Siyonist işgal ordusu, Gazze’ye yönelik soykırım savaşını başlattığı tarihten bu yana hastaneleri özellikle ve kasten hedef alıyor. 10 günden fazla süredir de hastaneler öncelikli hedefi. Aileleri toptan yok etmek amacıyla evlere, insanları toplu halde katletmek amacıyla okullara ve sosyal kurumların binalarına yönelik saldırılarına da devam ediyor. Fakat son 10 gündür hastanelere yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. 

İşgal ordusunun hastaneleri özellikle hedef almasındaki amacından bundan önceki yazımızda söz etmiştik. Ancak bu insanlık dışı saldırısını ve savaş hukukuyla ilgili tüm kuralları ayaklar altına alarak hastaneleri hedef almasını haklı gösterebilmek için buralarla ilgili uydurduğu bir yalan var. Buraların direniş güçleri tarafından askeri karargâh olarak kullanıldığı ve buralardan füze saldırıları düzenlendiği iddiası. 

İşgalci Siyonistleri vahşi savaşlarında her yönden destekleyen, bütün askeri malzemelerini tedarik eden, bu kadarla yetinmeyip savaşın ekonomik yükünü hafifletmek amacıyla parlamentosuna “İsrail’e ek yardım” teklifleri sunan ABD yönetimi, siyonist işgalcinin hastanelere yönelik vahşi savaşını haklı çıkarmak amacıyla yürüttüğü medya savaşında da ona destek veriyor ve yalanlarını tekrar edip duruyor. Aynı şeyi, güya sivillerin öldürülmesine karşı çıktığı ve insani yardımların önünün açılmasını istediği iddiasındaki Avrupa Birliği de yapıyor. 

Oysa Gazze’deki Sağlık Bakanlığı yetkilileri haftalar öncesinden, hastanelerin askeri amaçla kullanıldığı iddiasının yalan olduğunu gelip yerinde görmeleri ve buraları sürekli denetlemeleri için başta BM olmak üzere bütün uluslararası kuruluşlara, ABD’ye ve Avrupa ülkelerine çağrı yaptı. Ama hiçbiri bu yönde en ufak bir girişimde bulunmazken özellikle ABD ve AB, siyonist katillerin hastanelerle ilgili yalanlarını tekrar edip durdu. Bu, tam anlamıyla kalleşliktir. Sadece Gazze ve Filistin halkına değil tüm insanlığa, onun tarih boyunca kazanmış olduğu bütün değerlere düşmanlıktır.

Siyonist katiller, Gazze’nin en büyük sağlık kurumu niteliğindeki Şifa Hastanesi’ni önce günlerce havadan düzenledikleri saldırılarının hedefine yerleştirerek içindeki sağlık personelinin, hastaların, yaralıların ve işgalcilerin saldırılarından kaçarak buraya sığınmış binlerce sığınmacının sürekli korkulu anlar yaşamasına sebep oldular. Hava saldırılarında özellikle hastane çevresini, otoparkını, giriş bölümlerini, acil kısmını, ameliyat kısmını vs. bölümlerini hedef aldılar. 

27 Ekim tarihinde başlattıkları kara saldırılarında da Şifa Hastanesi’ni özellikle hedefe yerleştirdiler. Kuzeyden Beyt Lahiya’nın batısındaki sahil yolunu ve orta kesimden Gazze şehrinin güneyindeki ana yolu kullanıp sahil yoluna çıkarak bu hastaneye ulaşmaya çalıştılar. Sürekli takviye güçler, öldürülen ya da yaralanan askerlerinin, tahrip edilen tanklarının ve askeri araçlarının yerine yenilerini göndermek suretiyle aşamalı ilerleme taktiğini kullanarak yaklaşık 15 günlük sürede hastaneyi her cihetten kuşatmaya aldılar. 

Hastaneyi kuşatmaya aldıktan sonra içeride tüm faaliyetleri engellemek amacıyla herhangi bir hareketlilik gördüklerinde etraftaki tanklarla ve keskin nişancıların silahlarıyla saldırılar düzenlediler. Öyle ki öldürülen veya hastaneye kaldırıldıktan sonra hayatlarını kaybeden insanların cenazeleri bile kaldırılamadı. Hastanenin bahçesinde dağınık bir şekilde bekleyen cenazeleri köpekler parçalarken, dünden bugüne karakterleri hiç değişmeyen siyonist canavarlar eğlendiler. 

Geçtiğimiz salıyı çarşambaya bağlayan gece de askerleriyle hastanenin içine baskın düzenleyerek, içerideki sağlık görevlilerine, hastalara ve sığınmacılara saldırdılar. 

İşgalcilerin amaçlarından biri de buraların askeri amaçla kullanıldığına dair iddialarına malzeme oluşturmaktır. Bunu bulamayacakları için kurgulamalar yapmaları mümkündür. Bunu Mavi Marmara baskınında yapmışlardı. Onun için işgalcilerin tüm iddialarına dikkatle yaklaşılmasını tavsiye ediyoruz.