Salı, 12 Ocak 2016 10:38

Alayınızı tanıyan bir Hasan abimiz vardı

“İnna lillahi ve inna ileyhi raciun”. 

“Şüphesiz biz Allah’tan geldik ve şüphesiz dönüşümüz O’nadır.” Şüphesiz ki biz de senin gibi bir gün ölümü tadacağız Hasan abimiz. Seni seviyoruz; kalemi doğru kullandığın için seni seviyoruz; mazlum halkları savunduğun için seni seviyoruz; kardeşlerinin haklarını savunduğun için seni seviyoruz; köylüye bakışın, şehirliye bakışın, işçiye, çiftçiye, öğretmene bakışın farklıydı. Sen hep aydınlık geleceği olan bir Türkiye’den yanaydın, doğru işleri referans edinen bir insandın. Biz bunun için, Allah için seni seviyoruz.

Ah be Hasan abim. Kişi sevdiği ile beraberdir. Sen içimizden şanslı kişi idin. Sen Peygamber Efendimizi (S.A.V) sevdin, onun dizinin dibinde Hakk’a yürüdün. Ne güzel bir kavuşmadır Hakk’a Hasan abim. 

Abim; sen gittiğinden beri etrafımızda ne kadar çok çakal varmış onu gördük. Hayatta iken savunduğun fikirlerde seni hazmedemeyen çakallara kaleminle hep hadlerini bildiriyordun. Kalemin öylesine güçlüymüş ki, onlara karşı hep münasip bir şekilde kullanmışsın. Bunlar senin ne kadar iradeli ve azimli bir kalem kullandığını çok iyi biliyorlarmış. Hasan abim; senin o varoluş heybetin var ya… Bütün çakalların mağaralarda gizlenmesine vesile olmuşsun zamanında. Bazı maskelerde gizlenmiş tiplemeler vardır; yatlarda, kokteyllerde, balolarda smokin giyerek halkın değerlerinden uzak. Kendisinin ve kaleminin nasıl satıldığını, yazdıklarının kaç paralık olduğunu öğrendik Hasan abim. Hakikaten sen bunların alayını tanıyormuşsun. 

Ah be abim, biz onun bunun çocuklarını bu ülkede gördük, ahlaka ve vicdana sığmayan küfürleri de duyduk. Abim; şahitlik ederiz ki sen bir kalem ile bu ülkeye çok iyi hizmetler sundun. 

Hasan abim gibi güçlü kalemden oluşan birkaç tane değerli abilerimiz, büyüklerimiz vardı. Sanırım bunların içinden çok önemli bir şahsiyeti kaybettik. Bu şahsiyetin siz olduğunu ve bundan sonra da sizin kaleminizi sahipsiz bırakmayacağımızı herkesin bilmesi gerekir. Sahi be abim, sende de ne yürek varmış. Darbeci paşalara hadlerini bildiren, Pensilvanya’da olup ülkesini satan, bu meclisin altında olup ülkesini parçalamaya çalışan, bu ülkenin dirliğine, birliğine, saldıranlara karşı ne cesaretli bir kalemin varmış Hasan abi. Hasan abim, seni sen yapan değerler, ülkemizi seven yurttaşlarımızda da var. Yine de kimse senin gibi cesaretli olmadı Hasan abim. Halkın menfaatini ve dirayetini sağlamlaştıran senin gibi kimse çıkmadı. 

Hasan abim; sen rahmete intikal ettikten sonra, timsah gözyaşı döken şarlatanları mı dersin, hakkı olmadan hakkımı helal etmiyorum diyen soytarıları mı dersin, vitrinde benim de ismim olsun diye sana yazı yazan köşe yazarlarını mı dersin, Genelkurmay’ın taziye mesajını hazmedemeyenler mi dersin… Hergelelerin satırlarında tasmalı patron ip…..lerinden, eşek yuları takan beyefendilere… Yahu Hasan abim, hakikaten sen bunların alayını tanıyormuşsun. 

Belçika’da onun bunun çocuğu olan bir şahsiyet; senin ölümünden sonra El Cezire’nin haber kanalında yayın yapan spikerin, Arap bir bakanla ilgili haber niteliği taşıyan Arapça metninin üzerine Hasan Karakaya’nın fotoğrafını yapıştırarak, adı geçen ilacı da fotoğrafın yanına yerleştirerek bu milleti geri zekâlı yerine koydu. Onun bunun zihniyetine sahip olan Belçika’daki Türk iş “adamı” bizdeki aynalı sazanlara, bu haber içeriğindeki fotoğrafı paylaşarak, Arapça’yı bilmedikleri için yutturup o fotoğrafı sosyal medyada paylaştılar. Hâlbuki bu haber yazısı, El Cezire’deki haberde bir bakanın resmi görüşmelerini anlatan bir yazı idi. Bu cahil beyinler olduğu sürece Hasan abim, bizler bu kalemleri bu zat-ı muhteremlere karşı münasip bir şekilde çok kullanacağız. 

Bu ülkedeki Kemalistçi yapı, Kemal’i kullana kullana tarihsel hafızasını boşalttı. Kendini ulusalcılar diye adlandıranlar, onun bunun uşaklığından kendini kurtaramadı. Dinimizi bir morfin olarak kullananlar, toplumu zehirlemekten kaçınmadılar Hasan abim. Bu ülkeye aidiyetle bağlı olmak şeref ve namustan geçer. Şeref ve namusu olmayanlar, her türlü çirkef ve çirkin işlere bulaşanlar sizin gibi zatları hazmedemezler. Vatanına ve milletine bağlı olan her yurttaş başımızın tacıdır. Dileğim odur ki; ümmete zehir olan, kardeşliğimizin birliğine, dirliğine karşı koyanlara, bu mazlum milletin de laneti üzerine olsun.

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...