranış olmasına rağmen Arap alfabesiyle yazılmıştı’’. 

Seyyid Rıza’nın evinden çıkan kitaplara, bir başka deyişle suç unsurlarına(!) bakıldığında irtica ‘dehşet verici’ yüzünü gösteriyordu: “Muhammediye” vardı içlerinde, “Enâm-ı Şerif” ve “Kur’ân-ı Kerim”. Ama bugünün Dersim’inin Alisiz Aleviliği, celladı bilinen CHP’yi çok sevmesine şaşırmamak gerek… Ne de olsa artık Dersimli vatandaşlarımız okumuş, aydın. Hatta kabuklarını bile beğenmezler olmuşlar.

Necip Fazıl’ın 1950’lerde dile getirdiği gibi ‘’Dersimlilerin yalnız yaşama hakları değil, dinî hakları da çiğnendi’’. Bölgeye o kadar çok okul yaptırıldı ki, bir sömürge yönetimindeymiş gibi Tunceli, 1940’ların sonunda Türkiye’de kişi başına en çok okul düşen il olarak kayıtlara girdi. Sonuç: Bugünki Tunceli profili! Belki de Tuncelililere Seyyid Rıza ve Dersimli diğer “şehid edilen” şeyhlerin kimler olduğunu yeniden hatırlatmamız gerekecektir. Bu kadar çok okul yaptırmasının faydasını gördüklerine inanıyorum aslında. Mesela Sayın Kılıçdaroğlu gibi birinin Dersim coğrafyasında çıkması gibi(!). 

Cumhuriyet’in  “şefkatli elinin” bölgeye uzanması, yani merkezi otoritenin tesisi… Buna direndiler ama yenildiler. Nitekim Niyazi Ahmet Banoğlu’nun 1937’de “Altan” dergisine yazdığı bir yazıda Dersim isyanı, bir başka irticaî kalkışma sayılan Menemen’le özdeşleştirilmektedir. Oysa şimdiki Dersimliler, bir zamanlar aynı acıdan mustarip oldukları Menemen’e ateş püskürüyorlar!

‘‘İnönü mü yaptı? Bayar mı yaptı?’’

Başkan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu arasında geçen tartışmada “Dersim’i kim bombalattı?” sorusu gündeme gelmişti. Sayın Erdoğan “İnönü”, Kılıçdaroğlu ise en azından İnönü’yü kurtarırım ümidiyle “Bayar” demişti. CHP’nin kurmayları da İnönü’yü koruma çemberine almaya çalışmışlardı.

Ancak İsmet İnönü ‘’Hatıralar’’ kitabında yer alan bir bilgiyle gerçeğin gün gibi ortada olduğunu söylemek mümkün. Asıl büyük operasyon ve bombardıman İsmet Paşa zamanında ve 1937 yazında gerçekleşti. Hareketin başındaki Seyyid Rıza da bu sırada ele geçirildi ve geriye tarama ve “temizleme” işlemi kaldı. Nitekim İnönü de hatıralarında asıl büyük işin kendi iktidarı zamanında bitirildiğini, 20 Eylül 1937’de görevden ayrıldıktan sonra bölgede fazla önemli hadiseler olmadığını söylemiştir. (İsmet İnönü, “Hatıralar” Sf. 529)

Bayar veya İnönü, hangisi olursa olsun… ‘’Dersim Katliamı’’ yaşanırken CHP iktidardaydı ve CHP zihniyetinin Dersim’e tam bir sömürgeci nazarıyla baktığı, zamanın gazete ve dergileri tarandığı zaman açıkça görülür. Bu yaklaşımın sanıyorum en çarpıcı sonucu, Dersimlilere yönelik anti-irtica propagandasının, içlerinden bir CHP Genel Başkan çıkaracak kadar etkili olmasıdır. Bugün Dersimli Seyyid Rıza’nın çocukları İnönü’yü veya Sabiha Gökçen’i çok seviyorlarsa buna da kızmamak lazım… Ne de olsa cellat sevgisi! 

20-23 Eylül (1937) İnönü liderliğindeki Dersim Katliamında katledilen tüm masumları rahmetle anıyorum. Allah, merhameti ile muamele etsin. Amin.

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...