Çözüm sürecine başkoyan bir Cumhurbaşkanı.. O’na tam destek veren bir hükümet. Hükümetin arkasında duran bir halk. Her şey tamam gibi. Peki neden çözüme ulaşılamıyor?

Apo+PKK+KCK+HDP… Çözüm Sürecini sürüncemede bırakıp zaman kazanarak kendi savaşlarını sürdürüyorlar. SAVAŞ deyince belki “Nefret söylemlerini bırakın!” diyeceksiniz. Savaş sadece sıcak silahlı çatışma değil ki. Cumhurbaşkanı’mızın da ifade ettiği gibi Apo, bir önceki Nevruz’da da ortak tarih ve medeniyet değerleri vurgusu yapmıştı. Konuşma ortak değerlerin tamamını kucaklıyordu. Latife bile etmiştik, “Apo, Ülkücü olmuş.” filan diye. Ümit etmiştik. Ancak bölgede bölücü yapılanma tüm unsurları ile yuvalanmaya, yerleşmeye ve Psikolojik Savaş’a tam gaz devam ediyor. Kobani kalkışması, yakılan şehirler, camiler, Kur’an Kursları, katledilen Dindar Kürtler.. Herşey o kadar aleni ki!

Apo, Eşme Ruhundan söz ediyor. Maksat Kobani’de kurulacak Kürt Kantonu’na resmiyet kazandırmak. Yoksa Süleyman Şah’a hürmetinden değil.

Kürtçü kanalları izliyoruz. İhanet, ayrıştırma, kin kusma tam gaz devam ediyor. Dört ayrı ülkedeki Kürtler’den söz edilip Birleşik bir Kürdistan sürekli işleniyor. Bunlar görmezden geliniyor. Oysa Bölgedeki asli unsur Türkler birleşmek için bu mücadelenin binde birini verse, herkes faşizm hortladı diye ayağa kalkar. Maalesef başta da dindar çevreler. Peki, neden Kürt faşizmine karşı riyakârsınız ve sessizsiniz.

Kürt Faşizmi, kendi ırkçı mücadele tarihine Merhum Şeyh Said’i bir argüman olarak soktu. Şimdi de Bediuzzaman’ı aynı kirliliğe alet etme çabasındalar. Milliyetçiliğe karşı olma adına maalesef sözde bazı Nurcular da buna alet oluyorlar. Peki, Kürtçülerin yaptığı ırkçılık değil mi? hem de ateist, Marksist Irkçılık. Neden Türk Milletine ait her şey size itici geliyor? Bazıları utanmasalar Osmanlı’yı emperyalist ilan edecek. Oysa Bediuzzaman eserlerinde Türk Milletinin tarihi ve sosyolojik anlamda hakkını birçok yerde teslim etmiyor mu? Kendisi riyakâr olmadığına göre, eserleri istismar edenler ya hain ya da emperyalist menfaat odaklarının kulaklarına üfledikleri minval üzere beyanlarda bulunuyorlar.

Bölgemizin Nüfus yapısını inceledim. Durum aşağıdadır.

Türk Milleti’nin tarihi misyonu, mevcut nüfus yapısı ve dağıldığı topraklara bakıldığında acaba Türk’ün razı olmadığı bir çözüm nasıl sonuçlar doğurur? Bu soruyu başta bölücüler olmak üzere, komşularımız hiç düşündüler mi? Emperyalizm açısından süreç çözümsüzlüğe ve kavgaya doğru gittiği için onlar mutlu.

Bölgede kalıcı bir Şii, Sünni Savaşı çıktı. İran, ABD ve İsrail ile çıkarlarını ortak hale getirdi. Çünkü Türkler ayrıca Sünni Dünyanın da başını çekiyor. Ayrıca bölgeyi geçmişteki bir araya getirebilme potansiyel ve iradesi Türkler’de. Tabii Araplar yine koluna girerse bunu gerçekleştirebilir. IŞİD ile mücadele adına İran geçmişte hiç giremediği Sünni bölgelere girmeyi becerecek. Artık, İran’dan kopamayacak bir Bağdat’tan hep birlikte söz ediyorlar. Düşünün, Bağdat tarihte ne zaman İran’la anıldı ki?

Ey Kürt Kardeşim. Oyuna getirilip karşısına çıkartıldığın Türk’le kurmuşsun tüm Medeniyetini. Görmedin mi Türk Dünyası’nın Nevruz meydanlarını. Her yerdeydi SARI-YEŞİL-KIRMIZI-MAVİ renkler…

Apo ve Bölücülük ihanetlerine hiç ara vermediler.

Yakın tarihin tektipleştirme ve ötekileştirme ayıpları ve işkenceleri Türk Milletinin ve günümüz Türkiye’sinin ayıbı değildir. Suçu da değil. Türkler, Araplar, Kürtler, Acemler… Gelin Yeni Türkiye’yi geçmişteki kutlu ve büyük Medeniyetimiz üzerine yeniden inşa edelim.