Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM’de emperyalist devletlerin gözünün içine baka baka yaptığı konuşmayı ve karşısındakilere öz güvenle hitap ederek, gerekli mevzileri rencide etmesi takdire şayan bir durumdur..
Erdoğan oradaki konuşmasında birçok masum ve mazlum devletlerin de halkların da sesi olmuştur. Onur verici olansa BM’de bugüne kadar bu ve benzeri konuşmaların bu kadar net dile getirilmemiş olmasıdır. Türkiye’nin devlet hafızası elbette olacak ancak dünya kamuoyuna kan ve gözyaşı üzerine kurulu bir entrika devleti olmadığımızı da anlatmamız gerekecek.
Tam da bu manada Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu söylem ve biçimi her ne kadar Avrupa diplomasi tarihi ile uyuşmasa da eminim Avrupa ve emperyalist devletlerde yaşayan halklar Erdoğan’ın mesajlarından etkilenmiştir. Bu anlamda baktığımızda beşli çete huzursuz ve rahat durumda değil. Sayın Erdoğan’ın gizli ajandasının olmaması ve dünya liderlerini hak ettikleri, layık oldukları biçimde karşılaması ve devlet diplomasisi profesyonel olarak ilerliyor.
İngiltere’nin emperyalist devlet geleneği ve sömürgeci zihniyeti hafife alınacak bir durum değil. İngiliz aklı ve siyasi politika kavramı cambazlık üzerine kurulmuştur. İngiliz ahlaksızlığının dünya diplomasi oyununda oynanan sihirbaz sözcüklerinden oluştuğu unutulmamalı. Tarihin kirli raflarına bakınız Osmanlı’nın güneydeki bütün cephelerinde yenilmiş olmasının nedeni İngiliz derin siyasetidir ve bizler uyutulmuştuk.
Musul ve Kerkük de dâhil olmak üzere Suriye’yi dahi bırakıp geri çekilmemizin ardında İngiliz derin siyaseti yatar. Mekke ve Medine civarındaki birtakım kabilelerin İngilizlerle ortak faaliyetlerini bütün Arap dünyasının kaderi yapamayız. Filistin, Lübnan, Ürdün, Irak, Suriye.. Bütün bu devletlerin zayıflamasının, çöküşünün, yıkılışının altında yine İngiliz aklı ve siyaseti yatar. Bunu artık gerçekliğiyle görelim. Maruz kaldığımız ve kandırılmış tarih bize büyük bir ders olmalı.
Şunu hazmedemiyorum; her defasında ABD’nin bir küresel güç olduğu söylenir. Oysaki ABD küresel güç değil küresel güçlerden oluşan bir devlet yapılanmasıdır. ABD; asıl küresel gücün takip edilmesi gereken gölgesi, eleştirilerden kaçmak için kullandığı bir maşasıdır. ABD ne kadar gölgeyse, İngiltere o kadar gövdedir.
Son zamanlarda belki sizlerin de ilgisini çekmiştir. ABD savunma bakanı Ashton Carter DAEŞ ile ilgili ABD senatosuna bilgi aktarırken azar işitmiş, bir söylediğini ertesi gün inkâr etmiştir. İngiliz derin siyasetinden talimat aldığı kuşkusuz bir gerçektir. Zaman zaman ABD’deki halk kendisinin karar verici olduğunu hatırlatmaya çalışsa da İngiliz sopası diye bir gerçek var ve bu sopa ABD halkı üzerinden henüz kalkmadı.
Güncel olaylara baktığımızdaysa gündemde sık sık siyahi şiddetiyle karşılaşıyoruz. Bunun bir çeşit İngiliz tımar oyunu olduğunun farkına varmak gerekir. ABD’deki birçok karanlık eylemin ve filli olayların arkasından mutlaka İngiliz derin devlet siyaseti çıkıyor. Dolaysıyla emperyalistlerin çete başının İngilizler olduğu söylenebilir.
Fetullah Gülen’in son zamanlarda beden dili üzerinden yeni mesajlar vermesi ve bu uygulamaların birileri tarafından dizayn edildiği unutulmamalı. Yoksa bir meczubun aklıyla yapılacak iş değildir bu. Vaiz efendi kendisine biçilen görev ve sorumluluk gereği maşalık süresini doldurmak için son vazifelerini yerine getiriyor. Ve eminim bu işin derin politik yapısı yine İngilizlere çıkar.
İngilizler ki; Osmanlı’nın son zamanlarında medrese diyarı Siirt’te Tillo’da önemli bir Arap aşiretini kandırarak uzun yıllar eğitip casus olarak kullanmıştır. Bu İngilizler, Osmanlı coğrafyasına bölgede papazları dahi eğiterek camilerde yıllarca imam olarak casusluk faaliyetlerinde kullanmıştır. Bu FETÖ denen meczubun da bir İngiliz projesi gerçeği olduğunu ispatlar. Nerde kirli bir iş varsa bilin ki altında İngiliz anahtarı yatar. Alçaklığın ve acımasızlığın kapısı ‘’İngiliz Anahtarıyla’’ açılır. Bizim akıl derinliğimiz ebediyen uyanık ve zeki davranmalı aksi taktir’de darbelere maruz bırakılırız.
Ülkemin aziz milletine selâm olsun. Dua ile kalın.
