Salı, 24 Mayıs 2022 14:16

Türkiye’den NATO’ya stratejik hamle

Yeni dünya düzenine geçiş sürecinde hızla değişen gelişmelere de tanıklık etmekteyiz. Son günlerde İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmek istemesi ve bu duruma karşı Türkiye’nin tutumu, sınır ve sınır ötesi tehditleri de göz önüne aldığımızı gösteriyor.

Türkiye’nin bu iki terör örgütü destekçisi ülkeyi veto etmek istemesinin altında bir takım gerçekler yatıyor. İsveç ve Finlandiya’nın terör örgütlerine maddi desteklerinin yanında barınma ve manevi destekleri apaçık ortadayken, İsveç’in tarihi de NATO’ya girmesinin tehlikeli olduğuna işaret ediyor.

Tarihsel olarak Dersim coğrafyasını kardeş kabul eden İsveçli birçok isim, Dersim coğrafyasındaki ırklarla soydaş olduklarını iddia ediyor. Binlerce yıllık tarihlerinde gen haritaları üzerinden biyolojik yakınlıkları olduğunu iddia ediyor.

1994 yılında Türkiye’ye nota vererek hükümeti doğrudan tehdit eden İsveç’i konuşmak elzemdir. Bu noktada İsveç’ten farkı olmayan Finlandiya için de Türkiye’nin görüşleri değişmiyor. İsveç ile Finlandiya’nın NATO’ya girmek istemesi, yalnızca bu iki ülkeyi ilgilendiren bir karar değildir. 

İsrail gizli servinsinin İsveç’te çok etkin olduğu bilinmektedir, aynı zamanda İran, Urmiye Kürtleri üzerinden bölgemizde birçok faaliyeti yürüten, İsveç hükümeti, fiilen PAJAK, PKK, YPG, GORAN hareketi gibi unsurlara vekâlet hizmeti sunmaktadır ve çok amaçlı kulanım sistemine göre eğitilmişlerdir. Konusu geçen bu unsurları başka ülke vatandaşları adı altında ülkemize sokmaktadır, İsveç ve Norveç bu anlamda her türlü diplomatik dokunulmazlık evrakları temin ettiğini görmekteyiz, bu vesile ile gözden uzak İsrail gizli servisinin en etkin sosyoloji ve eğitim kampı dâhilindedir. Devletin bu anlamda bu kanalları gözden geçirip Antalya gibi bir ili bu örgütlerin kampından arındırması ve İsveç’i iyi okuması gereklidir.

Bu mesele; ABD ve İngiltere’nin NATO’ya yeni bir misyon yükleme faaliyetidir. ABD ile İngiltere arasındaki WASP kardeşliği, iki ülkenin ortak çıkarlarını temsil etmektedir. ABD’ye yerleşen üst sınıf İngilizlerin oluşturduğu bu grup, Anglo-Sakson kültürüne dayalı tek bir vücuttur. İsveç hiçbir şekilde ABD’den bağımsız değildir, İsveç örtülü İsrail, ABD ve İngiltere, Türkiye’ye karşı propaganda merkezlerinden biri olup tehlikeli bir oyun alanıdır. 

 

Bu WASP kardeşliği yeniden gündeme gelerek küresel düzende etkilerini artırma çabasına girdi. Türkiye; İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmesini engellemek istese de bu hegemonyaya ne kadar direnebileceği meçhuldür.

Haklı gerekçelerle mücadelesini sürdüren Türkiye’nin “Teröre destek vermeyeceksiniz” mesajı, Türkiye’nin bir milli güvenlik sorunu için attığı adımın eyleme dökülmesidir. PKK’ya yarım ağızla terör örgütü diyerek YPG’yi özgürlük savaşçıları olarak gören bu ülkelerin NATO üyesi olması, milli güvenlik sorununun ta kendisidir. 

Türkiye’ye bugüne dek hiçbir fayda sağlamayan NATO, terör destekçisi devletlerle Türkiye’yi aynı çatı altına koymak istemektedir. Ne yazık ki bilmemiz gereken gerçek şudur: NATO, bir avuç zengin azınlığın parasını koruyan güvenlik şemsiyesi olup, küresel baronlar adına PARAMİLİTER bir şemsiyeden başka bir şey değildir.

Bu zengin devletlerin küresel serveti elinde bulunduran oligarkları, NATO’yu da kendileri için bir araç olarak kullanmaktadır. NATO’ya devasa bağışlar yapan firmaları, BM kararı gelmeden Libya’nın bombalanmasını incelediğinizde bu durumu daha açık görebilirsiniz. 

 

40 yıldan fazladır süren PKK mücadelesinde NATO, Türkiye’yi her daim yalnız bırakmıştır. Destek yerine köstek olmuştur. Her krizde, savaşta, afette Türkiye yalnız kalmış, yalnız başına mücadele etmiştir. Küresel ordu haline getirilerek ABD ve İngiltere’nin dünya üzerindeki devasa güçleri yapılmak istenen NATO karşısında Türkiye, veto hakkını kullanmakla yükümlüdür.

Ancak NATO’da kararlar oy birliği ile alındığı için Türkiye veto kararında bazı tavizler verecektir. Doğrudan veto etmesi halinde açık ciddi bir krizin kapılarının aralanacağı gözle görülür bir gerçektir. Tarihsel olarak 1960 darbesi ile başlayan bölgemizdeki vekalet mücadelesi ile Kıbrıs çıkmazı, arakasından dengeleri oturtma adına Yunanistan’ı NATO’ya kabul ettirmek için 1980 darbesi, Kıbrıs Rum Kesimini AB’ye alarak Türkiye karşıtı kuşatma hilali ve benzeri operasyonlar Anglosakson aklıdır, bugünkü NATO desek abartı olmaz sanırım.

Aynı şekilde Suriye’den çekilmekte olan Rusya’nın yerini İran’a bırakması da Türkiye ile İran’ın karşı karşıya gelmesine neden olacak. NATO’ya karşı büyük bir mücadele veren Rusya’nın bu noktada İran ile Türkiye’yi de karşı karşıya bırakma ihtimali, önemli bir denge politikası uygulanmasında ısrarı doğurmaktadır. Kirli bir plan dâhilinde İran NATO operasyonlu bir güvenlik anlaşmasında Türkiye karşıtı ve Türk Cumhuriyetlerini baskılama adına her türlü ittifaka yeşil ışık yakabilir buna karşın hariciye uyanık olmak zorundadır.

Türkiye, şimdi iki ülkenin terör desteğini kesmesi karşılığında NATO’ya girmelerini veto etmeyeceği mesajı veriyor. Diğer yandan Suriye ile sıkıştıran Rusya’ya karşı da doğru bir karar alınması gerekiyor. Rusya ve Çin ile olan Avrasya ittifakını yabana atmamak adına, zor bir seçim Türkiye’yi bekliyor.

Taraf seçmeye zorlanan Türkiye’nin veto hakkının sonuçları, NATO’dan ayrılmaya kadar uzanabilecek kritik bir süreci doğurdu. NATO’da ikinci büyük orduya sahip olan Türkiye’nin yeri ve zamanı geldiğinde alacağı kararı hep birlikte göreceğiz. 

Vesselam…

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...