Türkiye, Türkiye’den ibaret değildir.
Türk Milleti tarifi de bize İnkılâp Tarihi’nde öğretildiği gibi “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.” değildir. Burada maksat, yeni bir Türk tipolojisi yapıp, Anadolu’yu Medeniyet Coğrafyası’ndan kopartıp redd-i miras yapan bir toplum oluşturmaktı. Bu psikolojiyle yetişmiş, ezik İnönücü zihniyetlerle Büyük Devlet olunur mu? Büyük Millet olunur mu?
Korkak, yılgın, işbirlikçi, ferasetsiz, statükocu, radikal laik, Demirel türü adamlar ve bir de onları Allah rızası için destekleyenleri ekleyin. Yabancı istihbarat servislerinin kontrolündeki sözde dini, İslami grupları ekleyin. Vay Milletimin başına gelenler!..
Bir yanda laiklik ve Kemalizmi putlaştırıp Milletimizi ötekileştirip küçümseyenler, diğer yanda FETÖ tarzı, 28 Şubat Sürecinin camiönü şeriatçıları tarzı, DEAŞ tarzı yapılar.. Bunlardan kurtulduğumuzda öne düşeceğiz. Bir Lider Bozkurt uluması gibi, etrafımıza İslam Dünyası’nı ve Türk Dünyasını toplayacağız aslında.
Şu tespite bakınız. “İslâm’ın en büyük düşmanı İngilizlerdir. İslâmiyet’i bir ağaca benzetirsek, başka kâfirler, fırsat bulunca, bu ağacı dibinden keser. Müslümanlar da, bunlara düşman olur. Fakat bu ağaç bir gün filiz verebilir. İngiliz böyle değildir. Bu ağaca hizmet eder; besler. Müslümanlar da onu sever. Fakat gece kimse anlamadan köküne zehir sıkar. Ağaç öyle bir kurur ki, bir daha süremez. ‘Vah vah! Çok üzüldüm.’ diyerek Müslümanları aldatır. İngilizlerin, İslâm’a böyle zehir salması demek; para, mevki ve kadın gibi nefsânî arzular karşılığında satın aldığı yerli münâfıkların, soysuzların elleri ile İslâm âlimlerini, İslâm kitaplarını, bilgilerini ortadan kaldırmasıdır..” (Abdülhakîm Arvâsî-Ö: Bağlum/Ankara 1943)
Türkiye’de sadece böyle mi yaptılar peki? Hayır! Ayrıca, Din Adamı da yetiştirdiler. Düşünün..
Diğer yanda aynı sistemle esasında sadece Mukaddes Dinimizi değil, töre, terbiye, adet ve Medeniyetimizi de yozlaştırıp mahvetmediler mi? Bu gün toplumdan kopuk entel dantel, laik vs. aydın geçinen tipler de onların eseri değil mi?
Bu arada, İngiltere sessiz kalırken jandarmaları ABD ve İsrail aynı pisliklerine tüm İslam Coğrafyasında devam ediyorlar.
Bu gün..
Ötekileştirme ve kamplaşma bitmeli..
Milletimin asli unsurları, ihanet kadrolarını “senden-benden” demeden deşifre etmeli. FETÖ Sürecindeki, 28 Şubat Sürecindeki toptancı tasfiyelerin zararlarını görüyoruz. Olan Aziz Milletimize ve kutlu devletimize oluyor.
“Mavi Vatan Doktrini”ni gündeme getiren Amiral Cem Gürdeniz FETÖ mağdurudur. Onların mahkûm olduğu dönemde bizim camiamız onlara hain gözüyle baktı. Maalesef öncesinde de 28 Şubat’ta atılan herkese laik kesimler hain gözüyle bakmıştı.
Ülkemiz artık menfaatlerini aramakta, çevre coğrafyasında ve hayat alanında hukukunu korumak için dik durmaktadır. Enerji hatları, yeni yollar, Türk Keneşi gibi karşılıklı bağımlılıklar oluşturduğumuz devletler, asker bulundurduğumuz ülkeler, Suriye ve Irak’ta yürüttüğümüz askeri operasyonlar.. Bunlara baktığımızda Türkiye 15 Temmuz İhaneti’nden sonra yeni bir sürece girdi. Bunda elbette başkanlık sisteminin verdiği imkanlar ve inisiyatif alanlarının etkisi de var.
Libya hükümetiyle Dolmabahçe’de imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırıması” Anlaşması Doğu Akdeniz’de 10 yılda kurulan ittifakları çökertti. Türkiye’yi dışlayıp, kendi aralarında çok sayıda anlaşma imzalayan Yunanistan, Güney Kıbrıs, İsrail ve Mısır ile onlara destek veren Fransa ile ABD’de kilitlendiler.
Yorumlara bakıyorum, Cumhurbaşkanımızın bu ferasetli kararını görmezden gelmeleri yetmezmiş gibi, “Lozan’da aldığımızı verdik!” diyecek kadar ferasetsiz ve ahlaksızlar, hatta hainler olduğu gibi, diğer yanda Cumhurbaşkanımızın arkasında birçok AKPARTİ’liden daha sağlam duranları da zihin dünyalarından dolayı sürekli kuşkulu gören sakat idrakli, Milletimizin büyük geleceği ile ilgili hiçbir tasavvuru olmayan hödük, hata içinde insanlar görüyoruz.
Türkiye bu muhtıra ile denizdeki Sevr’i parçaladı. Lozan’da konusu bile geçmeyen, Uluslar arası hukukun verdiği haklarını kullandı. Türkiye ilk defa KKTC haricinde bir ülke ile münhasır ekonomik bölgesinin batı sınırını çizmiş oldu.
İmam Şafi “Düşmanın attığı ok dostu gösterir.” demiyor mu?
Geçmişte, Cumhurbaşkanımızla, bizimle aynı safta durmamış, hatta karşımızda olmuş, ancak 15 Temmuz’dan sonra özellikle Bağımsız geleceğimiz, Milli Güvenlik, Büyük Türkiye İdeali çerçevesinde omuz verenleri de dışlamak ne kadar vicdani ve ahlakidir?
Ülkemiz iyiye gidiyor. Biliniz. Türk Dünyası örgütlerini güçlendiriyor. Bu konuda da sosyal medyada şöyle bir ihanet cümlesi “Arap Birliğine inat Türk Birliği” Allah aşkına, Arap Birliği Türk Milleti’ne karşı mı kuruldu? Ama AB Türk Milleti’ne karşı değil mi? Neden bu gündeme gelmez? Bilin ki düşmanlığı pompalanan Arap, Osmanlı vatandaşıdır.
İngiliz Dilli Milletler Topluluğu’nu duydunuz mu? Neden bu zulüm üzerine bina edilmiş birliğe karşı değiliz mesela?
Türkiye çevresinde karşılıklı bağımlılıklar oluşturmalıdır. Bu gün Akdeniz’de bir tatbikat yapıyoruz. Kim var yanımızda peki? Pakistan.. Davetsiz geliyor. Dost çünkü. Ürdün var. Akdeniz Kalkanı Harekâtı’nın uluslararası boyuta taşınması kapsamında Arnavutluk, Azerbaycan, Cezayir, Gürcistan, Libya, Lübnan ve Tunus’un tatbikata dâhil olmaları bekleniyor.
Aziz Türk Milleti! Ferasetin ihaneti boğacaktır. O gün için mücadeleye devam. Sürüyü sen toplayacaksın. Bu sürünün adı Devlet-i Aliye’dir. Türk Dünyası’dır. Ümmet-i Muhammed (SAV)’dir.
Mavi Vatan gecikti, ama zarardan dönülmesi de çok önemliydi. Şimdi birliklerimizi büyütme, mevcut birliklerde ilişkileri sıkılaştırma zamanı.
Unutmayalım ki: Büyük Türkiye ve Aziz Türk Milleti, fedakâr, çalışkan, yiğit, eğitimli, ahlaklı evlatlarının omuzlarında yücelecektir.
