Pazar, 17 Ocak 2010 12:56

Kahramanlık duygusu ve M. Ali Ağca

Kahramanlık duygusu ve M. Ali Ağca

Prof. Dr. Nevzat Tarhan
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Üç yıl kadar görev yaptığım Adli Tıp Kurumu gözlem ihtisas şubesinde benden önce görev yapmış rahmetli Ayhan Songar hocamızın bir hatırasını hiç unutmam.

1970’li yılların sonlarında Mehmet Ali Ağca Adlı Tıp Gözlem İhtisas’a Abdi İpekçi cinayeti nedeniyle müşahede için geliyor. Kapalı bölümde iken Ağca bir şekilde eline silah alıyor veya veriliyor. Ayrıntıda yanılabilirim. Kaçırılmak için rehin aldığı kişiler oluyor. O anda görevli olan gardiyandan bizzat dinlediğim olay şöyle cereyan ediyor.

Prof. Ayhan Songar soğukkanlı bir biçimde Ağca’nın yanına giriyor ve onu ikna ederek silahını teslim alıyor. Sonradan öğrendiğimiz aslında Ağca kaçırılmak veya infaz edilmek istenmiş oyunu Ayhan Songar hoca bozmuştu. Mamafih daha sonra Maltepe Askeri Cezaevi’nden  kolayca kaçırılmıştı.

Ağca şu anda konuşursa kontrgerilla biter mi?

 ‘Taşeron Mesih’ kitabı ile gündemi yakalayan araştırmacı yazar  Saygı Öztürk’ten öğrendiğimiz M. Ali Ağca’nın  Abdullah Çatlı, Oral Çelik, Haluk Kırcı gibi Susurluk bağlantılı 12 Eylül öncesi darbe ortamını hazırlama görevlisi kişilerin evinde kaldığı, yakın ilişki içinde olduğu gerçeği çok önemlidir.

Bu kişilerin hepsi ülkücü kökenlidir. Özal suikastı sanığı Kartal Demirağ ülkücü kökenlidir. Kontrgerillayı araştırırken öldürülen Savcı Doğan Öz’ün katili olarak idama mahkum edilen daha sonra 12 Eylül döneminde Askeri Yargıtay tarafından üç idam kararına rağmen bir oy farkla beraat ettirilen İbrahim Çiftçi ülkücü kökenlidir.

Fakat ülkücüler bugün bu uluslararası katile haklı olarak sahip çıkmamaktadırlar. Ağca’nın Türkiye’yi karıştırmak için Abdi İpekçi’yi, dünyayı karıştırmak Müslüman Hıristiyan çatışması çıkarmak için Papa’yı öldürmek istemesi bireysel bir eylem olamaz.

Gizli el ne yapacak?

Ağca’nın bağlantıları ancak kendi ifadeleri ile anlaşılacak. Bu nedenle onu susturmak isteyenlerin şu günlerde bazı planlar içinde olması beklenir.

Gizli el Özal suikastı araştırmasını durdurdu.

O gizli el Savcı Doğan Öz’ü öldüren, itirafa rağmen katili sürpriz bir şekilde beraat ettirdi.

O gizli el 12 Eylül’ün toplum nezdinde haklılığının oluşması için bir kaç yıl terörü önlemedi. Abdi İpekçi’de bu yolda harcanmıştı.

O gizli el laik-dinci bloklaşmasını sağlamak için Uğur Mumcu’yu öldürttü.

O gizli el 28 Şubat’ta ‘Topyekün savaş’ diyerek meşru iktidara savaş açtı. Savaş düşmana karşı yapılır yani toplumun bir kesimi düşman unsur gören paranoid algılama.

Halkın seçtiği kişileri düşman gören Genelkurmay Başkanı 28 Şubat darbesini silahsız kuvvetlere havale etti.

O gizli el AB karşıtlığını geliştirmek için Hablemitoğlunu öldürttü.

Eğer Hilmi Özkök gibi bir Genelkurmay Başkanımız olmasaydı o gizli el yeni askeri darbeler yaptıracaktı.

Üçüncü kozmik oda var mı?

Bugün  o gizli el Kozmik Oda’da aranıyor. Fakat o odalar yasalar çerçevesinde çalışan iki odadır. Birincisi harekat planları ile ikincisi 150. 000 kişilik sivil kişilerin isimleri ile ilgilidir. Acaba hakimimiz illegal gizli odayı bulabilecek mi? Çok zor ama hata yakalamak mümkün.

Ağca’nın ruh hali 

Psikiyatri meslek etiği açısından uzaktan tanı konulması doğru değildir ancak toplumu bilgilendirme görevi olarak bazı tespitlerde bulunmak istiyorum.

Ağca hakkında hasta demek mümkün gözükmüyor. Sağlam diyebilmek için de hastanede yatırılarak gözlenmesi gerekir. Özgeçmişinde ciddi bir psikiyatrik tedavi bilinmiyor. İpekçi cinayeti dönemi sağlam raporu aldığı biliniyor.

Mesih olduğunu söylemesini ‘dikkat çekerek egosunu tatmin etme’ zaafı taşıyan kişiliğinden kaynaklandığı yönünde değerlendirilmelidir.

Ağca’nın zeki olduğu kesin, herkesle oynuyor. Rol yapmayı seven, bulunduğu ortamda hep sorun olan, yalan söylemeyi yöntem edinmiş tavırları dikkati çekiyor. Girişken, canlı, heyecan verici, her şeyi abartan özellikleri basın için iyi malzeme olmasına neden olur.

Bu karakter özellikleri içinde insanları birbirine düşürüp rahatsızlık duymayan rezalet çıkarıp zevk alan özellikleri var ise basın da dikkat etmelidir.

2006’da alelacele çürük raporu verilerek Ağca’ya yapılan işlemi Genelkurmay onaylamamıştı. O tarihlerde Haber Türk televizyonuna bu yönde görüş bildirmiştim.  “Neden ayrıntılı inceleme yapılmadan askerliğe elverişsiz raporu verildi” görüşümün dikkate alınması doğruydu.

Bugün de aynı durum geçerli. Gerekli test ve değerlendirmeler yapılmadan ve bilimsel kanaat oluşmadan rapor verilmemelidir. O kişinin gözlem esnasında öldürülebilmesi hekimin ilgi alanına ve sorumluluğuna girmez. Ayhan Songar hocamız gibi kahramanlık yapmaya da gerek yoktur. Ayrıca önlemi alınmalıdır.

Acaba kahramanlık motivasyonu çok yüksek olan M. Ali Ağca bildiklerini ve gerçekleri anlatırsa kontgerillayı bitirerek tarihe bir kahraman olarak geçer mi? diye merak ediyorum.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan - Haber 7
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

Son Düzenlenme Pazartesi, 18 Ocak 2010 12:57
Prof.Dr. Nevzat Tarhan

Yönetim Kurulu Başkanı

www.nevzattarhan.com | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...