Dünyalaşmaya dalmışlığın ürküntüsü dünyayı küstürüyor. Konuşulacak ne kaldı, yoruma lüzum var mı...?

Kendince yürümek kaldırımlarda önüne ardına sağına, soluna bakmadan hüzün yarenliğinde yürümek ve de yürümek… Nasıl bir dünyanın içindeyiz, içimizde nasıl bir dünya var?

Bu yıkılış ve devrilişle dünya sarsılır mı, yerinde durur mu? Mazlumlar, masumlar ne haldeler onların bedduaları arşa çıkmak üzere hiç onları soran var mı... Belki de senin sokağında, senin apartmanında seni bekliyor hiç düşündün mü...?  Nasıl bir travma içindeler bilen var mı, soran var mı...? …. Sahile atılan aylan aylan bebeği hatırlayanınız var mı...! Kıyamet kopmak üzere’de rabbim müslümanlardan son bir zafer bekliyor... ama O Müslümanlar nerde...

Ne yapar.?

Yunus’un karnında söz nedir, ya Yusuf kuyusunda Her şey aşikâr ve gözümüz önünde cereyan ediyor.

Sözün faydası yok, yazmanın da...! Göz görmüyor, akıl akletmiyor, kulak duymuyorsa…

Hele dışta ateş çemberi içindeki vatanımın; içte ise hayasızlığın zirve yaptığı halimize bakınca ve durumun vahametini idrakten yoksun yakın çevremizdeki aymaz insanımızı görünce akıl tutulması dediğimiz bu arafda sağlıklı kuşatıcı düşünememek…!

Hadi Avrupa kafirlerinin Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’i meydanlarda yakmasını anladık, Cehen nemdeki yerlerine odun taşıyorlar...

Ya bizim içimizdeki münafıklara, İşbirlikçilere ne demeli susacak mıyız? Sadece kalbimizden buğz mu edeceğiz...

Müslüman olduğunu iddia eden bu toplumda son günlerde yaşananlara bakar mısınız...!

Liseli gençler Kur'an'a tekme atarak eğleniyor, Okullarda dansöz oynatılıyor, Mezuniyet programları gece kulübü gösterilerine dönüşüyor. İnsanlar parkta ve sahillerde fuhuş yapıyor. Bedenler erotize edilmiş fütursuzca teşhir ediliyor.

Şimdi ne yapacağız...! onlar genç bilmiyorlar mı diyeceğiz... onları yalnız mı zannediyorsunuz, onları kimler yönlendirdi ise Neden gök kubbeyi üstlerine indirmiyoruz ..!

Antalya Cumhuriyet meydanında O hadsizleri toplayıp toplum önüne neden getirmiyoruz ...! Kışkırtıyormuyum mu diyorsunuz evet tahrik ediyorum var mı bir kahraman... Bakalım görelim akıbet nasıl olacak...!

Şu halimize karşı akl-o Selim insanımız hareket geçmek varken karşı ağlayıp sızlanacak mıyız peki O zaman Ağla İstanbul, ağla Konya, ağla Hakkâri, ağla Gaziantep, ağla Edirne, ağla Adana, ağla Trabzon, ağla Antalya..!

Öyle ağla ki ümit bulutları belirsin üzerinde, çorak yüreklerde yeniden bahar başlasın….

En yüksek sada olan İslam’ın sâdası bir an evvel kalplerde, ruhlarda, bedenlerde yankı bulsun inşallah….

İhtilaf ki ne ihtilaf...! Fitneki ne fitne her tarafımızı kuşatmış...! Öfke ve hüzün...! Açık bir şerre alet olanları görünce, öfkelenmeli mi, hüzne düşmeli mi?

Kimin eteğinde ne var olduğunu cümle âlem görecek…olduğu gibi görünmek ve göründüğü gibi olmak…riyadan arınmış samimi duyguları kim veya kimler yüklenecek...!

Evet dostlar “Beşer zulmeder kader Adalet. Eder “Yani bizler ne İsyanlar Ne Haramlar Ne günahlar içinde yuvarlanıyor ki rabbim bizleri bu musibetlerle imtihan ediyor ve biz ne kadar farkındayız.

Bize Ne oldu nedir bu fecaat durumlar Toplum şımarmış ve azmış...! Ama şunu unutmayalım lütfen; Bir musibet geldiği zaman umumi gelebilir.

 “Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah'ın azabı şiddetlidir.” (Enfal, 8/25) ‘

Yüce Rabbim, ”Hiç akıl etmiyor musunuz” diye bizleri ikaz ediyor.. Hepimizi biraz aklımızı kullanıp düşünmeye davet ediyor ve şu dua ile bitiriyorum

“Ya Rab içimizdeki beyinsizler sebebiyle bizi helak etme” (Araf-155.) Amin.