Pazartesi, 09 Mart 2015 09:38

TÜRKİSTAN’DAN ANADOLU’YA! ANADOLU MUCİZESİ

Ulu Türkistan” derdik bıraktığımız Atayurtlarımıza.

Sonra, Devlet-i Aliye, batının barbarlığı ile yarışamadı. Barbar, yağma ve köle ticareti ile zenginleşen Batı’nın karşısında çözüm de üretemedik. Zulmün karşısında sadece Hakk ile durmak yetmezdi elbette. Elbette daha çok çalışmak gerekti. Ama biz Ham yobaz, kaba softa elinde hepten burulduk.

Sonuç; Devlet-i Aliye’nin hükümranlık alanlarını ve İslam yurtlarını kaybettik. Tabii şu ana kadar gücümüzü kaybetmemizin kardeşlerimize nasıl yansıdığını hiç incelemedik. Haydi, merak edin bakalım, Avustralya’daki Osmanlı şehitlerini. Ama mezar taşlarına “Hindistan Erlerinden” yazılmış. Hadi merak edin bakalım Avustralya çöllerinde terk edilmiş “Türkmen Devesi” denen develerin nereden geldiğini? Merak edin bakalım Balkan, Çanakkale ve İstiklal Harplerimize gelen avuç içi kadar ama üzerine yüreklerin ve dualarında konulduğu yardım akçelerini..

Türkistan şimdi neresi biliyor musunuz? Hoca Ahmed Yesevi Hz.’nin şehri Yesi’nin yeni adı. Güney Kazakistan’da.

O Ulu Türkistan’ı Devlet-i Aliye zayıf düşünce Ruslar ve Çin’liler aralarında pay ediyorlar. Çin’de kalana Doğu Türkistan, Rus’ta kalana Batı Türkistan diyorlar. Batı Türkistan’da bölünüyor. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan… Sonra Ruslar Ulu Türkistan’ı unutturmak için Yesi Şehri’ne Türkistan adını vermişler. Tıpkı 15 bin yıllık bilinen tarihe sahip Milletimize ecdadını, atalarını unutturmak için birilerine Atatürk dendiği gibi.

Hoca Ahmed Yesevi’nin hocası Arslan Baba.

Hani Anadolu’da uydurulmuş onlarca Arslan Baba hikayesi ve türbesi var ya.. Evet, Kızılbaş Dostlar.. Hepimizin hocası, Hacı Bayram’ların, Hacı Bektaş’ların, Yunus’ların, Mevlana’ların ve tüm Türk Milleti’nin hocası Yesevi Hoca Atamızın Hocası Arslan Baba. Herkes kökünü bu topraklarda arasın. Buna Kürtler de dâhil. Görseler Türkistan’ın sokakları ne de benziyor Şırnak’ın, Erbil’in sokaklarına.

Ve yüzler zannederdik ki hep çekik. Hayır! Anadolu’ya Türkistan’ın her yerinden gelmiş Milletimiz. Burada, Kayseri’yi, Sıvas’ı, Konya’yı, Muğla’yı, Ordu’yu bulacaksınız. Türkiye’de de, Özbek’leri, Türkmen’leri, Kazak’ları, Kırgız’ları, Azeri’leri..

Ancak Türkistan’dan Anadolu’ya Mucize, Merhum H. Nurbaki’nin ifade ettiği gibi Anadolu’da gerçekleşmiş. Anadolu’yu başta Müslümanlar olmak üzere, tüm insanlık için, sömürülen eziyet gören herkes için Ana rahmine dönüştürmüş bir milletiz. Hamdolsun….

Ulu Türkistan tıpkı Osmanlı’nın yetim coğrafyaları gibi bakımsız kalmış, garip kalmış. Daha da önemlisi istikametsiz bırakılmışız ya hepimiz. Buralar da öyle.

Bankamatikten para çekeceksiniz. Yardım istiyorsunuz. Kazakça, Rusça ve İngilizce. Rusça’yı seçiyor Kazak. Nedenini soruyorum. Diyor ki; “Bir sürü yeni kelime çıkarttılar.” Keşke o kelimeler zamanında ülkemde yapıldığı gibi Uydurukça olmasa. Keşke eski büyük medeniyetimizin ortak kelimelerinden seçilse. Bu manada Türk Dilcilerine çok iş düşüyor. Tabii onlar da Türkçe olsun diye kelime uydurmamalı. Medeniyetimizde emeği olan tüm Müslüman Halklar baş tacımızdır. Biz Müslümanları kardeş biliriz. Emr-i İlahi böyledir. Osmanlı’nın dağılmaması için Arap Mütefekkirlerin de mücadele ettiğini bu arada İstiklal Madalyalı, Libya’nın kurtarıcısı Şeyh Sunusi’yi hatırlatmak isterim. Ortadoğu’lu ve Kuzey Afrika’lı Arap Müslümanlar da, Türkistan’lı Karındaşlarımız Müslüman Türkler de önce Anadolu’nun kurtarılması için mücadele ettiler. Eğer yeniden diriliş ve bir ulu çınar doğacaksa bu topraktan çıkacaktı.

Arslan Baba, H. Ahmed Yesevi Türbe ve Külliyelerindeki bakımsızlık, başta Türkiye olmak üzere tüm Türk Devletleri’nin ortak ayıbıdır.

Türkiye burada çok yakından izleniyor. Türkiye sevdalıları iki ismi anıyorlar. Turgut Özal ve R. Tayyip Erdoğan. Erdoğan’ın Dambıra’lı seçim müziği buralara kadar gelmiş. Sevindirici.

Rüşvet burada hayatın doğal bir parçası. Polisler en zengin kişiler. Hani biz de ormancılar için anlatılırdı. Köye gelen Kaymakama ihtiyar nine demiş ya! “Kaymakam olacağına, biraz daha okuyaydın da ormancı olaydın ya oğul.” demiş. Polisler, adliye mensupları, öğretmenler, akademisyenler.. Her yerde maalesef iyileri istisna rüşvet dizboyu.

Çocukken anam tarlada türkü söylüyordu. Ben ağlayıp “Biliyor musun ana, Rus Zulmü altında inleyip kendi türkülerini çocuklarına söyleyemeyen analar geldi aklıma. Onlara ağlıyorum.” demiştim. Burada anam gibi bir ana aldı eline dambırasını yanık kazak Türküleri söyledi bana. Aklıma çocukluğumun o anı geldi. Ağladım hıçkırıklarla.

Anam. Mutlu ol. Buralarda senin türkülerini söyledim özgürce. Senin türkülerini dinledim gözyaşları ile. Ata topraklarımda haykıra haykıra bozkıra ezan okudum, kamet ettim, namaz kıldım hamd ettim.

Dilerim buralar da Anadolum gibi, minarelerle süslenir, Anadolum gibi ezan sesleri ile şenlenir.

Son Düzenlenme Pazartesi, 09 Mart 2015 09:43
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...