Belediyeler.. Ülke gündeminde fırtınalar esiyor, yeni anayasa çalışmaları, PKK, çözüm süreci, Suriye’de katliamlar, Reyhanlı’da elli can, kan gözyaşı.. Tüm bunlarla sokaktaki yurttaş ne kadar ilgili. O iktidar ya da muhalefetin belediyesi. Kendi oturduğu yerdeki yerel yöneticilerle, kaymakamlık, belediye, emniyet gibi kurumlarla irtibatlı. En etkili irtibatta belediyelerle.
Belediye Başkanları, tavuğun yem topladığı gibi oyları tek tek binbir zorlukla topladıkları için çoklukla kendilerine yapılan programlarda koşturuyorlar, bültenler basılıyor, pozlar veriliyor, projeler konuşuluyor falan filan. Peki ya gerisi.. Gerisi de yalan dolan adeta. Her yapılacak iş akıbeti karanlık bir kuyuya dönüşmüş. Dosya tekamül etmiş. Nerede? Efendim, Teknik Başkan Yardımcısının masasında. Ne kadar zamandır? Üç aydır.. Pes yani.
Sonra menfaat oluşturabilecek yerlere İlçe Yönetimleri ve Meclis Üyeleri bir yandan sokak ağzıyla çökme çabasında, diğer yandan başkanın akrabaları..
Bu yazı şimdi Aziz Nesin’in Zübük Romanı gibi oldu. Zannediyorum okuyan herkes kendi belediyesinden bir şey bulacak. Ama vakıa bu.
Siyasi Partiler bence bir an evvel BAĞIMSIZ TEFTİŞ VE DENETLEME KURULLARI oluşturmalı, önce ilgili mahallerde sokağın nabzını yoklamalı, dirayetsiz, arkalı başkanları ve ahlaksız avenelerini bir daha göreve getirmemelidir. Denetim kurumları teşkilat dışından ama ahlaklı adamlardan oluşturulursa daha hayırlı olur.
Belediyeler halkın karşısında adeta Timur’un Fillerine dönüşmüştür. Hikaye malum.
Başbakanımızın hayatını anlatan “R. TAYYİP ERDOĞAN, BİR LİDERİN DOĞUŞU” adlı kitabı okudum. Öneririm. Özellikle de AKPARTİ’li yönetici ve teşkilat mensuplarına. Yerelde verilen mücadele ile bugünlere gelinmiş. Şimdi de ülke için binbir sorumluluk, fedakarlık, suikast teşebbüsleri… Sonuç? “Teknik Başkan Yardımcısı yedi tüm emekleri.. Peki, Belediye Başkanı? Onun sözü geçmiyor, haberi de olmuyor.” Konuşulan bu. Yazık değil mi?
Özellikle yeni anayasa çalışmalarının yapıldığı, çözüm sürecinin riskli döneminde Belediye Başkanları, ev ziyaretleri ve kurumsal ziyaretler yerine, kendi belediyelerinin kurumlarını ziyaret ederlerse daha hayırlı olur diye değerlendiriyorum.
Burnundan kıl aldırmayan eskinin atanmış bürokratlarından ülkeyi kurtarmaya çalışırken gelinen noktada, şimdi kendi fillerimiz var. Ne güzel.. Millet buna tahammül etmezse, millete nankör demeyiniz. Ayıbı kendinizde arayınız. Yarın ne genel rüzgar, ne de ideolojiniz sizi taşıyamaz hale gelebilir.
Benden söylemesi. Acı söyleyen dost, belki dostta kalmadı ama.. Siz isterseniz mağdur bir yurttaşın isyanı da diyebilirsiniz buna. Ya da ikazı…
