Pazar, 17 Ocak 2010 13:02

DENİZ BİLE LEŞİ KABUL ETMEZ!

DENİZ BİLE LEŞİ KABUL ETMEZ!

Hemen düşünmüştürsünüz ,

Denizden ne çıkar? Elbette ki denizden en çok balık çıkar ,taşımacılık çıkar,yolculuk çıkar,gözümüz ve kulağımız ağrıdığından doktora gideriz damla verir ya o damlada denizde elde edilmiştir,ve kısaca denizde bir takım  insanların rızıklarını Allah orada verdiği için ekmek çıkar.Yaratıcı canlıların rızıklarını ayrı ayrı yerlerde verdiği için hiç bir dengesiz dağılım yapmamıştır.

Tabi ki Denizde bunca şeyler çıktığı için şuan Ülkemizin bir nolu gündemi de; yine denizden çıkmıştır.

Sizler de bilirsiniz ki deniz hiç bir zaman olumsuzlukları kabul etmez.

Deniz çok temiz olduğun dan hiç bir pisliği de kabul etmez .

İnsanoğlu denizi ve doğayı kirlettiği gibi canlılara yaşama şansı da tanımamaktadır.

Deniz bize yaşamamız için her türlü hava sirkülasyonu ve rızık veriyor; biz insan oğlu bunları görmezlikten gelerek hep kirleterek yok etmeye çalışıyoruz.

Aynı Ülkemiz içinde saf Anadolu halkımız en nadide Kurumumuz olan Ordumuz ve hele Deniz Kuvvetlerinde yaşanan asrın çirkin tezgâhları halkımızı derinden üzmüştür.

İnanın yunan ordusunda bu tür kirli tezgahlar ülkemize hazırlanmış olsaydı, bu kadar bizleri yaralamazdı. Derdik yabancılar onlarda umulur.

Bunu daha iyi anlayasınız diye şöyle örneklemek istiyorum.

Bir anneyi ve babayı komşusundan birinin dayağını yediğinde belirli zaman sonra acısı geçer ve unutulur. Fakat bu dayak kendi yemeyip yedirdiği, giymeyip giydirdiği, üzerine titrediği gerekirse onun için seve seve canını feda edebildiği, kendi öz evladından böyle bir dayak yediği zaman; işte o an o anne babanın bittiği andır.

Bizde bugün bunu demeye çalışıyoruz.

Siz kimin evlatlarısınız?

Bu temeline dinamit koyduğunuz ülke kimin?

Bu kucağında oturduğu adamın sakalını yolmaktır.

Bu nankörlüktür.

Bu saygısızlıktır.

Daha kötüsü en büyük ihanettir.

İrtica diyerek yıllarca yargısız infaz yaptınız.

Binlerce ordu mensubu insanların hayatlarını kendinizce söndürmeye çalıştınız.

Yetmedi dış kaynaklı güçlerle ülkenin ilerlemesini engellemek için her türlü entrikalar çevirdiniz.

Yetmedi faili meçhul cinayetleri yönlendirdiniz.

Yetmedi  milyonlarca insanları fişlediniz,

Bunlardan ne zevk aldınız size soruyorum,

Kardeşlik dururken; Bu öfke ne diye!

Bu ülke hepimizin,

Biz asiliz siz üvey evlatlarsınız,

Böyle bir şey yok,

Bu ülke hepimizin, ne siz asilsiniz ne de biz üvey evlatlarız.

Biz kardeşleriz.

Bizim anamız ve babamız bir olan Hz Adem Peygamberin torunlarıyız.

Ne sağcıyız, ne solcuyuz; ne aleviyiz, ne sünni‘yiz,

Biz kardeşiz, kardeş.

Bu ülkeyi bize emanet edenler

Baş komutan Mustafa Kemal Atatürk kurtuluş savaşından önce ve sonra böyle yapmamıştır.

Sizler neyi yapmaya çalışıyorsunuz?

Kime çalışıyorsunuz?

Şimdi çorap söküğü gibi her şey meydana çıkmaya başladı ya.

Yalancını mumu yatsıya kadar yanar,

Ben zaten yazımın başından da demiştim

 Deniz bile leş kabul etmez!

Çünkü denizde ölen insan, olsun hayvan olsun denizde ölürse veya denize atılırsa deniz belirli bir süre sonra içine kabul etmez tekrar onu dışarı atar.

Deniz bu yapılanma içerisinde dışarı atmaya belkide devam edecektir.

Denizin adının da kirletilmesine daha fazla musade etmeyelim.

Kararlı olalım, geri adım hiç atmayalım, gevşetmiyelim, çürüğün en baştakini ayıklamaya başlayarak aşağı inelim.

Yeter artık kirlenmiş ve çürümüş olanları elimizle ayıklayalım ki yarın bizi de beraberinde götürmesin.

İhsan TAÇGÜN

İSG Yön Tem

 

 

 

 

 

Son Düzenlenme Pazartesi, 18 Ocak 2010 13:02
İhsan Taçgün

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son Ekledikleri: İhsan Taçgün

1 yorum

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...