Hayatın vardiyası çoktur. Tunuslu genç seyyar satıcı Muhammed’in vardiyası ateştendi misal... Onun el arabasından çıkan itiraz ateşi, bugün Ortadoğu başta olmak üzere tüm diktatörlüklerin vardiyalarını tutuşturmuş, bitirmiş durumda... Halkı yok farzederek birer sömürge valisi edasıyla yabancılaştıkları kendi toplumları, “vardiya bitecek, diktatör gidecek” dercesine meydanları doldurdular... Libya’da kendi halkına kiralık katiller tutarak savaş açan gözü dönmüş adamın da vardiyası bitti... Artık yeter!
Halkı kendisine baş düşman ve mücadele edilmesi gerekli birinci tehlike olarak gören zihniyetin vardiyasıyla yüzleşme bizim ülkemizde de sürüyor. Gazete manşetleri aracılığıyla “TOPYEKUN SAVAŞ” ilan edilmiş, Emasya Protokolleri ve tatbikatlarıyla “Birinci Tehlike” adı konulmuş halkın, ensesinde sille kötek icra edilen bu olağanüstü hal “vardiya”sı, artık miadını doldurmuştur...
Sadece EFENDİ’lerin değil SEYYAR’ların da bir vardiyası var...
Yukarı katlarda ve belgeler üzerinden devam eden, gerçek miydi yalan mıydı, ıslak mıydı kuru muydu cinsinden süren kağıt savaşını boşverin... Siz, yaşadıklarımıza, milletçe bize yaşatılan vardiyalara bakın... Kimsenin AH’ıyla eğlenecek değiliz, Allah Kurtarsın. Lakin mümkünse mesela , “Anıtkabir’deki vardiya”nın yanı sıra bir kez de olsun Kandıra Pazarı’na uğrasın acıklı vardiya haberleri yazan medyatörler... Misal, meşhur ve her daim kalender Kandıra Pazarı’nda “Gözlemeci Muhsin Astsubay”ın el arabasından tezgahına uğrayıp, eşiyle birlikte pişirip sattıkları peynirli gözleme ile köpüklü Kandıra ayranından içsinler...
“Komutann...” diye seslensinler, üzerindeki bolarmış, eprimiş orlon kazağa rağmen, büyük bir ciddiyet ve sinek kaydı traşıyla madeni tezgahının başında maşa şaklatan Muhsin Astsubay’a... “Komutann... Çek bir ayran köpüklü olsun”... Ondaki disipline hayret edecekledir. Kandıra Jandarma İlçe Karakol Komutanlığı’ndayken de böyleydi, pazarda el arabası içinde helal rızık koştururken de... Bu vardiya, başka vardiya “EFENDİ”ler!
Hayata hükmen mağlup başlamış her yetim gibi, Muhsin Astsubay da nice zorluklarla tutunmuştur oysa hayata. Vatani görevini ifa ederken tezkere bırakıp önce uzman çavuş olmuş, görev yaparken girip de kazandığı Astsubaylık sınavlarıyla meslekte ilerlemiş, hayli disiplinli bir devlet çocuğudur kendisi... Ta ki Kandıra Jandarma İlçe Karakol Komutanlığı’na vekalet ettiği sıralarda, kendisine takdim edilen disiplinsizlik mazbatasını alıncaya kadar... Nöbetçi olduğu sırada eline tutuşturulan disiplinsizlik ve ardından gelen ihraç kararına bir türlü inanamaz önceleri... Sicil notu 94 olduğu halde, eline tutuşturulan ateşten bir siccil’dir, o kadar... Kimliğini, silahını, rütbesini, üzerinden çıkarırlar. Eşi ve dört çocuğuyla, hayat vardiyasının dımdızlak ortasındadır şimdi... YAŞ kararları derler, başvuru ve itiraz hakkın yok derler. Ona da el arabasını iterek pazarlarda helal lokma aramak vardiyası düşer...
Herkesin bir vardiyası var! “Keşan 4. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’nda hiçbir tutanak tutulmadan imha edilen belgelerin kopyası ele geçti” şeklinde bir haber... İrtica ile mücadele konusunda ordu personeli hakkında tutulan “müsamaha gösterilmeyecek” kaşeli güvenlik fişleri... EMASYA üzerinden gerçekleştirilecek güvenlik planları... Subay ve astsubay eşleri, çocukları, ev yaşamları, gündüz ve gece hayatları hakkında tutulan kapsamlı gözlem raporları... Belgeler kopya mıdır, gerçek mi, belgeler yakılmış mı, saklanmış mı, imzalar yaş mı kuru mu? Elbette bu sorulara verilecek cevaplar da bir vardiya ister...
Ama siz belgeleri ve kağıtları bırakın hele derim... Muhsin Astsubay’a ve “Topyekun Savaş İlan Edilmiş” hepimize yaşatılan, o karanlık vardiyaya bakın. Muhsin Astsubay, helal lokmayı, el arabasından, alınteriyle koşturuyor da... Allah kimseyi bu duruma düşürmesin dediğimiz “EFENDİ”ler, hangi vardiyayı koşturuyor...
