Salı, 10 Mayıs 2016 09:20

Doğduğum yer değil doyduğum yer vatanım!..

Kültür ve geleneklerimiz modernleşme uğruna heba ediliyor. Peki, bu“modernizm nedir?”“neden bulunduğumuz çağa modern çağ denir?” ve“modern çağın sorunları nelerdir?” bunlardan bahsetmek istiyorum.

Modernizm 19. yy.’da Fransa’da ortaya çıktığı varsayılan bir akımdır. Bu akımın oluşmasını tetikleyen temel nedense geleneksel anlamdaki edebi, sosyal, sanatsal faaliyetlerin geçerliliğini yitirdiği düşüncesidir. 

Yani modernizm, binlerce yıldır süregelen geleneklerin, yaşanmışlıkların artık günümüzde bir tesiri olmadığını, bizlerin gelişebilmek ve yeniden dirilebilmek için her şeyi bir kenara atıp sıfırdan başlamamız gerektiğini savunuyor. Yani “Diriliş için yok ediş.”

Yavaş yavaş önce topluluklara sonra milletlere ve en sonunda tüm dünyaya yayılan bu akım bir çağa adını verdi. “Modern Çağ”. Önce sosyal, sonra siyasi ve yavaş yavaş dini algının değiştirildiği çağ. 

İnsan, kök ve değer yargısından yoksun, tarihinden ve dininden uzaklaşmış, tüketim alışkanlığından zihin yapısına kadar her şeyiyle oynanmış bir robot haline gelmeye başlamıştır. Globalleşme adı altında bizi biz yapan farklılıklarımız elimizden alınırken cahilliğimiz buna ön ayak olmuştur. 

İnsanoğlu asla değişmeyeceğini düşündüğü ilkelerinin inkârıyla birden sonu gelmeyen bir girdabın içine sürüklenmiş ve dönüşü zor bir yola girmiştir. 

Dünyayı ve sistemi geliştirmek için girilen bu yolda bu fikrin Avrupa’da ortaya çıktığını işin içine katarsak, hak, hukuk ve adalet emsali Avrupa’nınsömürge kültürünü hâlâ bırakmadığını, yıllar önce aldığı topraklarda hâlâ açlıktan ölen insanlara bakarken görüyoruz. Ne kadar modernist bir yaklaşım(!)

Aslında bize modernleşme olarak lanse edilen şey Avrupalılaşma yolunda bir nevi asimilasyondur. Bunu bizlere aktarırken, “Yahu biz sizi istediğimiz gibi kullanamıyoruz, biraz bizim toplumlara benzeyin” olarak değil de“Haydi modernleşelim, gelin globalleşelim” gibi çok daha üstü kapalı sözlerle ifade ederler.

Ve bu sözüm ona “dostane” tavırlarını farklı yollarla çeşitli iletişim araçlarıyla iletirler bizlere. “Medya” modernizmin en önemli silahı. Reklamlar, diziler, filmler, türlü eğlence programları… Bir reklam sunarken önce kültürel formlardan yararlanırlar. Mesela direkt bu çayı Avrupalılar çok sevdi siz de sevin diyemez de, çay reklamında bir Rus oynatır. 

Yahut öyle bir dizi koyar ki, oraya dizideki her türlü ahlaksızlık doğal gelmeye başlar gözümüze. Sokaklar, dizilerin fragmanları niteliğindedir artık. Çeşit çeşit fesatlıkları türlü oyunları yapan karaktere tek laf ettirmeyiz onu sahipleniriz. Çünkü biz modern insanlarız(!).

Bana kalırsa Modern Çağın en büyük sorunlarından biri de sosyal medyadır. Sosyal medyayla birlikte “şahsi” kavramı ortadan kalkmış durumda. İnsanlar özel olması gereken veya özel kalması gereken şeyleri, kimi zaman mahremiyetini birçok kişiyle paylaşabiliyor. 

Bunun yanında kitle iletişim araçlarından yararlanan bir insan mutlaka en az üç tane sosyal medya hesabına sahiptir. Sosyal medya, burjuvazi sınıfın ve onların takıldıkları mekanların, aldıkları ürünlerin tanıtımı noktasında kuşkusuz en önemli yerlerden biri. Modern bireyler olarak üzerimize düşeni yapıp israfa girmemiz için süper bir atmosfer.

Bir ünlüde gördüğümüz marka ayakkabı, bir reklamda gördüğümüz pratik bir ev aleti hemen dikkatimizi çekebiliyor. Bize zaman kaybı yaşattırabiliyor.

İşte gündelik yaşamımız bu ve bunun gibi ufak şeylere heba oluyor. Zamanla bir telefona tutsak gibi yaşamaya başlıyoruz. Nasıl faaliyetlerimiz bir telefon kadar kısıtlanıyorsa, aklımız ve hayal gücümüz de uğraş verdiğimiz işler kadar küçülüyor

İnsanlar arası ilişkilerde, ailevi bağlarda eski tat yok. Ne büyükler bir araya gelme taraftarıdır ne de kültürüne ve geçmişine sonsuz bağlı olan çocuklarımız(!)

Duygusal bağ kavramı artık mazide kaldı. Çünkü biz modernleştik. Artık hayata sayısal pencerelerden bakıyoruz. Kendimizce çok önemli işlerimiz var. Ne aile olmaya ne de bir topluma dâhil olmaya vaktimiz var. Doğduğun değil, doyduğun yer vatanındır. 

Ben isterdim ki her ırk sıradanlaştırılmaya çalışıldığının farkına varsın. Önce kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi hatırlayalım. Sonra birlik olup bu “modernizim” adlı dev asimilasyon canavarını yıkalım. Ve en önemlisi de doyduğumuz değil, doğduğumuz yerin vatanımız olduğunu hatırlayalım.

Ülkemin güzel insanlarına selâm olsun dua ile kalın.

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...