Cuma, 15 Kasım 2019 12:14

ABD ile Denk Görüşme

Uluslar arası ilişkiler, diplomasi kuralları, ülkelerin gücü, yaptırım kapasiteleri, ilişkide olduğu diğer müttefikleri ve yandaşları, karşısında olan güçler, tarihsel birikimi, ülkenin iç dinamikleri ve hassasiyetleri, güçlü ve zayıf yanları, müzahir insan yapısı çerçevesinde şekillenir.

Türkiye, 1. Dünya savaşında yağmalanmış bir devlettir.

Osmanlı Hükümdarının görüşmeyip vezirlerin elçilerle görüştüğü, Batı İmparatorluklarının mektupla hizaya getirildiği, yeniçeri üniforması göndererek Avrupa’da sınırları tuttuğumuz dönemler çok gerilerde kaldığı gibi, diplomasinin kuralları da değişmiştir. Birilerinin ahkâm kestiği, Mustafa Kemal Paşam olsaydı eser gürlerdi yaklaşımları da boştur.

Devleti ve ilişkilerini incelerken bütünlük içinde değerlendirmeliyiz.

Türkiye, 27 Nisan 2007 E-Muhtırası’na verdiği cevapla emperyalizmin karşısında stratejik dengeye ulaştığını göstermiştir. O tarihten itibaren PKK vb. maşaların yanına FETÖ de eklenmiştir.

Uluslar arası ilişkiler duygusallık götürmez. Dünyada din eksenli bir kutuplaşma mevcuttur. Çünkü halklar hayata dinleri ekseninde, din tarihlerine uygu olarak bakmakta ve yönetici kadrolarını buna göre yönlendirip seçmektedir. Din özel hayat kadar kamu ve devletlerarası iliklilerde de belirleyicilerden biridir. İstisnası mı?

Bu gün ve geçmişte bazı devlet yöneticileri işbirliği yapmış ve kullanılmışlardır. Demokrasinin beşiği! İngiltere Krallığı birçok İslam Beldesine soktuğu mezhep, akım, tarikat vb. yapılarla o İslam Toplumlarını bir şekilde zayıflatmış, kendine bağımlı hale getirmiştir. Bize demokrasi ve insan hakları dersi vermeye kalkan Batı ve ABD, diğer İslam Ülkelerinde zalim krallar, diktatörler ve zalimlerle iş tutmaktadır.

Türkiye, son 17 yılda ciddi mesafeler kat etmiştir. Ekonomimizi sanayimizin, altyapımızın geldiği nokta memnuniyet vericidir. Elbette daha iyisi olabilirdi. Ancak, FETÖ, PKK gibi içimizdeki ihaneti boğabilmek, devlet dışına atabilmek ciddi bir sınav olmuştur. Hamdolsun ki, Aziz Milletimiz de bu sınavı başarı ile vermiştir.

ABD Başkanı’nın daveti ile Cumhurbaşkanımız ABD’ne gitti.

İlk intiba, artık ABD süper devlet, biz uydu devlet değiliz. ABD Başkanının fütursuz mektubu üzerinden sığ siyaset yapan muhalefetin “Mektubu yüzlerine çarpacaktı, masaya fırlatacaktı.” türünden sözlerine tek cevap.. “Beyler pavyonda değiliz.” Diplomasinin gereğince davranılmıştır. Mektup kamuoyu önünde iade edilmiş, basın açıklamasında da vurgulanarak duyurulmuştur.

ABD’nde muhalefet ile doğrudan muhatap olunmuş, Ortadoğu’da olanlar, terör kendilerine izah edilmiştir.

Arada muvazaalı tüm konular tekrar konuşulmuş, hiçbir haklı davamızda geri adım atılmadığı gibi, taleplerimiz yinelenmiştir.

Diplomasinin ve görüşmelerin somut sonuçları her zaman yarın alınmaz. Esasında Barış Pınarı Harekâtı sonrası, Suriye topraklarında kontrol altına alınan yeni alanlar ile PKK/PYD teröristleri biraz daha zayıflatılmıştır. Rusların ve rejimin kontrolüne giren alanlarda da terör eskisi gibi rahat davranamayacaktır.

S–400 Hava savunma Sistemleri konusunda geri adım atılmamıştır. Küstah senatörlere gerekli cevaplar verilmiştir.

F–35 Projesinde ortak olduğumuz hatırlatılmıştır. Daha önce zorla satın almaya hevesli olduğumuz Patriot Hava savunma Sistemini fiyatı uygun olursa alabiliriz denilerek yaptıkları yüzlerine vurulmuştur.

ABD ile ilişkilerde ABD ve Küresel Emperyalizmi iyi tanımak icap eder. ABD’nde bir tane ABD yoktur. Şu anda Başkanın azli gündemdedir. Küresel güçler en üst seviyede ABD içinde de birbiri ile çekişme halindedir. Düşünün kendi Başkanlarına dahi Afrikalı diktatör muamelesi yapabilecek kadar acımasızdırlar. Dolayısı ile ABD küresel gücün merkezi değil, Oyun Alanıdır. Bundan sonraki süreçte ABD iç dinamikleri ile hareket etmenin uygun olacağını düşünüyorum.

Küresel Gücün en tepesindeki Yahudi Ailelerin içinde Hazar Türkleri Museviler de vardır. Bunlarla, ABD’ne göçmüş Osmanlı Vatandaşları ile diğer Türk Toplulukları ile temas kurup tamamı ABD Ülkesinde yapılandırılmalıdır. Abdulhamid Han’ın bu manadaki çalışmaları temel ve mihenk oluşturabilir.

Aziz Milletim.

Kıyamete kadar sürecek büyük mücadelelerin öncüsü vasfın sırtında manevi bir yük olarak duruyor. Bu yükü kendi sırtında hisseden bir Cumhurbaşkanı ile yürüyorsun. R. Tayyip ERDOĞAN Milli Güç Unsurlarımızdan biridir. İstifade edilmelidir. Ülkemizin İslam Âlemi’ndeki gözbebeği lideridir. İslam Halklar kendisini Öncü ve Lider olarak tanımaktadır.

Özetle; ABD’nin Ortadoğu’daki tek muhatabı Türkiye’dir. AB Ülkeleri ve İran sahadan silinmiştir. Şu anda Suriye özelinde bölgede Türkiye, ABD ve Rusya vardır. Bu manzara da pazarlığın hangi seviyeye çıktığının somut göstergesidir. Cumhurbaşkanımızın ABD ziyaret ve görüşmeleri bu pencereden değerlendirilmelidir.

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...