Pazar, 20 Nisan 2008 21:30

Hizmet yarışı olarak siyaset

Amerikan seçimlerini izleyenler bilir; kampanyalar genellikle bizim alışık olduğumuz gibi "büyük" meseleler etrafında değil, doğrudan günlük hayatla ilgili, hizmetle ilgili "küçük meseleler" etrafında döner. Bütün seçimlerin en fazla konuşulan konusu ise sağlık sistemidir.

Bu kampanyada da öyle oluyor; adaylar arasındaki en ateşli polemikler yine bu konu etrafında yapılıyor, ortaya konulan sağlık reformu programları arasındaki farklılıklar en ince ayrıntılarına kadar didikleniyor. Geçenlerde bir grup arkadaşla seçim kampanyasını konuşurken , kendimi bu kampanyayı ve Amerikan halkını fena halde küçümserken yakaladım. " Kendi kendimi yakaladım" diyorum; çünkü bu küçümsemeyi fark etmem, benim için çoktan kurtulduğumu zannettiğim bir ideolojinin ve siyasi çizginin hâlâ içimde yaşayan bir parçasıyla aniden yüz yüze gelmek gibi bir şeydi. Bunca yıl, içimde giriştiğim bunca "genel temizlik"e rağmen paçayı kaptırmamayı başarmış; bir köşede gizlenip kalmış bir kalıntı...

Benim gibi siyaseti dünyanın eksenini değiştirmek (!) için manivela olarak gören bir geçmişten gelenlere, koskoca ABD başkanlığı seçimlerinin sağlık sistemi, vergi sistemi, okul sistemi gibi "kıytırık" konulara kitlenmesini bir "sığlık" olarak görünmesi normaldi. Evet, itiraf etmeliyim ki, küçümsüyordum; Üstelik sadece "küçük meseleler" etrafında dönüp duran Amerikan politikasını değil, "hizmet yarışı" etrafında odaklanan her türlü politik mücadeleyi küçümsüyordum; seçimlerde her lafın başında politikanın "hizmet yarışı" olduğunu söyleyen siyasi partileri küçümsüyordum...

Hizmet dediğin belediyelerin işiydi benim gözümde. Siyasi parti ise, büyük siyasi altüst oluşları yönetmek, büyük ideolojik kavgalar vermek içindi; büyük dönüşümler için kurulur; böyle bir iddiayla iktidara gelmeye çalışırdı; onun için vardı... Oysa iktidar olmanın anlamını, "toplumu oluşturan bireylerin ancak ortaklaşa halledilebilecek işler için ortak bir fon oluşturup bir kadroya yetki vermesi" ya da "toplumun isteklerinin, ihtiyaçlarının özlemlerinin ortak bütçenin imkanları ölçüsünde sıraya konularak kotarılması için belli bir süre bir ekibi yetkili kılınması" olarak tanımladığınız anda, politikadan beklentiniz de değişir; o durumda elbette ve öncelikle bir hizmet yarışıdır; öyle olmasından daha doğal, daha sağlıklı bir şey yoktur.

Siyasetin bu noktaya gelebilmiş oluşu başlı başına bir gelişmişlik göstergesi, bir durmuş oturmuşluk işaretidir. Tabii, her Allah'ın günü rejim tartışmaları yapılan, iki yılda bir darbe teşebbüsleri açığa çıkarılan bir ülkenin böyle bir lüksü olmuyor doğal olarak...

Cumhuriyetin başından bu yana hep yanlış ele alınmış o yüzden de kronikleşmik bir etnik sorununuz varsa, bu sorun da sadece hizmetle çözülemiyor; hizmetin de verimli olabilmesi için önce o sorunun kilidini çözmeyi sağlayacak paradigma değişikliğini yapmak gerekiyor. Ama bütün bunlar olup bittiğinde, bir gün bizim de daha durmuş oturmuş bir rejimimiz olduğunda; siyaset on yıllarca çözülmeden beklemiş ve çözülmesi için de köklü kavrayış değişikliği gerektiren temel sorunlarımızı çözüm yoluna soktuğunda, inşallah bizim siyasetimiz de bütün ağırlığını asli işine; yani hizmete verebilecek. Böylece biz de diğer uygar toplumlar gibi, insanların - özellikle beyinlerinin ve ruhlarının - yönetilmesi aşamasından işlerin yönetilmesi aşamasına geçmiş olacağız.

Gülay Göktürk

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...