Geçen yıldan beri Türkiye’de hızlı bir siyasî değişim ve buna bağlı olarak sosyal değişim yaşanıyor.
Marksistlerin diyalektik ‘devrim-karşı devrim’ tezlerine benzemesin ama Türkiye ’de bir ‘değişim taraftarları’ var; bir de ‘değişime karşı olanlar’ var. Kendilerini ‘devrimci’, ‘Kemalist’ , ‘çağdaşlaşmadan yana’ olarak tanımlayanlar; tuhaf bir paradoks içinde bocalayıp duruyorlar. Zira, saatleri Cumhuriyet’in 10. yılında durmuş bu tâife, Türkiye’nin en statükocu ve değişime karşı olan grubunu oluşturuyor.
‘Değişim karşıtları’ :
- AB ’ye karşı çıkıyorlar;
- İnsan hak ve hürriyetlerinin genişletilmesini engellemeye uğraşıyorlar;
- TSK içinde darbeci odaklar oluşturuyor ve askerin ‘muhtıra’ yayınlamasını sağlıyorlar;
- Yasakçı zihniyeti pekiştirmek istiyorlar;
- Gizli terör örgütü kurup darbe plânları yapıyorlar;
- Oyların yarısını alarak iktidara gelen bir partiyi sudan gerekçelerle kapatmaya çalışıyorlar.
‘Değişim taraftarları’ ise, yarım asırlık darbe dönemindeki çaresizliklerini ve zilleti artık kabul etmiyor ve Türk siyasÓ ve sosyal tarihinde ‘ilklere’ imzalarını atıyorlar.
- İlk olarak, dayatmaya ve muhtıraya mâruz kalan bir siyasÓ iktidar, 27 Nisan 2007 Muhtırası ’ndan sonra dik durarak karşı koymasını bilmiştir.
- İlk olarak, Türkiye ’deki antidemokratik baskılar ve parti kapatma konusunda, demokratik ülkelerin tepkileri ortaya çıkmıştır.
- İlk olarak, siyasallaştırılmış yüksek yargıya karşı siyasÓ ve sosyal mukavemet oluşmuştur.
- İlk olarak, darbeci bir terör çetesi üzerine cesaretle gidilebilmiş ve kuvvet komutanlığı, ordu komutanlığı yapmış orgeneraller tutuklanabilmiştir.
- En önemlisi de ilk olarak,
halk, tepkisini dile getirmeye ve meydanları doldurmaya başlamıştır.
***
AK Parti aleyhinde kapatma dâvası açıldığından beri dört aydır yazıp çiziyoruz. Bu dâvanın, millet iradesine ve millî egemenliğe karşı girişilen bir komplo olduğunu söylüyoruz. Ne yazık ki dâvaya muhatap olanlar içinde bulundukları ataletten bir türlü kurtulamadılar. Lâkin, Türk Milleti, ilk darbenin yapıldığı 27 Mayıs 1960’tan bu yana geçen 48 yılda bir türlü cesaret edemediği demokratik tepkisini artık ortaya koymaya başladı.
İşte, en büyük ‘değişim’ budur.
Başını HAK-İŞ ile MEMUR-SEN’in çektiği ve Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) tarafından organize edilen, 300 civarında sivil toplum kuruluşunca desteklenen ‘Ortak Akıl Hareketi’nin düzenlendiği ‘Demokrasi Mitingleri’ büyük bir başarıyla devam ediyor
Mayıs 2008’de kurulan ‘Yeni Anayasa ve Demokrasi Platformu’, değişik görüşlerdeki demokrat birçok akademisyen, sanatçı, yazar, medya mensubu ve kanaat önderi aydınlardan oluştu. Bu aydınlar bir araya gelerek ‘Ortak Akıl Hareketi’ projesini başlattılar.
Ortak Akıl Hareketi’nin ana sloganı, Atatürk’ün, Anayasa’nın 6. maddesinde de yerini almış bulunan bir vecizesine dayanıyor: ‘Kayıt yok, şart yok, egemenlik milletindir.’
Ortak Akıl Hareketi, tamamen milletten gelen talepleri değerlendirerek ‘Demokrasi Mitingleri’ düzenliyor. Bugüne kadar Malatya, Samsun ve Bursa’da mitingler yapıldı. Hiçbir siyasî partinin teşkilâtına ve finansmanına dayanmadan, mütevazı imkânlarla yapılan bu mitinglere her seferinde 50 bin kişiden fazla iştirak oldu. Bursa ’daki mitingde ben de hatip olarak bulundum. Son derece diri, heyecanlı ve şuurlu olan bu kalabalığı, darbe heveslilerinin de görmesini isterdim.
Ayrıca, Ortak Akıl Hareketi’ni destekleyen ‘Genç Siviller’in de darbeye karşı eylemleri çok etkili oluyor. Genç Siviller, İstanbul’da 15 bin kişi yürüttü ve ‘Darbeye Karşı 70 Milyon Adım’ projesini gerçekleştirdi. Bu cumartesi de Ankara’daki yürüyüşlerine, demokrasiye inanan herkesin katılmasını tavsiye ediyorum.
***
Türkiye ve halkımız artık değişiyor. Güzel vatanımız, artık darbecilerin, çetecilerin, lâikçi zorbaların cirit attığı, oligarşik despotların kol gezdiği bir üçüncü dünya ülkesi olmaktan kurtuluyor.