Pazartesi, 24 Temmuz 2023 13:01

Tarhana Osman’ı hatırlama zamanı

Yiyecek ve içeceklerdeki sahtekarlığın tarihi insanlık tarihi ile birlikte başladı muhtemelen insan var olduğu sürece devam edecek.

Gıdada normalleşen sahtekarlık ve sağlığa zararlı ürün üretenlere karşı yapılan mücadeleden bahsedince süt tozu ile margarine karşı tek başına ABD’ye savaş açan ve kazanan Tarhana Osman’ı yad etmemek haksızlık olur.

Hikâye şöyle başlıyor; 1948 yılında İsmet İnönü’nün başında olduğu CHP’nin tek parti iktidarı döneminde imzalanan Türkiye’ye Marshall yardımı çerçevesinde ABD’den büyük miktarda süt tozu geldi.

Suya karıştırılan bu süt tozları bütün okullarda öğrencilere içirildi.

Evde sağlıklı inek sütü vardı ama biz de okullarda mecburen süt tozu içtik.

Aslında o dönemde halkın süt bulamama ya da alamama gibi bir sıkıntısı da yoktu.

Ama ortada devletin ABD’nin yardımını geri çeviremediği için gelen tonlarca süt tozu vardı.

İlkokullarda bu tozlar çocuklara sağlıklı içecek adı altında tükettirildi.

Öyle ki kendi sütünü üreten köylerdeki okullarda bile zorla bu sulandırılmış süt tozları verildi.

**

İşte o sırada bir adam çıktı ve Amerikan süt tozunun kanserojen olduğunu ispat etti.

1950’li yıllarda Amerikan margarini ve buğdayına karşı savaş açtı.

Asıl adı Osman Nuri Koçtürk olan sonradan Tarhana Osman diye meşhur olan bu adam hem Türkiye’de hem Amerika’da biyokimya eğitimi almış ve bu konularda çeşitli araştırmalar yapmıştı.

O dönemde Amerikan süt tozuna karşı büyük bir harekât başlattı.

Süt tozunda kansere yol açan “Aflatoksin” mantarı bulunduğunu ispat etti ve yıllar sonra yasaklanmasını sağladı.

Tarhana Osman ikinci isyan bayrağını Amerikan margarinine karşı açtı.

O dönemde Amerika, Türkiye’ye çok ucuza soya yağı satmaya başlamıştı.

Piyasayı istila eden ABD soyası ve margarini, yerli tereyağı ve zeytinyağının yerini almaya başladı.

Tam da bu dönemde “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem aman” türküsü uyduruldu ve radyolarda bangır seslendirilerek halk zeytinyağı ve Sümerbank’ın ürettiği yerli basma fistan kumaşlardan soğutuldu.

Tereyağının da sağlığa zararlı olduğu damarları tıkadığı, kalp krizine yol açtığına yönelik Saygın(!) uzman doktorlarımızın görüşleri de radyolarda yayınlanmaya başlandı.

İtibarsızlaştırılan zeytinyağı, tereyağı ve yerli kumaşların ardından halk ABD’den gelen margarine ve sentetik kumaşa alıştırıldı.

Margarin tüketimiyle birlikte Türkiye’de kalp damar hastalıkları ve kolestrol sorunları adeta patlama yaptı.

**

Süt tozu ve margarinin ardından ABD, Türkiye’ye “cüce buğday” adını verdiği genetiğiyle oynanmış GDO’lu buğdayı da satmaya başladı.

Tarhana Osman, Amerikan buğdayının hem topraklarımızı hem de insanlarımızı zehirleyeceğini söyleyerek büyük bir mücadele başlattı.

Gittiği her yerde Amerikan gıda ürünlerinin yerine halka tarhana yapmayı ve tüketmeyi öneriyordu.

Tarhana Osman lâkabı da o dönemden kaldı.

Bu çabalar ihracat lobilerini ve küresel sermayenin temsilcilerini ve onların siyasi uzantılarını çok kızdırdı.

Hatta birkaç kez saldırıya uğradı.

Gıda yönünden kendi kendine yeten ender ülkelerden olan Türkiye’nin, yanlış tarım politikalarıyla ithal tarım pazarı haline getirileceğini ilk kaleme alan bilim adamlarından biridir kendisi.

Aynı zamanda kimyasal yiyeceklerin insan sağlığını nasıl perişan ettiğini yazdığında kara listelere alınan beslenme uzmanıdır.

**

Boş bir adam değil Tarhana Osman lakaplı Osman Nuri Koçtürk.

1943 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldu. Ardından TSK’ya girdi. Daha sonra eğitimini tamamlamak için ABD’ye gitti ve Missouri Üniversitesi beslenme kürsüsünde çalışmaya başladı.

1953’te yurda dönerek Askeri Biyoloji Enstitüsü kimyagerliğine atandı.

Ankara Tıp Fakültesi Biyokimya kürsüsünde önce uzman sonra gıda kontrolü ve hijyen doçenti oldu. 1956’da Et ve Balık Kurumu’nda Merkez Laboratuvarları Müdürü ve Teknoloji Müdürü olarak görev yaptı. 1994 yılında vefat etti.

Tabii Senatör Haydar Tunçkanat tarafından 1966’da açıklanan ve basında “Türkiye’de Nötralize Listesi” olarak adlandıran CIA raporunda, Türkiye’de pasifize edilmesi gereken isimlerden arasında gösterildi.

Sessiz savaş, Gıda Emperyalizmi” ve “Açlık Korkusu” adıyla yayınlanan kitapları var.

Bunların hepsini anlıyoruz ama anlayamadığımız konu şu; Küresel gıda teröristlerine karşı savaş açan bir bilim adamıyla darbecilerin ne işi olabilir.

Neden 12 Mart 1971 muhtırasında ve 12 Eylül 1980 darbesinde gözaltına alınır ve işkence görür?

 

Yaşar SÜNGÜ

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son Ekledikleri: Yaşar SÜNGÜ

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...