Çarşamba, 29 Aralık 2010 20:10

Bir Kınalı Kuzudan Sayın Başbakanımıza Mektup

Bu mektubda görülen samimi ifadelerden dolayı, virgül ve noktasına dahi dokunmaya gönlümüz el vermedi. Nasıl geldi, öylece yayınlandı.

Başbakana mektup

Kınalı kuzuların hatırasına…….

Sayın başbakanım,

Size bu satırları yazarken karmaşık duygular ve gelgitlerin içinde yazıyorum.

Gözlerim dumanlı, içim hicran, duygularım ebede uzanmış…gözümden iki damlayaş ha damladı ha damlayacak.

Sayın büyüğüm,

Geçen günlerde  12 yaşındaki oğlum zübeyr ile aramızda geçen bir diyaloğu anlatmak istedim. Bunu anlatırken bir babanın çaresizliğini ve çıkmazlarını ve boğazına takılan o bir yudum duyguyu özümsemenizi istedim…nede olsa siz de önce baba sonra başbakansınız…

Evet saygıdeğer büyüğüm,

Ben kim miyim???

Ben mustafa damar,

1984 yılı ışıklar askeri lisesi

1988 yılı harp okulu mezunu ve

1999 yılı ağustos y.a.ş zedesiyim.

Dedem  mehmet damar

Babam  mustafa şadi damar

Diyeceksiniz ki  seni anladıkta deden ile  babana ne oluyor?

Dedem bu vatan için yemen’e kadar gitmiş ve yaklaşık olarak 13 sene askerlik yapıp vatanına dönmüş,kurtuluş savaşında ege dağlarında milis kuvveti olarak bulunmuş ve babam 9 yaşında iken vefat etmiş  büyük bir gazi…

Babam yine bu vatana hizmet etmiş ve bu hizmetini kore’de savaşarak yerine getirmiş 79 yaşında kore gazisi piri fani ihtiyar bir gazi…

Evet ben de bu iki neslin arkasından gelen y.a.ş gazisiyim.

Dedem ve babam gibi savaşmak bana nasip olmadı ama bizde ayrı bir cephede iman ve istikamet savaşı vererek gazi olduk…

Atalarım ile aramdaki fark onlar kurşunlara göğüslerini siper etti biz imanımızı…fikriyatımızı…yaşantımızı….

Bir gün  akşam vakti işten döndükten sonra evde ailecek otururken oğlum bana beklenmedik bir soru yöneltti:

--baba bugün okulda bir anket doldurulurken babanızın mesleği diye bir bölüm vardı ve ben burayı boş bırakmak zorunda kaldım çünkü oraya ne yazacağımı bilemedim dedi

--neden oğlum o bölüme her zaman övünerek k.k.k lığından ayrılma y.a.ş zede resen emekli ordudonatım yüzbaşı olarak yazabilirsin evladım dedim…

--baba! Olmaz o tabiri yazarsam ben arkadaşlarımın yanında kendimi ezik hissediyorum. Sanki seni vatana hainlik yapmışta onun için askeriyeden uzaklaştırmışlar duygusu hakim oluyor. Kimse sizin yaptığınız annemin başını açmayarak yanında duruşunu senin namazın için her şeyi feda edebilek kadar kararlılığını, fedakarlığını ve islam kahramanlığını anlamıyor…meseleyi derinlemesine bilmediklerinden psikolojik olarak kendimide suçlu hissediyorum dedi ve benim başımdan aşağı kaynar sular döküldü, hanımla sadece birbirimizin gözlerinin içine bakakaldık.

sonra oturdum düşündüm. Bu iz bende olduğu sürece evlatlarımında arkasından  bu damga devam edip gidecek.

Oysa ben 1999 yılında  görevimden el çektirilirken oğlum 13 aylık, kızım 2,5 yaşında idi ve dünyadan bihaber idiler. Benim çocuklarımın ve benzer durumda olan diğer y.a.ş zede çocukların ne suçu olabilirdi.bugün bu çocukların ne suçu varki babalarından dolayı belkide hayat boyu yaftalanacaklar. Belki  ilerde oğlum subay olmak istediğinde olmaz sen irticai sebeplerden dolayı hüküm giymiş bir babanın oğlusun bu orduda sana yer yok diyecekler…belki kızım bir memuriyete girmek isteyecek ona da duuurr diyecekler…varın gerisini siz düşünün…

bu satırları size yazarken bir şairin şu adam benim babam ağıtını dinliyorum.nede güzel söylemiş nede güzel bizim hayatımıza özet olmuş.evet benim babam bir işçi idi 6 çocuk değil ama 4 çocuk yetiştirdi. Hemde bir işçi maaşıyla….

Hiç unutmuyorum elleri öpülesi sırtımın ebede kadar yükü olsa taşıyacağım köylü kızı anam ben 15 yaşında askeri lise imtihanını kazanıp beni bursa’ya uğurlarken

--ana neden beni bu çocuk yaşımda gurbete gönderiyorsunuz dediğimde yüreğine taş bağlayarak gözünde iki damla yaş ile

Oğlum baban işçidir aldığı maaşla 4 evladını okutmakta güçlük çekiyor sen yatılı okursan abin, ablan,kardeşin daha rahat okuyacak

Sen benim çanakkale’ye gönderilen kınalı kuzulara benzersin bende seni vatana emanet ediyorum  a yavrum ….dedi.

Ve bütün sözler orda bitti….

Dile kolay 15 yaşında başlayan bir gurbet ve 8 yıl yatılı hayatın ardından 1988 yılında ord.tğm. Olarak kıtaya ilk hareketimiz…

Ben teğmen rütbesini omuzlarıma taktığımda gazi babamın gözünde o gurur ne kadar görülmeye değerse, ben 1999 yılında meslekten ihracımda babamın inançlarında ki yıkıntı o kadar sert  ve acımasız oldu ki anlatamam.

Kore savaşındaki kurşun onu yıkamamıştı ama içerden gelen bu kahpe kurşun babamı ta kalbinden vurdu, inandığı değerlerden vurdu,

O günden sonra babamın gururla iki gözü yaşararak anlattığı kore hatıralarını artık dinleyemez olmuştuk,

Çünkü babam ağır yaralanmıştı hatta bu yara bir gün öyle kanayacaktı ki iki dizinin üstüne çökecekti…

Bir gün askeri hastane kapısında bir uzman çvş. Kapıda bu koca çınarı durduracak ve amca sakalını kesmeden hastaneye giremezsin diyecektir…

Babamda ne diyorsun oğlum ben bu vatan için canımı ortaya koymuşum desede o gün bugündür babam bir daha asla o kapının önünden geçmedi…geçemedi…geçmek istemedi…

Ve bana bir gün telefonda şunu söyledi sen haklıymışsın be  oğul, bunu yapanlar gerçek vatan evladı olamaz….

Babam beni hep subay olarak hatıralarında yad etsin diye izmir’de yanlarına taşınmaktansa gözünden uzak olmak adına istanbul gurbetine geldim.

Ama ne geliş mak.müh. Bir ev hanımı , 1 yaşında oğlum zübeyr, 2,5 yaşında kızım zeyneb ve sudan çıkmış balık misali bir ben. Ne elde var ne avuçta…şu dünyada yiyeceğimiz lokmalarımızı kıskanmış bizi o halimiz ile sokağa atmış garip düşünceli insanlar…

Meslek…y.a.ş zede yüzbaşı,

o güne kadar hep arazide eğitim alanında, karargahta emir almış emri yerine getirmek için varını yoğunu ortaya koymuş gencecik bir subay idim, ama 33 yaşımdan sonra vasıfsız bir çalışan oldum.

Onuru kırılmış, tel örgüsünün içinden başka hayatı tanımayan bir garip.

Dediler ki ne iş yaparsın,

yaz be zübeyr’im baban için

O .. Yani benim babam ne iş olursa yapar, ama öncelikle vatan için canını vermekse onu en  başta yapar…çünkü atasından aldığı ilk dersi bu

Vatan için bu canlar feda olsun.

İşte zübeyr’im sen kınalı kuzuların inşaallah son temsilcisi olacaksın…

Çünkü inanıyorum ve rabbimden dua ediyorumki bu vatan gerçek evlatlarını  bir gün anlayacak ve gerçek demokrasi ile tanışacaktır.

Sayın büyüğüm, başbakanım,

Sizden birtek şey istiyorum  şu anda 45 yaşındayım, türkiye içinde dönen olayları daha iyi idrak ediyorum. Belki bu yaştan sonra gel eski mesleğini yap deselerde o enerjiyi artık kendimde bulamıyorum ama çocuklarımız için tüm samimiyetimle onurumuzu ve meslek ünvanımızı geri istiyorum. Geri istiyorum çünkü çocuklarımız bizim kimliğimiz altında ezilmesinler…

İnanıyorum ki bu vazifeyi yapmak arzusu sizi de allah(c.c) katında ayrıca onurlandıracaktır.çünkü bu iradenin sizde olduğunu ve daima olacağını müşahede ediyoruz.

Allah yar ve yardımcınız olsun…

2011 yılının milletimiz, memleketimiz ve islam alemine hayırlara vesile kılması nı dua eder,

Saygılarımı  sunarım.

Zübeyr bahadır , zeyneb berrenur ve bir ay sonra doğacak

Nesibe zehra damar’ın

Y.a.ş zede babası

Mustafa damar

30.12.2010

Son Düzenlenme Perşembe, 03 Mart 2011 19:52
ASDER Genel Merkezi

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

24 yorum

  • Yorum Linki C. Hakan Demir Pazartesi, 17 Ocak 2011 12:16 yazan C. Hakan Demir

    Babam ordudan atılmadan önce bir görev yazısıyla adanaya çağırılmıştı oradan ankaraya götürülmüştü. Bir ay orada kaldı ve sonrası malum.. O zamanlar çok küçüktüm yedi yaşındaydım ve bazı şeyleri idrak etmek çok zordu, ama babamın suçlu olmadığını biliyordum. İnsan inancını yaşadığı için suçlu sayılabilir miydi hiç? Mantığın bittiği olay buydu ve sonra gelecek olan nesiller hesaba katılarak planlanan bir operasyondu bütün bunlar. Babam ve babam gibi inançlı kişilerde değildi bu hesaba dahil edilen, bütün Türk toplumuydu. İnsanların inanç değerlerini bitirme projesiydi bu ve inancını yaşamak suç olmalıydı. Allah C.c bu kişilerin ordudan atılmalarına da yardım etmiyordu zaten. Kendileri herşeyden ve herkesten güçlüylü, dokunulmazdı. Ben babamı hep bir mücahit gibi gördüm, başım dik gezdim, göğsümü gere gere söyledim babamın namazından ötürü ordudan ihraç edildiğini. Ama yaşım geldiğinde askerlik şubesinin kapısından girerken yaşadığım korku sonrası anladım taa o zamandan ne yapmak istediklerini. Bizim içimize salmışlardı korkuyu bir kere. Bu bir iktidar savaşıydı ve her zaman muktedir olan kendileri olmalıydı ki o döneme ve onlara göre öyleydi. Çünkü toplum en çok askerden korkuyordu, siyasetçilerden, bürokratlardan korkmuyordu kimse askerden korktuğu kadar. Bir korku imparatorluğu vardı ve tahtında asker oturuyordu. Ve onlar tahtlarında kendilerini firavun gibi (tanrı-kral) görüyorlardı. Oysa tarihten ders almış olsalardı firavunun sonunu da görebilirlerdi. Bundan böyle bu düzenin değişeceğine inananlardanım çünkü bir umut ışığımız var, o da inancımızdır. Dünya tarihinde yıkılamamış tek bir sur, alınamamış tek bir kale yoktur zaten. İstediğimiz şeyler bazı insanları korkutabilir de ama bizim istediğimiz şey hak ve hukuktan öte değil. Ordudan irtica nedeni ile atılan hiçbir kimse kimsenin inancından ötürü kolunun bacağının kesilmesini istemiyor ayrıca, insanlara zorla islam inancını benimsetmek-dayatmak gibi bir gaye de yok. Sevdiklerimize inançlarını yaşamak konusunda tavsiyede bulunmanın kime ne sakıncası olabilir Allah aşkına?? Hem islam bir hoşgörü dinidir, inancımıza dil uzatılmadığı ve saldırılmadığı sürece. Biz bu dünyada hak ve adaletin sağlanması adına Allah C.C. \'dan yardım diliyoruz, sevdiği kulları aracılığı ile inşallah bize yardım edecektir. Yok daha imtihanımız bitmedi ise O\'nun dilediği kadar bu zulüme katlanmak boynumuzun borcudur. Öyleyse Allah hepimize sabır ihsan eylesin ki sabrın sonu selamettir evvel Allahın izniyle...

    Raporla
  • Yorum Linki Mustafa özmen Perşembe, 13 Ocak 2011 18:53 yazan Mustafa özmen

    Sevgili Yaşzade kardeşlerim.
    Ben de sizden biriyim.
    Sabredin.Mükafatınızı Allahtan Bekleyiniz. Umvi ve hak makama giderken elinizde hediye olarak götüreceğiniz o şeyin değerini iyi bilin. Sabrederseniz... İki cihanda mükafatınızı alacaksınız.Çok kimseye nasip olmayan emaneti sahibine teslim ediniz. Yollarda emanetinize toz kondurmayınız. Yolumuz uzun, çetin ve ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz.
    Hepiniz Allaha emanet olunuz.Allah, yolunda yar ve yardımcınız olsun.

    Raporla
  • Yorum Linki Mustafa özmen Perşembe, 13 Ocak 2011 18:52 yazan Mustafa özmen

    Sevgili Yaşzade kardeşlerim.
    Ben de sizden biriyim.
    Sabredin.Mükafatınızı Allahtan Bekleyiniz. Umvi ve hak makama giderken elinizde hediye olarak götüreceğiniz o şeyin değerini iyi bilin. Sabrederseniz... İki cihanda mükafatınızı alacaksınız.Çok kimseye nasip olmayan emaneti sahibine teslim ediniz. Yollarda emanetinize toz kondurmayınız. Yolumuz uzun, çetin ve ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz.
    Hepiniz Allaha emanet olunuz.Allah, yolunda yar ve yardımcınız olsun.

    Raporla
  • Yorum Linki CİHAN Çarşamba, 12 Ocak 2011 15:19 yazan CİHAN

    ALLAH RAZI OLSUN HEPİMİZİN SIKINTILARINI DİLE GETİRMİŞSİN İNŞALLAH BU MAĞDURİYETLERİMİZ BİTECEK VE BİR DAHA YAŞANMAYACAK.

    Raporla
  • Yorum Linki SEBAHADDİN KARA Salı, 11 Ocak 2011 00:31 yazan SEBAHADDİN KARA

    S.A. MUSTAFA DAMAR KARDEŞİM,
    ALLAH HEPİMİZİN YAR VE YARDIMCISI OLSUN. BEN DE ÜTĞM. İKEN MALUM SEBEPLERLE 16 HAZİRAN 1998 OLAĞANÜSTÜ YAŞ KARARI İLE GÖZÜMÜN NURU VE KALBİMİN EN ULVİ-GÜZEL YERLERİNDE OLAN TSK'DAN RES'EN ATILDIM. BU ACIYA DAYANAMAYAN BABAM 2 AY SONRA KALP KRİZİ İLE ÖLDÜ. ANNEM KANSER OLDU VE 6 YIL ÇEKTİ VE O DA RAHMETLİ OLDU. VE BEN ÜZÜNTÜ VE HAYATTA KALABİLME STRESİ İLE KANSER OLDUM VE ŞÜKÜR KEMOTERAPİ İLE ŞİMDİ ŞÜKÜR ÇOK İYİYİM. BEN HALA 2 OĞLUMA VE 1 KIZIMA BU DURUMU ANLATAMIYORUM. İÇİMDEKİ KIRGINLIK VE YAS ASLA SONA ERECEĞE BENZEMİYOR. RABBİMDEN BANA VE BENİM GİBİ OLAN KARDEŞLERİME RES!EN VERİLEN TESKERENİN CEHENNEMDEN KURTULUŞA VE CENNETİ KAZANMADA BİR BURAK OLMASINI DİLİYORUM. ALLAH (C.C.)SONUMUZU HAYRETSİN. SAYGI DEĞER BAŞBAKANIMIZ İNŞA-ALLAH BU MAĞDURİYETİ DE GİDERİR. AMA HİÇ KİMSE BENİM GÖNLÜMDEKİ YASI VE EZİKLİĞİ GİDEREMEZ. SELAM VE DUA İLE. ALLAH'A (C.C.) EMANET OLUNUZ.

    Raporla
  • Yorum Linki hakan Cumartesi, 08 Ocak 2011 16:28 yazan hakan

    bende aynısını yaşadım,hatta ek iş bal sattığım için
    oğlum balcı yazmış,ALLAH C.C.herşey Onun emrindedir.İnşallah
    sonuç güzel olacak...HAKAN AKEL--YAŞZEDE ÜTĞM(1991-1998
    ŞURASI)

    Raporla
  • Yorum Linki ALİ AYVALIK Cuma, 07 Ocak 2011 16:53 yazan ALİ AYVALIK

    Sevgili Mustafa Bey ben de 1988 yılında havacı Astsubay olarak YAŞ kararı ile ihraç edildim.Aynı sıkıntıları fazlasıyla yaşadım.Sekiz yıllık Astsubaydım.Oğlum Zübeyir 4 yaşında idi.Bir kere en yakın akrabalarım dahi kimbilir ne kabahati vardı ki ordudan atıldı diyebiliyorlar.Kaderin cilvesine bakın ki beni ordudan attılar oğlum Zübeyir ide 2008 yılında 323.dönem yedek subay asker öğretmen yaptılar.Ben şu anda SSK emeklisiyim. Bir de Muhammed İkbal adında oğlum var.ALLAH bizim çektiğimiz sıkıntıları onlara çektirmesin.

    Raporla
  • Yorum Linki selim çakmak Cuma, 07 Ocak 2011 12:38 yazan selim çakmak

    Bir yaşzede olarak her yıl birkaç defa yaşadığımız oldukça da garip bir olayı anlatacağım. Şehit olan j.astsb. Ağabeyim için yılda en az 3 defa ve her seferinde çeşitli komutanlar bir takım hediyelerle babamın evine gelirler. moral açısından her defasında şehitliğin en son mertebe olduğu, böyle güzel vatansever evlatların her zaman gerekli olduğu gibi vs. iltifatlar yapılır. Ama en az bende ağabeyim gibi vatan severdim, hata yapmazdım,çalışır çalışırdım. orada haykırmak isterdim benim ondan ne farkım vardı ki olmadık sıkıntıları yaşattınız. Ancak söyleyemezdim. Çünkü babam dahil birçok yakınım beni TSK\'dan ayırdıklarından haberi yok. Haberleri olmamalı idi çünkü anlatamazdım. Çünkü şehidine bu derecede sahip çıkan zihniyet şehit adaylarına aynı gözle bakmıyordu.O yüzden

    Raporla
  • Yorum Linki Üzülen Kardeşin Cuma, 07 Ocak 2011 00:02 yazan Üzülen Kardeşin

    Sözde disipsizlik ve ahlaki sebeplerden 15 dakika içerİsinde ilişiği kesilen, söylediğine göre tabancası alınan ve kimliği alınan abimin bEn bir avukat olarak incelediğim dosyasında hemde kursu verilmeyen bir işle ilgili ve basit bir hesap hatası mı dersiniz, yanılgımı dersiniz, hakkında verilen disiplinsiz ve ahlaki nedenlerle üçlü kararnameyle resen emekli eden kişileri Allaha havale ediyoruz. Abimi hem disiplinsizlik hemde ahlaksız olarak görebildikleri için, ahlaksız ha! hiçmi incelemediler, aldığı takdirnameleri, Güneydoğuda Kuzey Iraka gittiği yılları yazıklar olsun böyle merciye, sonra çıkıp, birde Vatandan milletten bahsederler, Mahkeme kararında hakkında HÜKMÜN AÇIKLANMASINN GERİ BIRAKILMASI KARARI VERİLMİŞ ve bu karar abimin hakkında herhangi bir hüküm doğurmadığı gibi (5) yıl sonra kasti bir suç işlememesi durumunda suç işlemediği kanaatine varılacak ve disiplinsizlik nedeniyle gözünün yaşına bakmadan hiçbir sağlık sigortası tanımadan onbeş dakika içerisinde söylediğine göre tabancasını, kimlik kartını ve üzerinden ünifoması idare tarafından alınan abimi hangi hakla resen emekli ettiler, ne emeklisi sanki emeklilik yardımı aymış gibi, çocukları yukarıdaki arkadaşın bahsettiği gibi okulda baba mesleğine ne yezacaklar, çocukları ortada kaldı. damgayı vurdular bir defa kimse bu saatten sonra da iş vermez, idare ne yaptı böyle ya yazık değilmi. Doğuda bir sürü afedersiniz teröristlere yardım ve yataklık yapan ve hatta örgüte katıan şahıslara şirin gözükmek amacıyla televizyona çıkıp yardım ederler, ama kendi öz evladını personelini dinlemeden, resen emekli edebiliyorlar. Yazık yazık. BAŞ AĞRITTIĞIM İÇİN ÖZÜR DİLERİM

    Raporla
  • Yorum Linki Tamer KOÇ Perşembe, 06 Ocak 2011 18:29 yazan Tamer KOÇ

    ALLAH C.C BİZİ SABREDENLERDEN NASİP ETSİN.
    AMA SANIRIM İMTİHANIN ZORLUKLARI BİTTİ.ALLAH C.C SONUMUZU HAYR ETSİN.DUA İLE

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...