Perşembe, 22 Eylül 2022 13:33

Anayasal monarşi mi cumhuriyet mi?

Birleşik Krallık’ın Kraliçesi II. Elizabeth’in ölümü çağdaş siyasi sistemler ile demokrasi arasındaki ilişkilerin yeniden sorgulanmasına yol açtı. Soru şu: Anayasal monarşi mi yoksa cumhuriyet mi demokrasi ile daha iyi uyuşmakta? Başka bir deyişle, demokrasi anayasal monarşilerde mi yoksa cumhuriyetlerde mi daha kolay hayat bulmakta ve istikrarlı olmakta?
Dünyadaki örneklerine baktığımızda bazı demokrasilerin anayasal monarşi diğer bazılarının ise cumhuriyet olduğunu görüyoruz. Buna dayanarak demokrasinin zorunlu olarak anayasal monarşi veya cumhuriyet rejimi gerektirmediğini söyleyebiliriz. Her ülkenin sosyolojisine ve tarihine bağlı olarak bir sistem ortaya çıkıyor. Demokrasi, bunların yanında diğer bazı faktörlerin de tesiriyle doğuyor ve yaşamaya çalışıyor.
Bununla beraber özellikle cumhuriyet ile demokrasi arasındaki ilişkiler anayasal monarşi ile demokrasi arasındaki ilişkilere nispetle daha sıkıntılı görünüyor. Dünyadaki hemen hemen tüm anayasal monarşiler demokratik iken, cumhuriyetlerden bazılarının demokratik bazılarının ise anti demokratik özellikler sergilediği ortaya çıkıyor.
Buna dayanarak dar anlamda cumhuriyet ile geniş anlamda cumhuriyet arasında bir ayrım yapmak münasip olur. Dar anlamda cumhuriyet genellikle egemenliğe tam olarak sahip bir hanedanın -yani mutlak monarşinin- devrilmesi veya yıkılması sonucu ortaya çıkıyor. Böylece egemenlik teorisi açısından egemenliğin bir monarktan veya hanedandan halka geçtiği varsayılıyor. Zaten dar anlamda cumhuriyet ile demokrasi arasında bazen ikisini birbiriyle özdeşleştirmeye varan bir benzeştirme yapılmasına da bu sebep oluyor. Ancak, halkın egemenliğe nasıl sahip olduğuna ve onu nasıl kullanacağına ilişkin düzenlemeler yapılmadığı ve esasen çoğu zaman buna ihtiyaç da duyulmadığı için dar anlamda cumhuriyette egemenliğin halka ait olması sadece sözde kalıyor. 
Cumhuriyet fikri ve tatbikatı açısından daha kötü durumlar da var. Bazen, cumhuriyet içinde bir tür hanedanın kurulması söz konusu olabiliyor. Suriye, Kuzey Kore ve Küba buna örnek olarak verilebilir... Bir diğer mesele, cumhuriyet fikrinin özünde totaliter çağrışımlar yapmaya elverişli nüveler barındırmasından kaynaklanıyor. Bir ‘erdem ve fazilet rejimi’ olduğu söylenen cumhuriyet rejimi, her ne iseler o olarak değil idealize edilmiş veya şekillendirilmesi gereken varlıklar olarak insan nosyonuna dayanıyor. Bu da onun adına topluma totaliter müdahalelerde bulunulmasına zemin hazırlıyor. Entelektüel kökleri yakın zamanlarda en iyi J.J. Rousseau’da ortaya çıkan bir bakış…
Nitekim, hanedan olmayan ve kendi içinde bir iktidarın belirlenmesi ve devredilmesi mekanizması kurmayı başaran dar anlamda cumhuriyetler genellikle totaliter özellikler taşıyor. Sovyetler Birliği bunun en iyi örmeği olarak gösterilebilir. 1918’de cumhuriyete geçen Almanya’nın on beş yıl içinde nasyonal sosyalist kapana sıkışması da bir örnektir. Buna karşılık faşizm İtalya’da krallık rejimi altında doğdu. İran’da ise otoriter bir monarşiden totaliter bir sisteme geçiş oldu…
Dolayısıyla, dar anlamda cumhuriyet fikrinin demokrasiye ters olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bütün bu dar anlamda cumhuriyetlerde ortak olan nokta çoğulcu ve yarışmacı seçimlerin bulunmaması. Seçimli olmayan bir cumhuriyetin anti demokratik olacağına neredeyse kesin gözüyle bakılabilir. Geniş anlamda, yani seçimli cumhuriyetin ise demokrasi ile bağdaşması daha kolaydır, hatta birçok durumda geniş anlamda cumhuriyet demokrasi ile özdeştir...
Bütün bunlara dayanarak, anayasal monarşilerin demokrasi ile özellikle dar anlamda cumhuriyete nispetle daha kolay ve daha iyi uyuştuğu sanırım söylenebilir.
 
 
 
 
Atilla Yayla

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...