Cuma, 21 Kasım 2008 02:22

Kriz politikası ne olmalı?

Hasan Celal Güzel

2008-11-21


Kriz politikası ne olmalı?

 

Önce şunu kaydedeyim: 1970’den bu yana Türk ekonomisinde meydana gelen krizleri yakından takip etmiş ve birçoğunun kriz yönetiminde bulunmuş bir iktisatçı sıfatıyla, yaşadığımız ekonomik krizin aşılabileceğine ve bunun Türkiye için bir fırsata dönüştürülebileceğine samimiyetle inanıyorum.
Bunun için, senkronize olmuş bir ekonomi yönetimi, gereken tedbirlerin paniğe kapılmadan uygulanması ve ekonomideki bütün aktörlerin uyumlu şekilde çalışması lâzımdır.
Başbakan’ın ve ekonomi yönetimindeki sözcülerin, Türkiye’nin küresel kriz içindeki yerini belirtirken, güven verici ve iyimser konuşmalarını normal kabul etmek gerekir. Yeter ki, ekonominin takibinde ve tedbirlerin alınmasında gecikilmesin...
Muhalefet sözcülerinin ve iş adamlarının, krizin muhtemel tehlikeleri konusundaki ikazlarını da yadırgamamak lâzımdır. Ancak bu eleştirilerin dozunun, paniğe sebep olmayacak şekilde ayarlanması ve özellikle çözüm teklifi getiren yapıcı yaklaşımlarda bulunulması icap eder.
***
AK Parti iktidarının ekonomi politikası ana hatlarıyla başarılı olmuştur. 2003-2007 arasındaki 5 yıllık dönemde, istikrarlı ve yüksek bir büyüme hızı gerçekleştirilmiş; enflâsyon tek haneli rakamlara indirilmiş; ihracat patlaması sağlanmış, bütçe açıkları kapatılmış ve Türk Lirası itibar kazanmıştır.
Buna mukabil, bu dönemde yapılan önemli hatâlar da vardır. Bunların başında, süratle yükselen ‘dış açık’ gösterilebilir. Dışarıdan gelen sıcak paraların, döviz üzerinden yüzde 25-30’a varan oranlarda kâr transferi yapmaları, döviz kurlarındaki sunî düşüklük, özellikle tekstil başta olmak üzere bazı temel sektörlerin üretim ve ihracatında yaşanan problemleri de bu cümleden kabul etmek gerekir.
Lâkin, Türkiye’yi de kuşatmaya başlayan küresel finans krizinin körüklenmesinde, ekonomide yapılan hatâlardan ziyade, ekonomi dışı irrasyonel faktörlerin tesiri olmuştur. Türk ekonomisi, 2007 Şubatı’ndan beri Cumhurbaşkanı seçimi, Genelkurmay muhtırası, erken seçim, Anayasa değişikliği ve AK Parti’nin kapatılma dâvası gibi irrasyonel politik unsurların etkisinden sıyrılamamıştır.
***
Ekonomik krizin sebep olacağı tahribat şu şekilde özetlenebilir: Yükselen kurların tesiriyle işalâtın finansmanında sıkıntı, dünya ekonomilerindeki talep daralması sebebiyle kur avantajına rağmen ihracatın zorlaşması, yatırımın ve üretimin azalması, işsizliğin artması ve ekonominin resesyona (daralmaya) girmesi. Ne yazık ki, bu sorunların ilk emareleri görülmeye başlanmıştır.
Bu durumda, 1 yıl kadar devam edeceğini tahmin ettiğimiz ekonomik krizden çıkıncaya
kadar ekonomi politikasının değiştirilmesi lâzımdır. Buna göre, sıkı para ve maliye politikaları yerine, ekonomiyi genişletici, expansiyonist yatırım, üretim ve büyüme politikalarına geçilmesi gerekir. Piyasaları canlandıracak şekilde para arzı arttırılmalı ve özellikle kredi faizlerinin düşürülmesine ve tahsislerinin kolaylaştırılmasına çalışılmalıdır. Bu konuda Başbakan Erdoğan’ın perspektifi doğrudur.
Bir küresel finans krizinde IMF’den yararlanılabilmesi elbette önemlidir. Ancak IMF’nin enflâsyonla mücadele ve para politikası konularındaki hassasiyeti de bilinmektedir. O halde, IMF’nin ayrıntılı müdahalesine izin vermeyen bir uzlaşma yolu aranmalıdır. Aksi takdirde, IMF’nin klâsik politikalarıyla resesyondan kurtulmak mümkün değildir.
Ekonomik krizin en önemli boyutu beşerîdir. Artık Türk ekonomisinde de toplu işten çıkarmalar ve açık işsizlikte süratli tırmanış eğilimi başgöstermiştir. Bu konuda, hükûmetin âcil ve kısa vâdede çözüm getiren tedbirler alması zorunludur. Sözkonusu edildiği gibi, işçi çıkarma yerine işçi ücretlerinin kriz sonuna kadar devlet tarafından ödenmesi ya da genişletilmiş işsizlik sigortası gibi tedbirlerin alınması lâzımdır. Bu ve benzeri tedbirler kamu finansmanını gerektireceği için bütçe açıklarını ve kamu borçlarını artıracaktır. Ancak, normalleşmeye kadar bunu sineye çekmek gerekecektir.
Kısaca, uygulanan ekonomik politikalar, daraltıcı değil genişletici olmalıdır. Rahat uyu Gündüz Aktan
Çok değerli bir diplomatımızı ve vatansever bir aydınımızı kaybettik. Gündüz Aktan, hayatı boyunca Türkiye’nin ve Türk milletinin millî menfaatleri için mücadele vermiş, eşine az
rastlanır bir devlet ve fikir adamımızdı.
Ailesine, dostlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin. Ruhu şâd olsun.

 

Hasan Celal Güzel

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...